Prof. Görür'ün açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
Gerçekten bu olan olayları hazmedemiyoruz. Doğal felâkettir
başımıza geldi demek pek de mümkün değil. Bu doğa olayını afete dönüştürmede
bizlerin katkısı küçümsenmeyecek ölçüde maalesef. Bu deprem belki çok küçük
hasarla atlatamayabilidi. Büyüklüğü fazla biraz; 7.6. Ama depremi felaket
olmaktan çıkanmış, yerleşim alanları deprem dirençli hale getirmeyi becermiş
toplumlarda bu afet; yani çok az sayıda can ve mal kaybıyla atlatılabilirdi.
Bizim ülkemizde büyük felaket. Deprem tarihine bakarak düşünüyorum. Osmanlı'ya
gitmeye gerek olmadan. O zaman bina yoğunluğu ve insan az. 1939'dan bu yana
alıyoruz. O deprem 7.9 diye düşünülüyor. Burada da 7.7. Orada biz 33 bin insan
zayiat veriyoruz. Burada korkarım ki, rakamlar fazla olacak. 39'dan bu yana
ders almış olsaydık. Jeolojinin, inşaat mühendisliğinin gelişmesi farklı. Biz
ders almış olsaydık gerçekten, özellikle devlet olar ve özellikle de millet
olarak. Devletini ve hükümetlerini yöneten, onları gözeten, denetim altında
tutabilen toplum bilincinde olsaydık, bu ülkeyi deprem dirençli hale
getirebilirdik. 39, 42, 43, 44, 57, 67, 99, 2011, 2020, 2023. Gördünüz mü ne
kadar deprem saydım. Yöneticilere sormazlar mı? Hiç mi ders almayız. Tarih ders
alınsa bu kadar tekerrür etmez. Büyük ölçüde kabahati milletten çok
yönetimlerde, yöneticilerde buluyorum. Bu ülkeyi yönetenler milletin can
güvenliğini birinci derecede sağlamak zorundadırlar. Öncelikle bunu, birinci
tercih olarak, tartışmasız bunu yapmak zorundadırlar.
Ülkemizde yer bilimleri camiası hem sismologlar, hem
jeologlar hem yer bilimciler. Araştırmanın içinde olanlar. Literatürü takip
eden insanlarımızın mutabakat sağladıkları bir konuydu. Maraş depremi bizim
için gelmekte olduğunu bağıran depremdi. Sebebi de ilk kez Elazığ depremi
olduğu zaman 6.8 başka arkadaşlarım da söylemiştir. Ben ilk kez kendi medyamda,
yani Twitter attım hem de çıktığım televizyonlarda 'Doğu Anadolu fayı uyandı'
diye. Doğu Anadolu Fayı ile Kuzey Anadolu Fayı Bingöl Karlıova'da birleşiyor.
İki fay da doğrultu atımlı karakterli. Birbirine sürtünerek hareket ediyorlar.
Elazığ fayı uyandı dedim ve dikkatli olmak lazım. Elazığ fayının bir anlamda
kardeşi Kuzey Anadolu Fayı, bütün enerjisini 20. asırda boşalttı, Marmara
hariç. Jeolojik dönemlerde, tarihi dönemlerde zincirleme depremler ürettiğini
biliyoruz. Doğu Anadolu Fayı'nda bir korkum olduğunu söyledim. Karlıova'dan
başlayıp Akdeniz'e kıra kıra gidecek dedim. Doğu Anadolu'yu depreme boğup öyle
enerjisini boşaltacak, dikkatli olalım dedim. Elazığ depremi, Maraş tarafına,
Erkenek, Hatay tarafına enerji transfer etmiş olabilir. Mevcut biriken enerjiyi
artırmış olabilir. Dolayısıyla deprem yaratabilir dedim. Bu uyarıyı ilk 2020'de
yaptım. Her gün her ay ne zaman imkan olduysa söyledim. Bu ülkede gün geçmiyor
ki, 4 veya 4'ün üzerinde deprem olmasın. Maraş'taki depremi bekliyorduk. Çok
komplike düşünüp, bilim adamı pozlarına girmeye gerek yok. Doğrultu atımlı
faylar enerjisini boşaltırken, yüzde 20'sini uca doğru enerjisini bir miktar
gönderiyor. Oralarda en son deprem 1514. Çok fazla sene geçmiş. Enerji
birikmiş, 'kırıldım, kırılacağım' noktasına gelmiştir. İşin esbab-ı mucibesi
bu.
Ne AFAD ne de herhangi bir yerden bana bir talep gelmedi.
Ben zannediyorum ki, onların nezdinde biz yaşamıyoruz. TBMM'de Deprem Araştırma
Komisyonu kuruldu. Herkes çağrıldı bir Celal Şengör bir Naci Görür çağrılmadı.
Ben siyasetle ilgilenmiyorum. Bilim adamlığının dürüstlüğü ve doğruluyla net
konuşan insanlarız. Ülkemize hizmetten öteye bir amacımız yok. 75-76 yaşına
gelmiş bir adamım. Şimdi İstanbul'un depreme hazırlanması konusunda belediyede
hizmet görüyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nde hiçbir hükümetin doğru dürüst katkısı
olmaya Marmara'yı tehdit eden dinamikleri ana hatlarıyla ortaya çıkarmış ekibin
başındayım. Marmara depremi hakkında bu ülkede bilgilerin temel çalışmaları
yapan ekibin karınca kaderince başkanlığını yapmışsam, bizi de bir kere dinle.
Türkiye Cumhuriyeti'nin hükümetlerinden para çıkmadan böyle çalışmalar yaptık.
Depremi konuşacaksan o adamların arasında ben de olmalıyım.