Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah,
Hizbullah'ın Baalbek, Riyak ve Machgharah şehirlerinde düzenlediği seçim
konferansında konuştu.
Seyyid Hasan Nasrallah, konuşmasının başında el Cezire
kanalının muhabirinin şehadetinden dolayı taziyelerini dile getirdi ve şunları
söyledi: 'Şehit Şirin Ebu Akile, düşmanın suç ve cinayetlerine ve Filistin
halkının mazlumiyetine şahit oldu ve bu cinayet, düşmanın vahşeti ve
Siyonistlerin gerçeği ve doğasıdır.
Bazıları konuyu düşmanın suç ve cinayeti meselesinden Şirin
Ebu Akile'nin dini bağlantısına çevirmeye
çalıştı. Ebu Akile'nin ve Filistinli çocukların kanının vicdanları
uyandırmasını umut ediyoruz.
İsrailliler, kuvvetlerinden 20 kişinin öldüğünü, 30 kişinin
yaralandığını ve çok sayıda askerlerinin de kayıp ve esir olduğunu itiraf
ettiler ve Lübnan'ın işgal edildiği günlerde ülkenin birden fazla bölgesinde
direniş operasyonları başladı.
İran, İmam Humeyni (r.a) döneminde, Lübnan ve Suriye'yi
desteklemeye ve İsrail'in Bekaa'ya saldırdığı dönemde Siyonist düşmanla mücadele
etmeye karar verdi.
İmam Humeyni, (r.a) Siyonistlerin Bekaa'ya yönelik
saldırılarıyla mücadele etmeye ve savaşlarda Suriye ve Lübnan'ın yanında yer
almaya karar verdi.
Bizim İslami direnişimiz Bekaa, Baalbek ve Bekaa'nın tüm
köylerinde Seyyid Abbas Musavi'nin önderliğinde başladı. İslami Direniş'in
kurulmasıyla birlikte gençler ona katıldı ve halk onu destekledi.
Bekaa'da hiç kimse direniş liderlerinden ve Hizbullah'tan
halkın yerleşim alanlarından uzaklaşmasını istemedi ve bu, basiretin zirvesiydi.
Bombalama, siyasi, ekonomik, mali ve bir propaganda eylemiydi ve kuşatma ve
baskı uygulamadaki amaç, halkın direnişten vazgeçmesiydi. Seyyid Abbas Musavi
ve Ümmü Yasir el-Musevi güney topraklarındaki Bekaa bölgesinde şehit oldular.
Hangi tarafın Lübnan halkının ve direnişinin yanında
olduğunu ve işgalcilere karşı ona yardım ettiğini unutmamalıyız ve bu taraflar
İran ve Suriye'dir. Aynı zamanda kimelerin de İsrail'i desteklediğini
hatırlamalıyız ve bu kişilerin başında da Amerika ve bazı Arap ülkeleri
gelmektedir.'
Seyyid Hasan Nasrallah daha sonra Bekaa halkına hitap etti
ve şöyle dedi: 'Bekaa'yı savunmak için eline silah alanlar ve evlerinize
saldırmak için silahlı unsurlara katılanlar karşısında sağlam, kesin ve kararlı
bir tutum sergilemelisiniz.
Eğer teröristlerin Suriye'deki plan ve projesi başarılı
olsaydı, o zaman tüm Lübnan ve Bekaa tehlikede olurdu ve burada belirtmeliyim
ki siyasi kararlar nedeniyle Lübnan ordusunun Suriye sınırındaki Carud
tepelerinde teröristlerle mücadele etmesi yasaklandı.
Sizler bu konuda tavrınızı ve duruşunuzu belirlemelisiniz,
ya sizi savunanlarla birlikte olun ya da size komplo kuranlarla birlikte olun.
Sizler, sizi savunmak için eline silah alan insanlarla mı birlikte olmak
istiyorsunuz yoksa size saldırması için silahlı gruplara silah veren
birileriyle mi olmak istiyorsunuz?'
Hizbullah Genel Sekreteri, direnişin silahına karşı olanlara
hitaben şu ifadelerde bulundu: 'Eğer ortadan kaldırmak istediğiniz bu silah
Baalbek'te olmasaydı, Zahle, Batı Bekaa, Rashaya, Bekaa ve tüm Lübnan bugün
nerede olurdu?
Direnişin silahı, kimseyi elektrik tamir ve onarımından ve
baraj inşa etmekten alıkoymadı ve felaketle sonuçlanan bir mali politika
belirlemedi. Washington, Lübnanlı mevduat sahiplerinin mevduatlarını yurtdışına
taşımasına yardımcı oldu.
ABD, Lübnan'a yatırım yapılmasını engelledi ve bu ülkedeki
hırsızlıklarını ve soygunlarını örtbas etti. Beyrut'taki ABD Büyükelçiliği'nin
seçmen listesinde olan herkes, ABD'den Lübnanlı mevduat sahiplerinin mevduatlarını
iade etmesini istemelidir.
Lübnan'da ilginç bir nefret söylemine şahit oluyoruz. Seçim
günü oy kullanmak, direnişe ve Lübnan'ın geleceğine karşı komplo kuran herkese
bir mesajdır.