Hizbullah'tan "Orta Doğu NATO'su" Oluşturma Çabalarına Tepki

GİRİŞ: 25.06.2022 19:15      GÜNCELLEME: 25.06.2022 19:15
Rasthaber -  Hizbullah Genel Sekreteri Yardımcısı, "Orta Doğu NATO’su" oluşturma çabalarına tepki gösterdi ve ABD'nin direniş eksenine yönelik tehditlerini boş olarak nitelendirdi ve düşmanlara, direnişin gücünü ve sürekli hazır olduğunu hatırlattı.

Hizbullah Genel Sekreteri Yardımcısı Şeyh Naim Kasım, bu gün, (25 Haziran Cumartesi) Lübnan'daki Ulusal Arap-İslam Konferansı'nda yaptığı açıklamada, Siyonist rejimle uzlaşan Arap ülkelerinin bu rejimle askeri ittifaklar kurma çabalarına değinerek şunları söyledi: ‘Siyonist rejimle ilişkilerini normalleştiren ülkelerin yaklaşımı, bu işgalci rejimle askeri ittifaklar kurmaktır. İsrail, bu tehditlerin direnişi endişelendireceğini düşünüyor. Ama ben bu tehditlerin boş olduğunu söylüyorum. Biz, tam anlamıyla hazırız ve büyük manevra ve hazır ol konumundayız ve her gün hazırlıklıyız. Bugün de Filistin'deki müttefiklerimiz ve direniş ekseni ile en güçlü aşamalarımızdayız.’

Direnişin gücü ve hazırlığının hatırlatılması

Şeyh Naim Kasım sözlerine şöyle devam etti: ‘Biz ve müttefiklerimiz gücümüzle ve askeri hazırlığımızla gurur duyuyoruz ve halkımızın güvende hissetmesi için bunu hatırlatıyoruz. Halkımız, onların arkasında onları savunmaya hazır güçlü bir liderliğin olduğunu bilmelidir ve İsrail toplumu da zayıf bir liderliğin arkasında durduklarını bilmelidir. 

Lübnan'ın ordusuyla, halkıyla ve direnişiyle topraklarını nasıl özgürleştirdiğini ve direnişin Temmuz saldırılarıyla nasıl mücadele ettiğini ve kazandığını gördük ve yine Seyfül Kudüs (Kudüs’ün Kılıcı) savaşında Filistin direnişinin, işgalcilerle olan çatışma tarihinde nasıl yeni bir yol oluşturduğunu da gördük.’

Hizbullah Genel Sekreteri Yardımcısı, direnişin otoritesini ve çabalarını, İran İslam Cumhuriyeti'nin Filistin davasına çekinmeden verdiği desteği ve ülkelerin bu bayrak altında birleştirilmesini vurgulayarak, şu ifadelerde bulundu: ‘Bu durum, önümüzde zafer olduğu anlamına gelmektedir.

ABD, Siyonist rejime hizmet etmek için her şeyi kontrolü altına alacağını biliyor. Biz de direniş kuvvetleri olarak halk ve direniş tek cephede hareket ettiği sürece vatanımızın egemenliğini ve onurunu korumaya çalışacağız.

ABD, Lübnan'da Hizbullah'ı yenilgiye uğratmak için tüm yollara başvurdu ama başarısız oldular. Tıpkı 2006 savaşında olduğu gibi amaç Hizbullah'ı yok etmekti ama biz kazandık. Onlar, emirlik kurmak için tekfircileri Suriye üzerinden gönderdiler. Ama onlar da başarısız oldu. Biz ulusal bir hükümet kurmaya çalışacağız ve Lübnanlılarla ilgili dosyaları tamamlamak için elimizden geleni yapacağız ve bu yolda herkese yardım eli uzatacağız.’

Batı'nın odak noktası Filistin davasına zarar vermektir

Şeyh Naim Kasım şu ifadelerde bulundu: ‘Batının bütün politikalarının amacı, işgali sürdürmek ve Filistin davasına zarar vermektir. Düşman, okyanustan Fars Körfezine kadar olan bölgelere hâkim olma girişimine Filistin'den başladı ve tüm bölgeye hâkim olmak istiyor. Düşmanı sadece Filistin’in sorunu görmek saflıktır. Çünkü İsrail, milletin ve her şerefli insanın sorunudur. İsrail ile mücadelede tek çözüm direniştir ve başka herhangi bir çözüm zaman kaybıdır. Bölgemizde gaspçıların varlığının devam etmesi, savaş çıkarmak içindir. İsrail’in bütün tehditleri boştur ve biz sadece bu tehditleri görmekle yetiniyoruz. Bu tehditler, Siyonistlerin iç cephesine güven vermek için kullanılan ses bombaları gibidir.

