Birleşmiş Milletler özel raportörü Richard Bennet Afganistan ziyaretinin
ardından, Kabil'de düzenlediği basın
toplantısında Şii Müslümanların
katliamının insanlığa karşı cinayet olduğunu vurguladı.
IŞİD terör örgütünün, Afganistan'ın Belh eyaletinin
merkezinde Mezar-ı Şerif'te
sorumluluğunu üstlendiği son terör saldırılarında onlarca kişi öldü ve
yaralandı. İnsan haklarını savunduklarını iddia eden Batılı çevreler ve
yönetimlerin sessiz kaldığı ve Afgan halkının katledilmesinin devamını izlediği
bir ortamda BM raportörü bu duruma tepki gösterdi. Aslında IŞİD'lilerin Amerika
tarafından Suriye ve Irak'tan Afganistan'a nakledilmesi ve terörist ve silahlı
grupların güçlenmesi bu katliamların tekrarlanması ve bu durumun ana nedeni
olarak görülüyor.
Siyasi meseleler uzmanı bayan Samira Morovveti bu husustaki
değerlendirmesinde şöyle diyor: "IŞİD'in yenilgisinden sonra ABD, IŞİD
terör örgütü unsurlarını Afganistan'a taşıyarak bu ülkeyi yeni bir huzursuzluk
ve şiddet döngüsüne sokmak ve bölgeyi istikrarsızlaştırmak için bu ülkede yeni
bir karmaşık durum yaratmaya çalıştı. "
Afganistan içindeki bazı bölgesel siyasi çevrelerden
haberler alan kaynaklar, bir yanda Hakkani ve Molla Birader grupları arasında
süregelen ihtilafların artması, diğer yanda Taliban üyelerine, güvenlik ve
siyasi yetkilere ilaveten mali desteğin verilmemesi ve finans sağlanmamasının,
onların ayrılmasına ve diğer terör örgütlerine katılmalarına yol açtığını
belirtmektedirler.
IŞİD terör örgütüne yeni üyelerin katılması, terör
saldırılarını, özellikle hedefli saldırıları teşvik etmede etkisiz değildir,
zira doğal olarak yaşanan kanlı terör saldırılarına ve bombalı eylemlere
katılıyorlar. Hakkani grubunun doğrudan Pakistan askeri istihbarat servisinin
denetimi altında çalışmaya devam ettiği ve Molla Birader'in Taliban'ı ile ABD
arasındaki Doha anlaşmasının uygulanmasını engellediği söyleniyor. Amerika ise
Afganistan'ın mal varlıklarına el koymak için bahane arayarak Afganistan'da
kanlı şiddeti tırmandırmaya ve Taliban'a
karşı olanları desteklemeye çalışmaktadır.
Pakistan meseleleri uzmanı
Ali Hazai bu konuyu şöyle değerlendiriyor: "Daha az bilinen
konulardan biri, Taliban'ın iki dalı, bölümü ve kanadı olan Hakkani ve Molla
Birader arasında , özellikle de IŞİD terörist grubunun ayağa kalkmaya çalıştığı
ve vaatlerde bulunduğu Nangarhar eyaletlerinde
devam eden ihtilaflardır. IŞİD terör örgütü aldatıcı, şom ve tefrika
oluşturan hedefleri çerçevesinde özellikle de bu ihtilaflı bölgelerde
huzursuzluk çıkarmak ve ülke genelindeki huzursuzluğu körüklemek istiyor."
Afganistan halkı ise
böyle bir durumda Birleşmiş Milletler'den, en büyük uluslararası barış ve
istikrarı desteklemekle görevli olan bir örgüt olarak, barışı tesis etme ve bu
konuda ülkelere yardım etme sorumluluğunu yerine getirmesini bekliyor. Bu
nedenle, Birleşmiş Milletler, Afganistan'daki kanlı şiddeti sona erdirmek için
tüm imkanlarını ve kapasitesini kullanması gerekmektedir. Bunun nedeni,
Afganistan'daki terör durumunun güçlenmesiyle bölge güvenliğinin ciddi şekilde
tehlikeye gireceği endişesidir. Gerçi BM son yıllarda ve kurulduğundan beri
barışa ve istikrara hizmet etmekten ziyade süper güçlerin bir aracı haline
geldiğini ve sadece bazı durumlarda görünüşte barışı korumaya çalışmış ve daha
çok bu süper güçlerin çıkarları doğrultusunda hareket etmeye çalıştığı, inkar
edilemeyen bir gerçektir.