Lübnan medyasının bildirdiğine göre, İsrail tankları, Güney
Lübnan'daki kara harekatında şimdiye kadarki en derin saldırılarını
gerçekleştirerek Lübnan'ın Hiam köyünün dış mahallelerine girdi.
Lübnan'ın Ulusal Haber Ajansı (NNA) da, dün İsrail sınırına
yaklaşık 6 kilometre uzaklıktaki Hiam kasabasının doğu dış mahallelerine
"çok sayıda" İsrail tankının girdiğini bildirdi.
AFP'nin bildirdiğine göre de, İsrail güçleri dün ilerleyen
saatlerde Hiam'a bir dizi hava saldırısı düzenledi ve "ağır ve orta
silahlar kullanarak" bölgede geniş çaplı bir operasyon başlattı.
Bu arada, Lübnan Sağlık Bakanlığı dün geç saatlerde, Güney
Lübnan'daki Sarafand kasabasına düzenlenen bir İsrail saldırısında en az sekiz
kişinin öldüğünü açıkladı. El Cezire'nin aktardığına göre, ayrıca güneydeki
Sidon kenti yakınlarındaki Haret Sayda'ya düzenlenen daha önceki bir saldırıda
dokuz kişi hayatını kaybetti.
Yoğun nüfuslu bir bölge olan Haret Sayda'da yapılan
saldırıda konut binaları vuruldu. Burada bulunan insanlar Güney Lübnan'dan göç
ettirildi ve güvenlik arayışıyla bu bölgeye geldiler.
Haret Sayda'nın hedef alınması ilk sefer değil. Pazar günü,
buradan çok uzak olmayan, yaklaşık bir kilometre uzaklıkta başka bir saldırı
daha oldu. Saldırıda sekiz kişi hayatını kaybetti.
Lübnan'da dün de İsrail tarafından en kanlı saldırılardan
biri düzenlendi. Ülkenin doğusundaki Baalbek kentinde dünkü İsrail
saldırılarında 60'tan fazla kişi yaşamını yitirdi.
Hizbullah karşılık veriyor: İki tank imha edildi, bir
İsrail fabrikası vuruldu
Buna karşılık, Hizbullah, güdümlü füzeler kullanarak
Hiam'daki operayonda yer alan iki İsrail tankı imha ettiğini ve Hiam'ın güney
ve güneybatısındaki İsrail birliklerini roket ve toplarla hedef aldığını
açıkladı.
Hizbullah ayrıca sosyal medyada yaptığı açıklamada,
İsrail'in kuzeyindeki Kafr Yufal ve Moyan Baruh yerleşimlerine dün akşam
saatlerinde iki roket saldırısı yapıldığını söyledi.
Grubun açıklamasına göre, üçüncü roket saldırısı, yaklaşık
ilerleyen saatlerde Güney Lübnan'daki Vadi el Hiam bölgesinde bir İsrail askeri
grubunu hedef aldı.
Lübnan medyası dün daha erken saatlerde, İsrail tanklarının
Güney Lübnan'ın Hiam kasabası bölgesinde olduğunu ve iki ailenin bulunduğu Vadi
el Hiam bölgesinde bir sivilin evine saldırı düzenlendiğini bildirmişti.
Lübnan'ın haber ajansı NNA, hedef alınan evdeki kadınlar ve
çocuklar da dahil olmak üzere 17 kişiyle iletişimin kesildiğini duyurmuştu.
Ayrıca, İsrail Ordusu Radyosu'nun haberine göre, İsrail'in
kuzeyindeki Nehariya sanayi bölgesinde patlayan bir insansız hava aracı, uçak
parçaları üreten bir fabrikayı vurdu.
İsrail ordusu, ayrı bir açıklamada, ülkenin kuzeyinde
Lübnan'dan geçen üç insansız hava aracını düşürdüğünü belirtti.
İsrail ordusu, bugün erken saatlerde Lübnan'dan fırlatılan
ve havada parçalanan bir yüzeyden yüzeye füze tespit ettiğini kaydetti. Ayrıca
bir insansız hava aracının da engellendiğini bildirdi.
