HAMAS'ın savunmasının bel kemiğini oluşturan tünellerin çok
daha gelişmişi, karmaşığı ve niteliklisi Lübnan'ın altında yer alıyor. Sınırın
diğer tarafına kadar uzanan bu yer altı dünyası, Gazze'dekiler kadar
bilinmiyor, gizemini koruyor ve İsrailli muhataplarını ürkütüyor.
İsrail ordusunun güney Lübnan'a bir işgal girişiminde
bulunması durumunda kendisini nelerin beklediğini sık sık yayınlarımızda
vurguluyoruz. Bu bağlamda savunma analistleri, Hizbullah'ın 150 bin roketlik
cephaneliğine, balistik füzelerine, İHA'larına, hava savunma sistemlerine,
tanklarına, istihbarat becerilerine, 100 bin savaşçısına ve elbette elit Rıdvan
Gücü'ne yoğunlaşıyor. Hizbullah'ın savunmasının omurgasını oluşturacak olan
tüneller ise İsrail ordusu Lübnan'a girdiği takdirde gündemin ilk sırasına
çıkacak patlayıcı potansiyele sahip.
İSTİLA İÇİN HAZIRLIK ALANLARI
Lübnan'daki bu geniş yer altı dünyası ilk olarak İsrail'in
2018 yılında Kuzey Kalkanı Harekatı’nı başlatmasıyla gündeme geldi. Altı
haftalık süre zarfında Lübnan'dan İsrail'e kazılan altı tünel ortaya çıktı.
Keşfedilen en büyük kol 79 m. derinliğe, 9,15 km. uzunluğa
sahipti. Yetkilileri daha da telaşlandıransa kolun 76 m. boyunca İsrail
içlerine doğru uzanmasıydı. Orduya göre bulunan tüneller, Hizbullah
savaşçılarının sınır bölgesindeki yerleşimlere sızma faaliyetleri ve saldırı
için tasarlanmıştı. Klima, telefon hatları, raylı sistemler ve sınır ötesi
istilalar için hazırlık alanları içeriyordu. Tel Aviv o ana kadar Lübnan'ın
kayalık yapısı nedeniyle Gazze'dekine benzer bir yer altı sisteminin
oluşturulamayacağına inanıyordu. Tünellerin keşfi bu düşünceyi altüst etti.
İsrail merkezli Alma Enstitüsü'nün Araştırma Birimi Başkanı
Tal Beeri, Lübnan'ı “Tüneller diyarı” olarak adlandırıyor. İsrail askeri
istihbaratına uzun yıllar hizmet ettikten sonra binbaşı rütbesiyle ordudan
emekli olan Beeri'nin araştırmaları Lübnanlı bir Hristiyanın 2008'de verdiği
birtakım “ipuçları” ile başlıyor. Uzman zamanla yerleşimcilerden alınan görgü
tanığı ifadeleri, videolar ve haritalar dahil olmak üzere geniş bir kanıt
koleksiyonu oluşturuyor. Ortaya çıkan manzara, İsrail ordusunun 2018'de
keşfettiğinin sadece küçük bir kesit olduğunu ortaya koyuyor. Enstitü bu arada
araştırmaların ana unsurlarından biri haline gelecek güney Lübnan'daki 36 yer
altı poligonunu gösteren bir de harita buluyor.
Beeri poligonların anlamını şu şekilde açıklıyor:
"Bunlar, Hizbullah'ın İsrail işgaline karşı savunma planının bir parçası
olarak hazırlanma merkezlerini işaret etmektedir. Her bir hazırlık merkezi,
kendi yer altı tünellerinden oluşan bir ağa sahiptir. Tüm bu merkezler
arasında, birbirleriyle bağlantılı bölgesel tünellerden oluşan bir altyapı inşa
edilmiştir."
PROFESYONEL OTORİTE PYONGYANG
Lübnan yer altı dünyasının inşası Gazze'dekinden çok daha
önce başladı. Alma'nın raporunda, tünel ağlarının tasarımı ve inşasında hem
Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC) hem de İran merkezi bir rol oynadı
deniyor. İlk tünel kazma projelerinin 80'lerin başında başladığı ve 90'ların
sonlarında KDHC gözetiminde büyük ölçüde hız kazandığı belirtiliyor. Rapora
göre Hizbullah, 1950'lerden beri kayalık zorlu arazilerde askeri amaçlı
tüneller inşa etmede biriktirdiği geniş deneyim nedeniyle Pyongyang'ı
“profesyonel otorite” olarak görüyor.
TÜNELDEN BALİSTİK FÜZE
Lübnan'da esas olarak dört tip tünel var. Birincisi yer altı
ağının atardamarları olan saldırı amaçlılar. Bir bölgeden diğerine giden büyük
ve uzun yapıya sahip bu tünellerin içerisine araçlar ve çok namlulu roketatarlı
kamyonetler dahi girebiliyor. Beeri, bu stratejik tünellerde yüzeyden yüzeye
balistik füzelerin de kullanılabileceğini kaydediyor. Saldırı tünelleri
sayesinde fırlatma sahasının yeri neredeyse hiç belli edilmeden roket ve
füzeler ateşlenebiliyor. Rampalar hızlı bir şekilde ve fark edilmeden yer
değiştirebiliyor.
Raporda şu ifadeler kullanılıyor: “Teorik olarak, fırlatma
sahasına bir platform ya da tünelden yukarı çıkan bir yamaç inşa edilebilir.
Kamyon tünelden çıkar, ateşler ve geri iner. Biri alanın üzerinden uçtuğunda,
görebildiği tek şey dağdır. Fırlatma alanını bulmak çok zor. Hızlı ve mobil bir
şekilde füze fırlatabilirler.”
CELİLE'NİN İŞGALİ VE RIDVAN GÜCÜ
İkinci olarak taktik tünelleri görüyoruz. Bunlar,
savaşçıların ve motosikletlerin hareket etmesi için tasarlandı. Köylere yakın
yerlere kurulan taktik tüneller, savaşçılar için gizlice hareket etme,
tünellerden hızlıca çıkma ve ateş edip geri çekilme, içerideki cephaneliklerden
yeniden silah sağlama, dinlenme ve tekrar ortaya çıkma imkanı sağlıyor. Gerek
saldırı gerek taktik tünellerin bazıları İsrail sınırının ötesine geçiyor.
Yakınlık tünelleri olarak tanımlanan üçüncü tip, saldırı
amaçlılara benziyor fakat daha kısa. Sınıra kadar erişim sağlasa da İsrail'e
uzanmıyor. Daha çok savaşçıları sınır bölgelerine yaklaştırmak ve istila
faaliyetleri için tasarlanmış gibi görünüyor. Bu noktada raporda şu ifade yer
alıyor: “Celile'yi işgal etmeyi planlayan elit Rıdvan Gücü'nünki gibi
faaliyetlerden bahsediyoruz.” Bir de son olarak patlayıcı tüneller var. Bunlar
sadece içine patlayıcı yerleştirmek amacıyla kazılıyor. İsrail ordusu
yaklaştığında uzaktan patlatılmak üzere stratejik konumlara inşa ediliyor.
KABUS SENARYOSU
Şu anda bilinen Lübnan tünel sisteminin kapsamlı yapısı ve
sınırın ötesine sızan meçhul kollar, İsrail'de ciddi endişelere yol açıyor.
Özellikle de HAMAS'ın Gazze'deki tünellerden nasıl fayda sağladığı ve dokuz
aydır süren işgale rağmen yüzde 80'inin hala kullanılabilir durumda olduğu göz
önüne alındığında. Filistin Direnişi'ni hala ayakta tutan ana unsurlardan
birinin tüneller olduğunu biliyoruz.
Hizbullah'ın savaş gücü açısından HAMAS'tan çok daha üstün
olduğu, inşa ettiği tünellerin çok daha nitelikli ve çeşitli olduğu da
düşünüldüğünde, olası güney Lübnan işgalinin İsrail açısından daha korkunç bir
kabusa dönüşeceğini öngörmek zor değil. Hizbullah'ın Direniş Ekseni'nden
alacağı gönüllü yardımı, Lübnan'a muhtemel savaşçı akınını saymıyoruz bile.
İsrail liderliği boşuna üst perdeden tehditler savurup, alttan alta meseleyi
diplomatik çabalarla çözmeye çalışmıyor.
AHTAPOTUN KOLLARI
Alma Enstitüsü'nün raporu bu stratejik yer altı yapısının
Lübnan'ın güneyi ile sınırlı olmadığını, bölgesel bağlarla Beyrut'a, oradan da
kuzeyde Suriye sınırına kadar uzandığını ortaya koyuyor. Tüm tünellerin toplam
uzunluğunun yüzlerce kilometreye ulaştığı tahmin ediliyor. Yeraltı sistemi,
birden fazla bağlantı koluna sahip teknolojik olarak son derece karmaşık
tüneller içeriyor.
Tüneller, üç stratejik bölgede yoğunlaşıyor ve bölgeler
arası kollarla birbirine bağlanıyor:
- Beyrut bölgesi - Hizbullah'ın merkez karargâhı.
- Bekaa bölgesi - Hizbullah'ın lojistik operasyonel
omurgası.
- Güney Lübnan - Hizbullah'ın savunma mevzileri/aydınlık