Zaharova, açıklamalarında Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı
hedef alan İsrail Dışişleri Bakanı Katz’ın ‘Saddam Hüseyin'in kaderini
hatırlaması gerektiği’ yönündeki açıklamalarına cevaben Telegram kanalında
yaptığı açıklamada, “Hatırladığım kadarıyla Irak'ta yaşananlar, ABD, İngiltere
ve diğer NATO ülkelerinin yanı sıra onlara katılan pek çok kişinin egemen bir
devlete sahte iddialarla saldırmasıydı” ifadelerini kullandı.
“İsrailli bakanın bu sözleri, bu tür uluslararası
faaliyetlerin onaylanması anlamına gelmiyor mu?” diye soran Zaharova, Tel
Aviv'i destekleyen Washington'un daha önce Irak'ın kitle imha silahlarına sahip
olduğu yalanını söylediğini anımsatırken, ardından Irak'ın Batılılar tarafından
işgal edildiğini ve ülkenin devlet yapısıyla alay edildiğini vurguladığı
tepkisini şu şekilde sürdürdü:
Egemen bir devlete sahte bahanelerle saldırmadan önce ABD
hükümeti ısrarla Irak'ın sözde kitle imha silahlarına sahip olduğu yalanını
yaydı. Bu yalanları, ardından Irak'ın Batılılar tarafından yasadışı işgali,
egemen bir devletin meşru liderinin canice öldürülmesi, resmi görevlilere ve
sivillere yönelik çılgınca infazlar ve katliamlar zinciriyle birlikte bir
ülkeyle yıllarca alay edilmesi izledi...
Rus diplomat, kimsenin kaç sivilin öldüğünü bile sayamadığı
Irak’ta can kayıpları konusunda bir milyon rakamının telaffuz edildiğini
kaydederken, ülkelerinden kovulan Irak ordusunun saklandığını ve Batı'nın
müdahalesiyle birlikte IŞİD'e dönüştüğünü sözlerine ekledi.
20 Mart 2003 tarihinde, terörle mücadele ve kitle imha
silahları arama bahanesiyle, ABD liderliğindeki uluslararası koalisyon güçleri
Irak şehirlerini yoğun bir şekilde bombalamaya başlamıştı.
Sonuç olarak, ülkenin lideri Saddam Hüseyin devrilerek idam
edilmiş, ancak uluslararası sözleşmeyle yasaklanan kitle imha silahlarının
izine rastlanmadığı anlaşılmıştı.
Katz, Erdoğan'ın 2003 yılında devrilen Irak lideri Saddam
Hüseyin'in yolunu izlediğini ve İsrail'e saldırmakla tehdit ettiğini söylemiş,
ancak Hüseyin'in kaderini hatırlaması gerektiğini belirtmişti.