Cumhuriyet’e konuşan CHP Manisa Milletvekili Bekir
Başevirgen, İstanbul’da geçen yıl 230 gramlık ekmeğin 2 liraya satılırken bugün
ekmeğin gramajının 210’a düşürüldüğünü, fiyatının da 5 liraya çıktığını
hatırlattı. Başevirgen, "Ekmeğe gelen bu zammın salt buğday fiyatlarındaki
artıştan kaynaklandığını söylemek doğru değil. Çünkü ekmek üretiminde tek ve
hatta en büyük gider kalemi buğday değil. Bir birim ekmek maliyetinin yaklaşık
yüzde 65’ini işçilik, maya, tuz, su, enerji, finans, vergi, fire, iade, taşıma
ve dağıtım giderleri ile kâr payı gibi girdiler oluşturuyor. Geriye kalan yüzde
35’lik kısım un maliyeti. Un maliyetinin yüzde 80’i ise ekmeklik buğdaydan
kaynaklanıyor. Yani buğdayın ekmek maliyetine doğrudan etkisi yüzde 30
civarında. Siz buğday fiyatını istediğiniz kadar sınırlasanız da diğer girdi
maliyetlerindeki artışları durduramazsanız bu işin önünü alamazsınız" diye
konuştu.
'Buğdaydaki fiyat artışı unun fiyatına yüzde 50 civarında
yansıyacak'
Başevirgen, konuşmasına şöyle devam etti:
"Dolayısıyla kilosu 5,2 lira olan un yüzde 25
zamlanarak 6,5 lira oldu. Bu oranın ekmek fiyatına yansıması yüzde 8,75 yani 30
kuruş olması gerekirken gelen zam bunun beş katı oldu. Burada esas olan daha
büyük yer tutan diğer girdi maliyetlerini aşağı çekebilmek. Haziran başında
doğalgaza yüzde 30, elektriğe ise yüzde 25 zam yapıldı. Akaryakıt zamlarını
takip etmekte bile zorlanıyoruz. Ekmeğe yapılan bu zammın sorumlusu buğday
fiyatlarındaki artışlardan ziyade doğalgaza, elektriğe ve akaryakıta yapılan
zamlar. Sonuç olarak; bu şartlar altında sonbaharda ekmeğin fiyatı ne olur
sorusuna vereceğimiz yanıt 7 liranın üstüdür. Bu hesabı kabaca şöyle yapıyoruz:
Buğdaydaki fiyat artışı unun fiyatına yüzde 50 civarında yansıyacak.
Çalışanlara verilmesi elzem olan maaş zammı ile doğalgaz, elektrik ve
akaryakıttaki fiyat artışları da hesaba katılınca maalesef bu tablo ortaya
çıkacak."