Rasthaber - Peygamberler dünyevi ve uhrevi işlerinde veya beşeriyet ve risalet bakımlarından davranış ve sözlerinde masum olmalıdırlar. Peygamberler doğumlarından itibaren ölümlerine kadar, ne kasten ne sehven ve ne de içtihad ve yanılma yoluyla günah işlerler. Onlar büyük küçük her türlü günahı işlemekten masumdurlar.
1-Bazı insanlar, peygamberlerin ismet sıfatını sorgulamak için Kur’an ayetlerini kullandılar. Ayet ve rivayetleri derlediğimizde, ismet makamına sahip olmak, Kur’an’daki uyarı ve kınamalarla asla çelişmez. Çünkü bu serzenişler, ismete giden yolu açabilir ve peygamberler hakkında bazı mübalağaların önüne geçebilir. Peygamberlere yönelik bu Kur’anî uyarılar da onların insaniyetine yapılan bir vurgudur.
2-Peygamberler, yalnız tebliğ, itikad, ahkâm ve büyük günahlarda ne kasten ne sehven ve ne de içtihad ve yanılma yoluyla günah işlerler. Onlar masumdur. Düşmana mazeret ve dostun güvenini inkar etmek için hiçbir sebep bırakmazlar.
Kur’an-ı kerim’de En’âm suresi 149. ayetinde şöyle buyruluyor: “De ki: “Kesin delil ancak Allah’ındır. Allah dileseydi elbette hepinizi doğru yola iletirdi.”
Peygamber veya imamlar masum değilse, sözleriyle fiilleri arasında bir çelişki olmaz mıydı? Acaba günahkâr ve masum olmayan bir liderin varlığıyla, Allah, insanlara karşı hüccetini tamamladı denilebilir miydi?
3-İsmet peygamberlerin ibadet ve tövbeleriyle çelişmez, çünkü peygamber veya imam, kendisini Allah katında masum kabul eder. Allah’ın herşeyi bildiğini düşüncelerinden ve kalbinden haberdar olduğunu ve tüm sözlerinin kaydedildiğini kalbi ve ruhuyla kabul eder. Günah olmayan bir amelinden dolayı bile mahcubiyet hisssedeceği bir durumdadır.
Örneğin evde öksürdüğümüz zaman utanma hissimiz olmaz. Ama ekran karşısında olduğunuz zaman en ufak öksürükte bile insanlardan özür dilersiniz. Bu bir günah ve hata olmasada bu özür insanların huzurunda bulunmanızdan dolayıdır. Kendilerini Allah’ın huzurunda kabul eden evliyalar en küçük hareketlerinde bile böyle bir duyguya sahiptirler ve bu, Peygamber ve masum imamların tövbe, münacat ve ibadet etme felsefesidir.
Muhsin Kıraati’nin İnanç İlkeleri (Nübüvvet) kitabından alıntıdır.
iqna