Adı : Ali
Künyesi: Ebul Hasan ve Ebu Turab
Lakabı: Emir ul Muminin
Baba adı : Ebu Talib
Anne adı:Fatıma Bint Esed
Doğum yeri:Mekke (Kabe)
Doğum tarihi: Amul filden 30 yıl sonra yani bisetten 10 yıl
önce
Peygambere (saa) olan yakınlığı: Amcasının oğlu, Damadı,
Kardeşi,Vasisi, Halifesi
Şehadet yılı : Hicretin 40.yılı Ramazan ayının
19.günüŞehadet yeri :Kufe (cami mihrabında)
Şehadet sebebi :İbn Mülcemin secde esnasında zehirli kılıçla
darbesi
Çocukluk dönemi
Hz Ali altı yaşına kadar Hz Peygamberin büyüdüğü evde yani
babası Hz.Ebutalib"in himayesi altında büyüdü. Ama Mekke"de kuraklık
çıkması nedeni ile Hz Ebutalib çocuklarının çokluğu nedeni ile onları
büyütmeleri için yakın akrabalarına vermek zorunda kaldı ve Hz. Peygamber
çocuklar arasında Hz Ali"yi seçti bu da O Hazretin Ali(as)"a olan
sevgisini ve Hz Ali"nin Peygambere olan yakınlığını gösterir.
Hz Ali çocukluk dönemini şöyle nakleder: Çocuktum henüz, o
beni bağrına basar, yatağına alırdı;. beni koklardı; lokmayı çiğner, ağzıma
verir yedirirdi. Ben de her an, devenin yavrusu",nasıl anasının ardından
giderse, onun ardından giderdim; O her gün bana huylarından birini öğretir ve
ona uymamı buyururdu. Her yıl Hıra dağına çekilir, kulluğa koyulurdu. Onu ben görürdüm,
başkası görmezdi. Ortalama 4 yıl sonra Allah Resulü"ne ilk ayet nazil oldu
ve Hz Ali Ona ilk tabi olan kimse idi.O zamanın en zor şartlarında
Peygamber"in yanında ve Onun emrinde idi.
Yine İnzar ayeti ismiyle meşhur olan- En yakın aşiretini uyar(1)
ayet-i kerimesi nazil olarak Peygamber-i Ekrem yakın akrabalarını uyarmakla
görevlendirildiğinde, Hz. Resul akrablarını toplayarak onlara: Sizlerden kim,
benim bu görevimde bana yardım etmeye hazırdır ki, benim kardeşim, vasim ve
aranızda halifem olsun? buyurduğunda, onların arasından yalnızca Hz. Ali (a.s)
ayağa kalkarak imanını ibraz etmiş, buna müteakip Peygamber-i Ekrem de mübarek
elini Hz. Ali"nin omuzuna koyarak: Bu benim kardeşim, vasim ve sizin
aranızdaki halifemdir; onu dinleyin, ona itaat edin buyurarak o Hazret"in
iman etmesini kabul etmiş ve İslam dininin ilk başından itibaren kendinden
sonra Hz. Ali"nin geldiğini vurgulamıştır.
Böylece Ali (a.s) Müslümanlar arasında ilk iman getiren ve
hayatı boyunca Allah"tan başkasına tapmayan ilk şahsiyet olmakla birlikte,
Hz. Resulullah (s.a.a)"dan sonra İslam dininin ikinci şahsiyeti
oluvermiştir. (2)
İnzar ayeti ve Kureyşin islama daveti
Muhammed bin Cerir-i Taberi, Hz. Ali (a.s)"ın şöyle
buyurduğunu naklediyor Resulullah (s.a.a) beni çağırdı ve şöyle buyurdu: Ya
Ali! Allah-u Teala, kendi yakınlarımı inzar etmemi (uyarıp korkutmamı)
emretmiştir. Sen bizim için bir yemek yap. Sonra Abdulmuttalib oğullarını,
onlarla konuşmam için bir araya topla da iletmekle görevli olduğum şeyi onlara
ileteyim.Ben de Resulullah"ın emri üzere onları bir araya topladım,
Resulullah (s.a.a) onlara hitaben şöyle buyurdular: Allah-u Teala, sizi
O"na davet etmekle beni görevlendirmiştir. Sizlerden hanginiz, aranızda
benim kardeşim, vasim ve halifem olmak istiyor? Orada bulunanların hepsi
sustular. Onların hepsinden yaşta küçük olmama rağmen; Ya Resulellah, ben senin
yardımcın olmak istiyorum dedim. Resulullah (s.a.a) elini benim boynuma koyarak
şöyle buyurdu: Bu şahıs, benim sizin aranızdaki kardeşim, vasim ve halifemdir;
sözünü dinleyin ve emirlerine uyun.
Hicret
Ali (a.s), Peygamber-i Ekrem"in hicretine kadar devamlı
onunla birlikte olmuş, düşmanlarına karşı onu savunmuş, kafirlerin Allah
Resulü"nü katletme kararı aldıkları hicret gecesi de Ali (a.s), canını feda
etmek pahasına, Peygamber efendimizin yatağında yatmış ve Resul-ü Ekrem bu
sayede gizlice evden ayrılarak emniyet içerisinde Medine"ye doğru yola
koyulabilmiştir.(3) Hz. Resulullah"ın emniyete kavuşmasından sonra da o
Hazret"in vasiyeti üzerine, Peygamber-i Ekrem"in nezdinde emanet olan
halkın emanetlerini sahiplerine iade ederek annesini, Resul-ü Ekrem"in
sevgili kızı Fatime-i Zehra"yı başka iki kadınla birlikte alıp
Medine"ye doğru hareket etmiştir.(4) Resulullah (s.a.a)"in Medine"ye
hicretinin peşice, Hz. Ali (a.s) da o şehre gitti. Hicretin ikinci yılında Hz.
Fatimet"üz- Zehra ile evlendi. Bir yıl sonra da ilk çocuğu olan İmam Hasan
(a.s) dünyaya geldi. Ali (a.s) Peygamber"in vefatında otuz üç yaşındaydı.
Tüm dini faziletlere sahip olup, sahabe içerisinde her açıdan en seçkin mevkide
olmasına ve Hz. Resulullah (s.a.a)"ın ümmete açıkça: Ben kimin mevlası
(efendisi) isem Ali de onun mevlasıdır ve Ali benden sonra her mü"min
erkeğin ve mü"me kadının velisidir(5) buyurmasına rağmen o Hazret"in
genç olması ve Peygamber"in savaşlarında kafirlerden bir çoğunu öldürüp,
onlardan düşman kazanması bahane edilerek hilafetten kenara itildi. Böylece o
Hazret"in eli tüm genel olaylardan kesildiğinde evinin bir köşesine
çekilerek özel kişileri eğitmeye başladı. Peygamber"in vefatından sonra 25
yıl üç halifenin hilafet zamanı geçti. Üçüncü halife Osman öldürüldüğünde halk
Hz. Ali"ye (a.s) biat ederek onu hilafete seçti.
Hilafet
Hz. Ali (a.s) dört yıl dokuz ay süren hilafeti müddetinde
Peygamber"in siretine uyup, hilafet"e inkılap ve kıyam ruhu verdi.
Toplumda çeşitli ıslahlara baş vurdu. Elbette bu ıslahlar, bir kısım çıkar
peşinde koşanların zararına olduğu için sahabeden bazıları, Ümm-ül
Mü"minin Ayşe Talha Zübeyr ve Muaviye liderliğinde üçüncü halifenin kanını
bahane ederek halifeye karşı çıkıp, çeşitli çirkin olaylara sebebiyet verdiler.
O hazret bu fitneleri yatıştırmak için Basra yakınlarında Ayşe, Talha ve Zübeyr
ile savaştı ve bu savaş, Cemel savaşı adında maruf oldu. Irak ve Şam
sınırlarında Muaviye ile savaştı; bu savaş Sıffın savaşı adını aldı ve bir
buçuk yıl devam etti. Nehrevan adıyla maruf olan muharebesinde de Hariciler ile
savaştı.
Şehadet
Böylelikle o hazretin hilafet müddetice gösterdiği çabaların
bir çoğu iç kargaşaları gidermek yolunda geçti. Çok geçmeden Hicretin 40. yılı
Ramazan ayının 19. günü Kufe mescidinde, sabah namazında, Hariciler tarafından
yaralanıp iki gün sonra şehit oldu.
İmam Ali’nin Kelamında “Allah-u Ekber”in Yedi Manası
(6)[1] - Şuarâ: 214[2]- İrşad-i Şeyh Müfid, Tahran baskısı, 1377 yılı, s.4, Yenabi-ul Mevedde, s.122, Tefsir-i Taberi c. 19 s. 68, Dürr-ül Mensur c. 5 s. 97[3]- Fusul-ul Mühimme, s.28-30. Tezkiret-ül Havass, Necef baskısı, 1383 H. yılı, s.34. Yenabi-ul Mevedde, s.105. Menakıb-ı Harezmi, s.73-74.[4]- Fusul-ul Mühimme, s.34.[5] - Müsned-i Ahmet bin Hanbel 606, 906, 915, 1343, 2903, 17749, 18497, Sahih-i Tirmizi 2646, Sünen-i İbn-i Mace 113, 118 numaralı hadisler vs.[6]- Menakıb-ı A-li Ebu Talib, c.3, s.312. Fusul-ul Mühimme, s.113-123. Tezkiret-ul Havass, s.172-183.