İnsanı Saptıran Etkenler

GİRİŞ: 26.05.2022 10:51      GÜNCELLEME: 26.05.2022 10:51
Rasthaber -  Kuran-ı Kerim insanları saptıracak etkenlerin farklılığına değinerek insanları bu etkenlere karşı uyarmaktadır. Bu etkenlerin tek özelliği ise insanı Allah'a kulluk makamından alıkoymaktan başka bir şey değildir.

Kemale ulaşmak isteyen insanın en önemli vazifesi bu etkenleri tanımak ve onlara karşı önlem almaktır.  Zira bu zararlı etkenler tanınıp kontrol altına alınmazsa insanı bekleyen ve kaçınılmaz son olan ahret hayatı heba olabilir. Ama bu etkenlerin farkında olan insanın yaşamını layıkıyla idame ettirmek noktasında yenilmek gibi bir korkusu olmaz.
 
Sonuç olarak bu etkenler tanımak akıl sahibi imanlı insan için birer kemal kaynağı ve ahlak alanında gelişim vesilesidir.

Kuran'ın söz ettiği etkenler:

1- Şeytan:

Kuran-ı kerim şeytandan itaat etmeyi yanlışa düşmenin etkenlerinden biri olarak tanıtır.
 
"… Kim onu veli edinirse, şüphesiz o (şeytan) insanı şaşırtıp saptırır ve çılgın ateşin azabına yöneltir." (Hac-4)
 
şeytan, ilahi dergâhtan kovulunca şöyle dedi:
 
"… Kullarından mutlaka belirli bir payı (kendim için) alacağım. Onları doğru yoldan saptıracağım, onları uzun arzularla avutacağım ve hayvanların kulaklarını kesmelerini ve Allah'ın yarattığını değiştirmelerini onlara emredeceğim.” Kim Allah'ı bırakıp şeytan'ı kendine dost edinirse, apaçık bir ziyana uğramıştır."(Nisa-118/119)
 
Başka bir ayette de Allah, şeytan tarafından saptırılan kulları hatırlatarak:
 
"şüphesiz o, sizden birçok insan kuşağını saptırmıştı. Yine de aklınızı kullanmıyor muydunuz?" diye buyuruyor.
 
2- Yersiz İstek ve Arzular:
 
Hiç şüphesiz istek ve arzular insan yaşamının bekasıdır. Eğer insanın yaşantısından alınırsa insan yok olur. Ama yaşamın bekası olan istekler orantılı olmazsa, belli bir sınırı olmazsa insanı sapkınlığa yönlendirir
 
"…istek ve tutkulara kapılma onlar sonra seni Allah'ın yolundan saptırır…" (Sad-26)
 
İlahi kelamlara göre yaşamında had ve sınırlarını belirlemeyen ve isteklerine teslim olanlar kendi heveslerinden itaat ve kulluk ederler. Hatta bu nefsani istek ve arzulara farkında olmadan ilah olarak taparlar.
 
"…Kendi nefsini ilah edineni gördün mü?" (Casiye-23)
 
Herhangi bir sınırı ve ölçüsü olmayan istekler aslında hayvansal içgüdülerdir. Ve bu etken kontrol altına alınmazsa bırakın insanı kemale ulaştırmayı belki onu “Esfelel Safilin” hayvandan daha aşağı bir makama sürükler.
 
3- Kötü Arkadaş:
 
İnsan toplumsal bir varlık olduğu için kendisi ile aynı fikirlere sahip olan insanlarla arkadaş olması fıtratı gereğidir. İnsanın fıtratın tersine hareket etmesi suyun akışına ters yönde yüzmesi anlamına gelir. Ve bunun sonucu yenilgi ve başarısızlıktan başka şey değildir.

Ama fıtri bir gereksinim olan arkadaşlık edinme duygusu insanı doğru şahsa yönlendirmelidir. Eğer arkadaş olarak seçilen şahıs, insanı dini ve ahlaki kanunları terk etmeye sebep olacaksa böyle bir arkadaşlığın olmaması daha iyidir. Kuran-ı Kerim bu konu hakkında şöyle buyuruyor:

"O gün, zulme sapan, ellerini ısırarak (şöyle) der: “Ah! Keşke peygamberle birlikte bir yol edinmiş olsaydım!" (Furkan-27)

"Vah yazıklar bana, ne olurdu da filanı dost edinmeseydim!" (Furkan-28)

İnsanlık tarihinde kötü dost ve arkadaş hakkında birçok olay nakledilmiştir. Ben burada onları anlatmakta istemiyorum. Zira hepimiz kısa bir süreliğine dahi olsa yanlış insanlarla arkadaşlık yapanların akıbetini biliyoruz.

4- Zalim Liderleri Takip Etmek:

Kuran-ı Kerim hak yoldan saptıran diğer bir etkeninde kayıtsız şartsızca kabile reislerini ve liderlerini takip etmek olarak zikrediyor.