UNIFIL'den 8 Avusturyalı asker yaralandı, dışişleri
bakanı İsrail yerine Hizbullah'a yüklendi
Bu arada, dün Güney Lübnan'da konuşlu BM barış gücü UNIFIL
bünyesindeki Avusturyalı birliğin olduğu üsse roket isabet etti. Saldırıda 8
Avusturyalı asker yaralandı.
İsrail ordusu son haftalarda UNIFIL üslerine ve barış
güçlerine yönelik saldırılardan sorumluydu. Ancak dün Avusturyalı askerleri
hafif yaralayan saldırının arkasında kimin olduğu henüz belirlenemedi.
Avusturya Dışişleri Bakanı Alexander Schallenberg, olayın
ardından Lübnan Dışişleri Bakanı Bu Habib'le görüştü. Schallenberg, görüşmenin
ardından Lübnan'daki "tüm mavi miğferlerin güvenliği" çağrısında
bulundu ve sosyal medyada yaptığı bir paylaşımda BM barış güçlerinin
korunmasının uluslararası hukuk uyarınca bir "yükümlülük" olduğunu
vurguladı.
Diğer yandan, Avusturyalı bakan, bölgede kara
operasyonlarını sürdüren İsrail ordusu yerine Hizbullah'a çekilme çağrısı
yapmayı tercih etti. Schallenberg, Hizbullah'a "İsrail'e yönelik
saldırılarını derhal durdurmaya" ve İsrail ile Hizbullah arasındaki 2006
savaşını sona erdiren ve Lübnan ordusu hariç tüm silahlı grupların İsrail ile
güney sınırından uzağa yeniden konuşlandırılmasını gerektiren BM Kararı 1701'e
uymaya çağırdı.
Avusturya, Avrupa'nın İsrail'e en güçlü destek veren
ülkelerinden biri.
İsrail en fazla kaybı bu ay verdi
Öte yandan, hem Gazze hem Lübnan'da saldırılarını
şiddetlendiren İsrail ordusunun verdiği kayıplar da artıyor
İsrail ordusu, bir subay da dahil olmak üzere dört askerin
Gazze'nin kuzeyindeki Cibaliye'de öldüğünü duyurdu.
İsrail ordusu, 23 günden fazla bir süredir Cibaliye, Beyt
Lahya ve Gazze'nin kuzeyinin geri kalanını kuşatıyor. İsrail ordusu bu süre
zarfında kayıplar verdi.
Ayrıca, İsrail ordusu, güney Lübnan'daki çatışmalarda kuzey
cephesinde aldığı yaralar nedeniyle ölen bir askerin öldüğünü duyurdu.
İsrail'in kayıpları artmaya devam ediyor. İsrail ordusunun
açıklamasına göre, geçtiğimiz yılın Ekim ayından bu yana öldürülen İsrail
askerlerinin toplam sayısı 777'ye ulaştı. Lübnan'a yönelik kara saldırıları
sırasında da 900'den fazla asker yaralandı.
Ekim ayı, İsrail'in yıl başından bu yana en kötü kayıplarını
yaşadığı ay oldu. Güney Lübnan'da Cumartesi günkü çatışmalarda da beş İsrailli
yedek asker öldürüldü. Çatışmalarda beşi ağır olmak üzere 14 asker de
yaralandı. Ölü ve yaralılar, Kuzey Komutanlığı'nın 228. Piyade Tugayı'ndan
geldi.
Önceki iki günde, Güney Lübnan'da yaşanan iki ayrı çatışmada
toplam 10 yedek asker öldürüldü. Geçtiğimiz pazar günü de, Tel Aviv'deki Glilot
askeri üsleri yakınlarında bir kamyonun askerlerin arasına dalması sonucu çok
sayıda asker yaralandı.
