Apartheid rejimi İsrail liderleri, Lübnan Hizbullah
hareketiyle yapılan birkaç sınırlı ve büyük ölçekli savaşın ardından, bugün
Lübnan Hizbullah Hareketiyle geniş çaplı bir savaşa girmenin kendileri için ne
gibi sonuçlar doğuracağını çok iyi biliyor. Siyonistlerin defalarca dile
getirdiği “Lübnan'ı Taş Devri'ne Döndüreceğiz” iddiası aslında Taş Devri'ne
dönme korkusunun yansımasıdır.
El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi, yayınladığı
makalesinde direniş ekseninin savaş bölgelerinin birliğine değinerek, Siyonist
rejim ile Lübnan Hizbullah Hareketi arasında bir savaş olasılığını değerlendirdi.
Bu makalede şu ifadeler yer aldı: ‘Lübnan Hizbullah Hareketi
ile Siyonist rejim arasındaki gerilimin artması ve karşılıklı saldırıların yanı
sıra bu saldırıların coğrafi ve niteliksel kapsamının da genişlemesi,
çatışmaların kurallarında göreli değişikliklerin meydana geldiğini gösteriyor. Geçtiğimiz
aylarda Aksa Tufanı operasyonunun başlamasından bu yana iki taraf bu sınırı aşmamaya
çalışıyor.
Hizbullah Hareketi yakın zamanda saldırılarının coğrafi
çerçevesini ve yöntemini ve ayrıca Siyonist rejimin Gazze Şeridi'ne ve
Lübnan'ın güney bölgelerine yönelik saldırılarına yanıt olarak kullanılan
silahların niteliğini geliştirdi. Bu arada Siyonist rejim, Gazze'de soykırım
yapmaya devam ederek bu alandaki tüm uluslararası standart ve kuralları hiçe
saymakta ve aynı zamanda Güney Lübnan'da veya Suriye ve Irak'ta Hizbullah
unsurlarına suikast düzenleme politikası izlemektedir.
Hizbullah ile Siyonist rejim ordusu arasındaki gerilim ve
askeri çatışma eğilimi, geleneksel çatışma kuralları çerçevesinin ötesine
geçti. Elbette bu çatışmaya diğer bölgesel direniş yapıları dışında Irak
direniş güçleri ya da Yemen Ensarullah Hareketi dahil değil. Dolayısıyla şu
soru ortaya çıkıyor: ‘Eğer Hizbullah ile Siyonist rejim arasında savaş çıkarsa
direniş ekseni unsurlarının konumu ne olacak? Bu gruplar anti-Siyonist
operasyonların çerçevesini “Sahaların Birliği” kategorisinde genişletecek mi,
yoksa bölgedeki geleneksel çatışma kurallarına mı dönecekler?
El-Ahram Siyasi ve Stratejik Araştırmalar Merkezi şu sonuca
varıyor: “Siyonist rejime karşı direniş ekseni unsurlarının koordinasyonu
nedeniyle bölge zor şartlardan geçiyor ve Tel Aviv'in Lübnan Hizbullah'ına
yönelik askeri saldırısı durumunda Irak, Yemen ve İran'daki direniş gruplarının
işbirliği artacak. Bu çatışmaların doğrudan tarafında ise Hizbullah, sınır
bölgeleri dışında Tel Aviv, Hayfa, Aşdod gibi işgal altındaki toprakların diğer
bölgelerini de hedef tahtası çerçevesine dahil edecek. Ancak bu durumda Güney
Lübnan'ın yanı sıra ülkenin diğer bölgeleri de Siyonist rejimin ekonomik
altyapısına yönelik saldırılara sahne olacak ve sığ sınır bölgelerinde de
sınırlı kara operasyonları gerçekleştirilebilecek. Elbette bölgedeki direniş
ekseninin İsrail'i Gazze'den geri itmesi ve Lübnan'a yönelik tehditleri
durdurması yönünde baskı yapma gücü daha fazla görünüyor ama her halükârda
kapsamlı bölgesel bir savaşın gelişmelere olan gölgesi gayet iyi görülüyor.”
SİYONİST YETKİLİ: HİZBULLAH'LA GENİŞ ÇAPLI BİR SAVAŞA
GİRMEMELİYİZ
Öte yandan Siyonist rejimin İç Güvenlik Merkezi eski başkan
yardımcısı “Eran Etzion” da bu rejimin TV kanallarından Kanal 13’e verdiği röportajda
şunları söyledi: ‘İsrail Lübnan'da üçüncü bir savaşa girmemelidir. Gazze'de
ateşkesi hayata geçirecek anlaşma, İsrail'in kuzeyindeki çatışmalara da son
verecektir. İsrail ve Hizbullah kapsamlı bir savaş istemiyor ancak belirli
aşamalarda kapsamlı bir çatışmaya yaklaşıyorlar. Bazen Hizbullah saldırılarını
artırıyor ve savaşa gelişmiş silahlar getiriyor ve yeni hedeflere saldırıyor ve
hedef tahtasına Hayfa Körfezi'ndeki stratejik altyapıyı da dahil edeceğini
söylüyor.’
Siyonist rejimin askeri ve güvenlik konuları analisti Ro’i Şaron
da Siyonist Rejim TV kanallarından “Kan” kanalına verdiği röportajda aynı cümleleri
ve uyarıyı farklı bir dille tekrarladı ve şunları söyledi: ‘Bu defa İHA, 50
kilometre derinliğe girdi ve bu endişe verici bir durum. Aslında Hizbullah'ın
Lübnan'daki yeteneklerinin katlanarak arttığına şahit oluyoruz. Sınır bölgesi,
gerek topoğrafya gerekse insansız hava araçları teknolojisi nedeniyle
Lübnan'daki Hizbullah'ın eğitim sahası haline geldi.’
EZİCİ OPERASYONLAR
Öte yandan Hizbullah'ın güney Lübnan'a yönelik saldırıları
da devam ediyor. Lübnan Hizbullah hareketi yaptığı açıklamada, mücahitlerin
işgal altındaki Filistin'in kuzeyinde yer alan “Bereket Rişa” üssündeki Siyonist
rejimin casusluk ekipmanlarını uygun silahlarla doğrudan hedef alarak imha
ettiğini duyurdu. Lübnan İslami Direniş Hareketi aynı zamanda uçaksavar
füzeleri ateşledi ve Lübnan hava sahasını ihlal eden işgalci rejimin savaş
uçaklarını geri çekilmeye zorladı. Dakikalar sonra Lübnan Hizbullah Hareketi, Lübnan'ın
işgal altındaki Filistin ile sınırında yer alan “Hanita’daki” Siyonist düşmanın
mevzilerini hedef aldığını açıkladı.
Lübnan Hizbullah Hareketi Cuma günü de ayrı bir açıklama
yayınlayarak, Siyonist rejimin iki askeri üssünü hedef aldığını ve Siyonist
düşmana kayıplar yaşattığını duyurdu. Lübnan Hizbullah Hareketi’nin ikinci
açıklamasında ise şu ifadelere yer verildi: ‘Gazze Şeridi'ndeki kararlı
Filistin milletinin desteklenmesi ve cesur ve onurlu direnişlerine destek
verilmesi doğrultusunda İslami direniş savaşçıları Cuma günü Ramiya üssünün
teknik sistemini güdümlü füzeyle hedef aldı ve füze doğrudan hedefi vurarak
imha etti.’
Lübnan İslami Direnişi üçüncü bir açıklama yayınlayarak
şunları söyledi: ‘İslami direniş savaşçıları Cuma günü, Siyonist rejim askerlerinin
toplanma merkezi olan “Hadap Yaron” üssünü uygun silahlarla hedef alarak
düşmana kayıplar yaşattı.’
Lübnan İslami Direnişi dün sabah, Hizbullah'ın hava savunma
birliğinin Lübnan üzerinde uçan işgalci rejim ordusunun savaş uçaklarının füzelerle
hedef aldığını, bunun sonucunda savaş uçaklarının Lübnan semalarından kaçarak
işgal altındaki Filistin'e geri dönmek zorunda kaldıklarını duyurdu.
Hatırlatmak gerekir ki, Lübnan Sağlık Bakanlığı, Gazze'ye
yönelik savaşın başladığı 7 Ekim'den 3 gün öncesine kadar işgalci İsrail ordusunun
bu ülkeye yönelik saldırılarında 490 kişinin şehit olduğunu açıkladı.
HUSİ: TEL AVİV'İ YİNE VURACAĞIZ
Öte yandan Yemen Ensarullah Hareketi Lideri Seyyid
Abdülmelik Bedreddin el-Husi, Perşembe günü yaptığı konuşmada şunları söyledi: ‘İsrail
düşmanı, Gazze'deki vahşi saldırılarını ve soykırım savaşını 42 haftadır
sürdürüyor. Netanyahu, Yafa operasyonundan şikayetçiydi ve Allah'ın izniyle Tel
Aviv'i daha fazla operasyonla hedef alacağımızı vurguluyoruz. Gazze'ye yönelik
vahşi saldırı ve soykırım, bu milletin düşmanının kim olduğunu net bir şekilde
ortaya koymaya yetiyor. Amerika'da Netanyahu'yu ve Gazze'ye yönelik saldırıyı
protesto etmek için gösteriler düzenlendi. Araplar arasında bu konuyu görmezden
gelip düşmanın aynı mantığını tekrarlayanlar var.’
iSRAİLOĞULLARINDAN DAHA APTALLAR
Ensarullah Lideri sözlerine şöyle devam etti: ‘Düşmanın
Gazze'de yaptıklarını görmezden gelenler “İnek bize benziyor” diyen İsrailoğullarından
daha aptaldır. İnsanlar ümmetin gerçek düşmanının ve dostunun kim olduğundan
nasıl şüphe edebilirler? Olaylar apaçık ortada. Bu milletin özgür insanları
yeni bir denklem yarattı ve Gazze'ye destek için destek cepheleri açtılar.
Medya cephesindeki bütün alanlardaki tüm özgür halk
hareketleri, ABD ve İsrail mallarını boykot etmeye devam ediyor. Fas, Ürdün ve
birçok ülkede gösteriler devam ederken, bazı Batılı ülkelerde de gösteriler bu
hafta da devam etti. Aziz milletimiz geçtiğimiz hafta Yafa operasyonuna destek
sloganları atarak büyük bir gösteri düzenledi. Denizlerde ve Filistin'in
derinliklerinde askeri operasyonlarımız devam edecek ve Yemen'e yönelik
saldırılar bizi gerilimi tırmandırmaktan alıkoyamayacak.
Beşinci aşamada İsrail saldırılarının yanı sıra ABD savaş
uçakları Hudeyde, Hicce, Taiz ve Saada'da da saldırılar gerçekleştirdi.’
YEMEN HALKININ BÜYÜK GÖSTERİSİ
Cuma günü, Yemen'in birçok ilinde “Gazze'ye yardım için
gerilimin beşinci aşamasını başlatıyoruz” sloganlarıyla kitlesel gösteriler düzenlendi.
Yemen halkı, Gazze halkına destek verdiklerini ve onlarla dayanışma içinde olduklarını
belirtirken, Siyonist rejimin suç ve cinayetlerini de kınadı. Yemen halkı aynı
zamanda Siyonist rejimin, ABD ve İngiltere'nin Yemen'deki saldırılarını da
kınadı ve Yemen ordusunun saldırganlara yönelik operasyonlarına desteklerini
açıkladı.