"Onlar yüzlerinin ateşte çevrileceği gün derler ki: "Eyvah bize! Keşke Allah'a ibadet etseydik ve peygambere itaat etseydik." (Ahzap-66)

"Derler ki: "Rabbimiz! Gerçekten biz, efendilerimize ve büyüklerimize itaat ettik, böylece onlar bizi yoldan saptırmış oldular." (Ahzab-67)

Diğer bir ayette de şöyle buyuruyor:

"Allah, "Sizden önce geçmiş cin ve insan ümmetleriyle beraber ateşe girin" der. Her ümmet (ateşe) girdikçe kendi kardeşine (yoldaşına) lanet eder. Hepsi birbiri ardından ateşte toplanınca, sonrakiler (uyanlar), öncekiler (önderleri) için, "Rabbimiz! Bizi saptıranlar işte bunlardır, onlara ateş azabını kat kat ver!” derler. Allah, "Hepinizin kat kattır, ama bilmezsiniz" der." (Araf-38)

Bu ayet insanların sapmalarına sebep olan lider ve önderleri (öncekiler) kelimesiyle tanıtmıştır.

5- Hesapsızca Anne ve Babadan İtaat etmek:
 
İslam'da anne ve baba saygınlığın özel bir yeri vardır. Ancak bu saygı ve alaka insanın düşünmeden hareket etmesine sebep olmamalı. İnsan kayıtsız ve şartsız olarak anne ve babasına itaat edemez.
 
Kuran-ı Kerim anne ve babaya saygı emrini vermesine rağmen çocuklarını şirke davet eden ebeveynden itaat edilmemesini hatırlatıyor. Ve şöyle buyuruyor:

"Bununla beraber eğer her ikisi de (anne-baba) bilmediğin bir şeyi, bana ortak koşman hususunda seni zorlarsa, onlara itaat etme." (Lokman-15)
 
Kuran, hesapsızca anne ve babadan itaat etmenin sapkınlığa sebep olacağını açıklayarak şöyle buyuruyor:


"Senden önce hangi memlekete bir uyarıcı gönderdiysek, mutlaka oranın şımarık varlıklıları, “Babalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk, biz onların izlerine uymuşlarız” dediler." (Zuhruf-23)
 
Kuranı kerim böyle bir itaati kınayarak şöyle buyuruyor:
 
"Onlara Allah'ın indirdiği Kuran'a ve Peygambere uyunuz denildiğinde, “Atalarımızın miras bıraktığı düzen bize yeter" derler. Peki ya, ataları hiçbir şey bilmeyen, doğru yoldan uzak kimseler olsalar da mı?!" (Maide-104)
 
çzgür ve aklıselim insan hakikat ve gerçekleri görmesine engel olan bütün hicapları kaldırıp atmasını bilmelidir. Hakikati her şey den daha çok sevmeli buna engel olmak isteyen her şeyden yüz çevirmelidir. Anne ve baba değerlidir, itaatleri gereklidir. Ama hakkı aramak ve ondan itaat etmek daha da değerlidir.
 
6- İnsan ve Cinlerden Bir Grup:
 
Kuranı kerim insan ve cinlerin bir bölümünü sapıklığa düşmenin etkeni olduğunu buyuruyor:


"Küfre sapanlar dediler ki: “Rabbimiz, cinlerden ve insanlardan bizi saptırmış olanları bize göster, onları ayaklarımızın altına alalım, en aşağılarda bulunanlardan olsunlar." (Fussilet-29)

7- Günahkâr İnsandan İtaat Etmek:
 
İnsanı yanlışa sevk eden bir diğer etken günahkârlardan itaat etmektir. Kuran-ı Kerim bu hususta şöyle buyuruyor:
 
"Bizi suçlu günahkârlardan başka saptıran da olmadı." (şuara-99)
Elbette bu grupta olan insanlar kendilerinden itaat edilen zalim liderler, kötü arkadaş veya başka insanlarda olabilir. Bunların hepsi insanları hak yoldan saptırmaya sebep olan etkenlerdir.
 
8- Putlar:
 
Putların insanı delalete sürükleyen bir diğer etken olduğunu Kuran-ı Kerim anlatıyor:
“Rabbim! Gerçekten onlar(putlar), insanlardan birçoğunu şaşırtıp saptırdı…” (İbrahim-36)
    
9- "Allah'a Muhtaç Değilim" Düşüncesi:
 
İnsanın sahip olduğu mal ve servet insana saadet ve rahatlık verebilir. Ama insanın sahip olduğu mal ve servet kendisini "Allah'a ihtiyacım yok" düşüncesine sevk etmemelidir. Bu konuda Kuran-ı Kerim şöyle buyuruyor:

"…Sen onlara ve babalarına nimetler verdin sonunda (seni) anmayı unuttular ve yıkımı hak eden bir topluluk oldular." (Furkan-18)

Diğer bir ayette bu hakikati başka bir ifadeyle açıklıyor ve şöyle buyuruyor:
 
"Doğrusu insan, kendisini müstağni (Allah'a karşı ihtiyaçsız) görmesiyle azar. (Kendini ilahlaştırır)" (Alak-6/7)
 
10- Bilgisiz çoğunluğu Takip Etmek:

"Yeryüzündekilerin çoğunluğuna itaat edersen seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyarlar, sadece tahminde bulunurlar." (Enam-116)
 
Ayetin son cümlesinden anlaşılan, her topluluğu takip etmek insanı saptırmaz. Sadece zanna (ihtimallere) uyan şahıslar insanları saptırır.
 
Elbette insanı doğru yoldan uzaklaştıran etkenler bu saydığımız genel etkenlerle sınırlı değildir. Kuran-ı Kerim'de bunların dışında kısmi etkenlerde zikir edilmiştir. çrneğin Samiri...
 
"… Biz senden sonra kavmini sınadık, Samiri onları şaşırtıp saptırdı." (Taha-85)

ehlader

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM