Milel ve Nihal İlmi Nedir?

GİRİŞ: 12.03.2022 07:35      GÜNCELLEME: 12.03.2022 07:35
Rasthaber -  Milel ve Nihal Sözcüğü

"Milel" sözcüğü "millet" kelimesinin çoğulu olup, ister İlâhî ve hak üzere olsun, ister gayri İlâhî ve bâtıl üzere olsun, yol ve din anlamındadır. Nitekim Kur’ân-ı Kerim’de her iki anlamda da geçmektedir. İlâhî din hakkında şöyle buyrulmaktadır:

"Sonra sana: “İbrahim’in Hanif dinine (Tevhid inancına) uy, diye vahyettik." [2]

İlâhî olmayan din hakkında ise şöyle buyrulmaktadır:

"Doğrusu ben, Allah’a inanmayan, ahireti de inkâr eden bir kavmin dinini terk ettim." [3]

"Nihal" sözcüğü, "Nihle" kelimesinin çoğulu olup iddia, mezhep ve bir din ve inanca yönelmek anlamlarında kullanılmıştır. Nitekim Arapça’da şöyle denilmektedir: مَا نِحْلَتُكَ؟  yani dinin ve mezhebin nedir? (Hangi dine tâbîsin?)

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, "Milel ve Nihal" kelimeleri itikadî dinler veya fırka ve mezhepler kelimelerinin eşanlamlılarıdır.

Din ve Mezhepler İlminin Konusu, Hedefi ve Metodu

Din ve mezhepler ilminin konusu -nitekim isminden de anlaşılacağı üzere- dinler ve mezheplerdir. Ondan hedeflenen ise insanının çeşitli dinler ve mezheplerin tarih ve inançlarını araştırarak, onların ortak ve farklı yönlerini tanıması ve Hak dini savunma ve diğer dinler ve mezhepleri eleştirmede basiret ve bilgiyle hareket edip gerçekçi ve objektif bir şekilde hakemlik etmesidir.

Bu ilmin yöntemi, naklî ve aklî metodun birleşimidir. Yani müfredat olarak (akaid, her din ve mezhebin mensuplarının görüşleri) nakil yoluyla elde edilmesi gerekir. Ardından da akıl ve düşünceden faydalanarak onun hakkında araştırma ve incelemeye başlanılmalıdır. Müfredatı elde etmek için her şeyden önce her mezhebin muteber âlimleri ve kitaplarına başvurmak gerekir. Zarurî durumlar dışında diğerlerinin görüşüne istinad etmekten kaçınmak gerekir. Son durumda da yine nakletme hususunda ithamcılıkla ve emanetin aslına bağlı kalmamakla suçlanan kimselerin görüşlerine dayanılmamalıdır.

Tarihçesi

Dinler ve itikadî mezhepler veya fırkalar ilmi, dinler ve mezhepler tarihi ilminin bir dalıdır. Çünkü dinler ve mezhepleri inançsal boyutuyla incelemektedir. Bu nedenle, tarihçesi çok eskilere dayanmaktadır. Elbette buradaki maksat, bu ilmin İslâm tarihindeki tarihçesidir. Bu durumda bu ilmin tarihçesinin başlangıcını, İslâm dünyasında dinler ve mezhepler hususunda ele alınan eserlerden elde etmek gerekir. Bunu yerine getirirken kaleme alınmadan önceki dönemi de gözönünde bulundurmak gerekir. Fakat kaleme almaya başlangıç, onun resmî (uygulanma) döneminin başlangıcı sayılmaktadır.