Tüm bunlar, İsrail parlamentosu Knesset'in yeni bir askerlik
yasası üzerinde görüştüğü bir zamanda yaşanıyor. İsrail'in sağcı koalisyonu,
oylarını artırma amacıyla dindar gençleri askerlik hizmetinden muaf tutacak bir
yasa geçirme hazırlığında.
Bu, İsrail'de çok tartışılan bir yasa tasarısı ve koalisyon
hükümeti içerisinde çatışmalara neden oluyor.
'Savaş iyi gidiyor görünebilir, ama İsrail bataklığa
saplanıyor'
İsrail savaşta ilerliyor gibi görünse de, İsrail'in
içerisinden savaşın gidişatına dair endişeler daha fazla dillendirilmeye
başladı.
İsrailli Haaretz gazetesinde Amos Harel imzalı analiz
yazısında, İsrail açısından savaştaki son durum ele alındı.
Yazıda şunlar söylendi:
"Hükümet, Gazze Şeridi, İran ve Lübnan'daki son askeri
başarı serisini, stratejisinin doğru olduğunun ve savaşın her cephede devam
etmesi gerektiğinin kanıtı olarak gösteriyor. Ancak gerçekte, savaşı çok daha
uzun süre sürdürmenin getireceği bedeli görmezden gelmek imkansız.
En büyük tehlike, IDF'nin operasyonunun aslında iyi sonuçlar
ürettiği bir sahne olan Lübnan'da yatıyor. Hizbullah, İsrail saldırılarında
öldürülen birçok kişinin yerine yeni komutanlar atayarak bir dereceye kadar
toparlanıyor.
Bu, halkın savaşa devam etme ihtiyacına ilişkin görüşünü
kademeli olarak değiştirebilecek istikrarlı bir can kaybı akışına yol açabilir.
1982'deki ilk Lübnan Savaşı, İsrail'in sonraki 18 yıl boyunca güney Lübnan'daki
güvenlik bölgesinde bulunması ve 2005'te Gazze'den tek taraflı çekilme gibi
geçmişte yaşanan birkaç durumda, artan ölüm sayısı hükümetler (sağ görüşlü
olanlarda bile) üzerinde baskı yarattı ve çekilmeleri kabul etmek de dahil
olmak üzere politikalarını değiştirmelerine yol açtı."
Arka planda, askeri hizmet yükündeki eşitsizliğe yönelik
artan kamuoyu öfkesine dikkat çekilen yazıda, Netanyahu'nun, ultra Ortodoks
koalisyon ortaklarının baskısı ve Yüksek Mahkeme tehdidi altında, erkeklere
askerlik hizmetinden genel bir muafiyet sağlayacak skandal bir askere gitmeme
yasası çıkarmakta ısrar ettiği anımsatıldı.
Yazıda, Netanyahu'nun yaşayacağı olası zorluklar şöyle
anlatıldı:
"Savaşta öldürülen insan sayısındaki artış ve yedek
hizmet ve fedakarlık yükünün nüfusun oldukça dar bir kesimine düşmesi, siyasi
krizi yoğunlaştıracak. Bu, onun savaşı istediği gibi yürütmesini
zorlaştırabilir
Netanyahu ve destekçileri Ortadoğu'da daha derin değişimler
yaratma fırsatı görüyorlar. Hizbullah ve Hamas'ın aldığı darbelerden ve İran'a
yapılan son saldırıdan sonra, bölgenin radikal Şii eksenini zayıflatmaya devam
etmenin, İran'ın nükleer programına saldırmaya ve hatta Netanyahu'nun yakın
zamanda söylediği gibi İran halkını rejimi devirmeye teşvik etmeye kadar
gidebileceğini düşünüyorlar.
Buna karşılık, savaşı bitirme savunucuları İsrail'in giderek
daha fazla bataklığa saplandığından ve çok fazla cephede olduğundan
korkuyorlar. Başarılabilecek şeylerin çoğunun zaten başarıldığına ve daha fazla
risk almanın aşırı maliyetli bir kumar olabileceğine inanıyorlar."