Dimon, daha kötü bir senaryonun beklentisi içinde.
Koşulların hem durgunluğun hem de yüksek enflasyonun bir arada yaşandığı stagflasyona
işaret ettiğini söyledi. Durgunluk enflasyonu, ekonomik büyüme yavaşlarken
enflasyon ve işsizliğin arttığı bir durumu ifade ediyor. Durgunluğun ekonomik
sonuçları emeklilik birikimlerinin azalmasına ve borsanın çökmesine neden
olabilir yorumları yapılıyor. Investopedia'ya göre ABD'de en son 1970'lerde
görülmüş.
İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMADIK
Ağustos ayında enflasyon beklenenden daha az, yüzde 2.5
arttı.
Ancak, Amerikan tarihinde ulusal borç için faiz ödemeleri,
ilk kez bir trilyon doların üzerine çıkmış.
Dimon, "Bu yüzden [buna] bakıp 'Hayır, işin içinden
çıktık' demek zor. Sanmıyorum." dedi.
Enflasyon FED'in yüzde ikilik nihai hedefine neredeyse
ulaşacak kadar düşerken, pazartesi günü New York Federal Rezerv Bankası
tarafından paylaşılan bir rapora göre, tüketicilerin piyasaya ilişkin görüşleri
genel olarak olumsuz.
Amerikalılar, ankete göre harcama rakamlarının yüzde beş
artacağını ancak hane halkı gelirlerinin geçen yıla göre yalnızca yüzde 0,1
artacağını beklediklerini belirtmişler.
HÜKÜMET BORCU YÖNETEMİYOR
ABD ekonomisinin son dönemine ve yaklaşan tehlikeye ilişkin
şu bilgilere yer veriliyor:
- ABD'nin 2024 yılına kadar 1.2 trilyon dolarlık faiz
ödemesi yapması bekleniyor. Bu önemli mali yükümlülük, hükümetin borcunu
yönetme konusundaki gelecekteki yeteneği konusunda endişelere yol açıyor.
- ABD hükümeti yetersiz tepki verirse, benzeri görülmemiş
bir küresel mali kriz tetiklenebilir.
- Ulusal borç, sosyal güvenlik ve tıbbi bakımdan sonra
ABD'de üçüncü en büyük harcamadır.
- Artan faiz ödemeleri, 2023'te ABD GSYİH'sinin yüzde
2.4'ünü oluşturuyordu ve önümüzdeki on yıl içinde yüzde 3.9'a çıkması
öngörülüyor. Bu artış, küresel salgınla ilgili harcamalardan ve 2022'den bu
yana artan faiz oranlarından kaynaklanıyor.
Artan faiz ödemelerinin sonuçları,
- Borç ödeme zorluklarına yol açıyor. Faiz ödemeleri
arttıkça, ABD'nin borcunu tamamen ödeme olasılığı azalıyor ve bu da potansiyel
borç verenlerin daha tereddütlü olmasına neden oluyor.
- Borçlanma maliyetlerini artırıyor. ABD, borç verenleri
çekmek için faiz oranlarını artırmak zorunda kalabilir; bu da işletmeler için
daha yüksek borçlanma maliyetlerine yol açarak ekonomik büyümeyi
yavaşlatabilir.
- Enflasyon endişelerini artırıyor. Borç ödemelerini
yönetmek için Federal Rezerv daha fazla para basmaya başvurabilir; bu da
hiperenflasyon riskine girer ve ekonomik zorlanmayı daha da kötüleştirir.
EN KÖTÜ SENARYO: ABD REZERV PARA BİRİMİ STATÜSÜNÜ
KAYBEDEBİLİR
En kötü senaryo olarak da şu bekleniyor:
- Temerrüt riski ortaya çıkar. ABD hükümeti kredilerini
ödeyemezse, ABD Hazine tahvillerine olan talep düşebilir.
- Para birimi devalüasyonu olabilir. Potansiyel
hiperenflasyonun yanı sıra, ABD doları küresel rezerv para birimi statüsünü
kaybedebilir ve bu durum hem iç hem de küresel ekonomiyi
istikrarsızlaştırabilir.
Bir anlamda kaçınılmaz sonun ayak sesleri arttıkça Batılı
ekonomistler ve yorumcularda uyarı dozlarını giderek artırıyor.
Tarihsel bağlam başlığı altında hatırlatmalar da yapılmış.
- Geçmişten dersler çıkarmak gerekir. İngiltere ve Hollanda
Cumhuriyeti gibi geçmişteki küresel süper güçlerin çöküşü, zirve dönemlerinde
sırasıyla GSYİH'nın yüzde dokuz ve yüzde yedisine varan faiz ödemeleriyle ezici
bir borç yükünün risklerini gözler önüne seriyor.
Gelişen finansal manzara, olası bir ekonomik gerilemeyi
önlemek ve ABD'nin küresel ekonomik konumunu korumak için ihtiyatlı bir mali
yönetim gerektiriyor.
İŞLERİ BİZDEN ÇOK ZOR
Bu gidişten korunma yalnızca “ihtiyatlı bir mali yönetimle”
olabilir mi…
ABD ekonomisi emperyalist kapitalist bir ekonomiden nasıl
kurtulacak?
Çok köklü siyasal ve yapısal değişiklikler yaşanmak zorunda.
İşleri gerçekten bizden çok daha zor./aydınlık/şule perinçek