Müslümanlar arasında dinler ve mezhepler konusunda bir kitabın kaleme alınmasının tam ve kesin bir tarihi yoktur. Ancak kesin olan şey şudur ki, Hicrî Üçüncü Asır’da[4]bu ilme ilgi duyulmuş ve bu hususta kitaplar ve risaleler yazılmıştır. Bu kitaplardan bazıları şunlardır: Ebu Muhammed Hasan b. Musa Nevbahtî’nin (Hicrî III. Asır’daki Şia’nın önde gelenlerinden) “Fıraku’ş-Şia”kitabı ve yine Ebu’l-Kasım Saad b. Abdullah Eş’arî Kummî’nin (ö. 299 veya 301 h.k.) “el-Makalât ve’l-Fırak”kitabıdır. Bu konu daha sonraları günden güne İslâm âlimlerinin daha fazla ilgisini çekmiş ve bu hususta daha geniş ve kapsamlı diğer kitaplar kaleme alınmıştır. Bunlardan (ö. 330 h.k.) Eş’arî mezhebinin önderi Ebu’l-Hasan Eş’arî’nin “Makalâtu’l-İslâmîyyîn”kitabı ve Şia mezhebinin meşhur mütekellimi Şeyh Müfîd’in (ö. 413 h.k.) “Evâilu’l-Makalât”kitabı, bu ilimdeki en geniş, en meşhur ve eski kitaplardan sayılmaktadır.

Kitapların Kısımları

Mezhep ve fırkalar hususunda Müslüman âlimleri tarafından kaleme alınan kitaplar üçe ayrılmaktadır:

a) İslâmî mezhepler ve İslâm dünyasında meydana gelen olayların yanı sıra, diğer dinler ve mezhepler hakkında da araştırmada bulunmuşlardır. Abdülkerim Şehristanî’nin (ö. 479 h.k.) "Milel ve Nihal" adlı kitabı ve İbn Hazm’ın (ö. 456 h.k.) "el-Faslu fi’l-Milel ve’l-Ehva ve’n-Nihal" adlı kitabı bunlardandır.

b) Sadece İslâm dünyasında ortaya çıkan İslâmî mezhep ve fırkaları ele almışlardır. Aşağıdaki kitaplar ise bu bölüm içerisinde yer almaktadır:

1- Makalâtu’l-İslâmîyyin ve İhtilâfu’l-Musallîn, yazarı Ebu’l-Hasan Eş’arî.

2- Evâilu’l-Makalât fi’l-Mezahib ve’l-Muhterat, yazarı Şeyh Müfîd.

3- et-Tenbîhu ve’r-Reddu a’la Ehli’l-Ehvâ ve’l-Bid’a, yazarı İbn Adurrahman Malatî (ö. 377 h.k.).

4- el-Farku Beyne’l-Fırak, yazarı Abdulkahir Bağdadî (ö. 429 h.k.).

5- et-Tebsîru fi’d-Dîn, yazarı Tâhir b. Muhammed İsferayinî (ö. 471 h.k.).

c) Bu kitaplar, konularını İslâmî mezheplerinden birisine mahsus kılmışlardır. Daha önce de değindiğimiz üzere, Nevbahtî’nin "Fıraku’ş-Şia”kitabı ve Saad b. Abdullah Eş’arî’nin “el-Makalât ve’l-Fırak" kitabı bu kısımdandır.
 


[1]  Millet kelimesinin Arapça’da çoğuluna milel denilmektedir ve din anlamına kullanılmaktadır. Türkçe ve Farsça’da ise bu kelime, ulus, nation anlamına dönüşmüştür.

[2)   Nahl, 123.

[3]  Yusuf, 37.

[4]  Çeşitli görüşlerden elde edilen şudur ki; Hicrîİkinci Asır’da (ikinci yarısında) yine bu hususta bir kitaptan birçok kitaplarda olduğu görülerek bulunmuştur. Nitekim Keşşî, İbn’il-Muk’ad (İbn’il Mufazzal) isminde bir kişinin Abbasî hükümdarı Mehdi döneminde (ö.169 h.k.) “Sunufu’l-Fırak”isminde bir kitap yazdığını nakletmektedir. (Rical-i Keşşî, s.265, sayı, 479)

Nitekim fırkalar hakkında olan bir diğer kitap daBirinci Asr’ın ilk yarısında yaşayan “Zirar bin Amr”ismindeki bir şahsa nisbet verilmiştir. (Makalâtu’l-İslâmîyyin, tercüme-yi Müeyyidi, s.151-152)

YORUMLAR

REKLAM