ABD'nin, İsrail tarafından yönetilen Arap ülkelerini kapsayan bir "Ortadoğu NATO’su" ilan etmesi komiktir ve bu ittifak bu ülkeleri rezil etmiştir.

Filistin davasının asıl koruyucusu halk ve halkın direnişidir ve eğer bazı ülkeler ve Müslümanlar bu davadan vazgeçse bile Filistin ne diz çöker ne de teslim olur çünkü Filistin halkı meydanda kalmaya karar vermiştir.

Batı destekli hiçbir siyasi seçenek doğru bir seçim değildi. Aksine, bu seçenek, işgalcilerin saldırı ve yayılmacılığın desteklenmesinin bir parçasıydı ve sadece Filistin ile de sınırlı değildi. Siyonist rejimle normalleşen ülkeler, Filistin'e ve Filistin halkına zarar verdikleri gibi aslında başta kendilerine zarar veriyorlar.’

Ortadoğu'da bölgesel bir NATO kurma fikrinin yeniden ortaya çıkış hikâyesi

Ürdün Kralı 2. Abdullah Perşembe günü yaptığı açıklamada, Batı Asya'da NATO gibi bir askeri ittifak olasılığından bahsetti ve böyle bir koalisyon için beklentilerin çok açık olması gerektiğini vurguladı.

Ürdün Kralı, Amerikan TV kanallarından CNBC’ye verdiği röportajda şunları söyledi: ‘Batı Asya bölgesinde NATO benzeri bir askeri ittifakın oluşumunu, aynı düşüncede olan ülkelerin de katılım göstermesi şartıyla destekleyeceğiz. Ürdün aktif olarak NATO ile işbirliği yapıyor ve kendisini bu ittifakın bir ortağı olarak görüyor ve Ürdün onlarca yıldır NATO güçleriyle yan yana savaşıyor.

Bölgede daha fazla ülkenin bu koalisyona katılmasını istiyorum ve Ortadoğu NATO'sunun kurulmasını destekleyen ilk insanlardan biri olacağım.’

Ürdün Kralı 2. Abdullah bu açıklamalarda bulunurken, hatırlatmak gerekir ki, "Arap NATO'su" planı yıllardır Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Arap ülkelerinin liderleri tarafından desteklendi ve bu planın ABD eski Başkanı Donald Trump döneminde uygulanması, Beyaz Saray tarafından da desteklendi.

Analistler ve siyasi gözlemciler, Arap NATO'sunun oluşumunun, İran'ın bölgedeki nüfuzu olarak adlandırdıkları şeyle mücadeleyi ve aynı zamanda direniş ekseninin gücünü zayıflatmayı amaçlayan onlarca yıl önce tasarlanmış bir Amerikan-Siyonist planı olduğuna inanıyor. Bu plan her defa bir bahaneyle Siyonist yetkililer tarafından gündeme getiriliyor. Ancak Arap-İsrail NATO'sunun oluşumunun önündeki engeller hiçbir zaman kaldırılmadı ve bu nedenle bu plan tabir edilemez bir rüya olarak nitelendiriliyor.

Ancak, bu konunun yeniden ortaya çıkması ABD'nin desteğiyle olacak gibi görünüyor. Çünkü Batı ve Arap medyasının açıklamalarına göre, ABD Başkanı Joe Biden'ın Suudi Arabistan'a yapacağı ziyarette, Suudi Kralı, Körfez İşbirliği Konseyi liderleri ve Mısır, Ürdün ve Irak olmak üzere birçok Arap ülkesinin liderlerinin katılımıyla bir görüşme düzenleyecek.

Öte yandan Siyonist rejimin medyası ve bazı bilgili kaynaklar, Tel Aviv ile Riyad arasında resmi bir güvenlik formunun kurulduğunu açıkladı. İsrail muhabirlerinden ve İsrail’in KAN TV analistlerinden Gili Cohen, Biden'ın bölgeye yaptığı ziyaret hakkında şunları söyledi: ‘İsrail ile Suudi Arabistan ve birkaç Arap ülkesi arasında Fars Körfezi'ndeki bölgesel savunma sorunları hakkında çalışmak için resmi bir güvenlik forumunun kurulması için başarılı temaslar ve koordinasyonlar var.’

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM