Pezeşkiyan’dan ABD’ye: Mertçe Savaş... Ankara’ya: Birlik Olalım Mesajı

GİRİŞ: 23.02.2025 15:34      GÜNCELLEME: 23.02.2025 15:34
Rasthaber -  İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan peş peşe Türkçe konuştu. Önce şiir okudu, sonra Türk atasözüyle ABD’ye rest çekti. Mesajlarında ortak vurgu düşmanlarla 'mertçe mücadele etmek' oldu. Pezeşkiyan’ın Türkçede ısrar etmesi, Ankara’ya dostluk mesajı ve bir fırsat olarak görülmeli.

Kürsüye çıktı ve Tebrizlilerin çok sevdiği bir şairden şu dizeleri okudu:

Haydar Baba, yiğit emek yitirmez, Ömür geçer, esef yara kapatmaz, Nāmert olan ömrü tamamlayamaz, Biz de vallahi unutmayız sizleri, Göremesek helāl edin bizleri.

Haydar Baba, mert oğullar doğur, Nāmertlerin burunlarını sürt, Gediklerde kurtları tut, boğ, Koy kuzular sere serpe otlasın, Koyunların kuyruklarını katlasın.

PEZEŞKİYAN’A UYARI

Şiir bitince bir protokol yetkilisi, Cumhurbaşkanı’nın konuştuğu kürsüye kadar geldi ve bir not bıraktı. Notta “Efendim Türkçe okudunuz anlamamış olabilirler, lütfen Farsça okuyunuz” yazıyordu.

Pezeşkiyan bu uyarıyı, “İki Türkçe şiir okumanın sakıncası olmaz” diyerek karşıladı. Bunu söylerken yüzünde hem gülümseme hem de “Ben ne yaptığımı biliyorum” bakışı vardı. Salondakiler hep birlikte Cumhurbaşkanı’nı alkışladı.

TÜRK ATASÖZÜ

Bu olay geçen 17 Şubat’ta yaşandı. Aradan birkaç gün geçti. Pezeşkiyan bu kez Tahran’da bir etkinlikteydi, yine Türkçe konuştu. Unutulmaya yüz tutmuş şu Türk atasözünü kullandı: 'Geçme namert köprüsünden bırak alsın sel seni. Yatma tilki gölgesinde bırak yesin aslan seni'. Ne demek istediğini şöyle ifade etti: “…Yani onur ve özgürlük. Eğer insan tilkinin gölgesinde de uyusa sel insanı alıp götürse de namertlerin gölgesinde durulmaz. Tehditlerle bizi her şeyi yapmaya zorlayabileceklerini düşünüyorlar. Biz insanız ve saygılı bir şekilde konuşacağız ancak baskıya boyun eğmeyeceğiz." Bu mesajın hedefi görüldüğü gibi doğrudan ABD'ydi. Nükleer silah baskılarına köşeli bir yanıttı.

TÜRKÇE SESLENİŞTEN NE ANLAMALIYIZ

Bir İran liderinin ABD’ye, Türkçe meydan okuması elbette çok önemli... Kendisinin de bir İran Türkü olmasının ötesinde, Cumhurbaşkanı olarak resmi dil dışında Türkçeyi tercih etmesi, farklı bir anlam taşıyor. Hadi diyelim, Tebriz kültür haftasında, ırktaşlarını memnun etmek için bu dili tercih etti. Ancak ABD’ye Türkçe seslenmek, yalnızca kendi coğrafyasındakilere dönük değil, kendi sınırının dışındakilere de yönelik bir mesaj, bir davet içeriyor.

İFADELERE DİKKAT

Dikkat ederseniz İran lideri, kullandığı Türkçe şiirlerde ve atasözlerinde “Mertlik, cesaret, onurlu olmayı” yücelten ifadeleri tercih ediyor.

Emperyalizmin her türlü hilesine karşı, bir nevi “savaşacaksak mertçe savaşalım” diyor.

Peki bölgemizde emperyalizmle ve siyonizmle mücadelede eden İran; ABD ve İsrail tarafından ateş çemberine alınan hem Türkiye, hem Irak hem Suriye ile bir cephe arkadaşı olmuyor mu?

ABD ve İsrail’in namertliğine, ortak bir savunma hattı mertçe ülkesini savunanların bir görevi değil mi?

NİFAK FAALİYETİ

Türkiye’deki bazı kişi ve kurumlara göre değil…Daha açık konuşalım, Pezeşkiyan çıksa ve dese ki “ABD ve PKK’ya karşı, Türkiye’ye elimdeki silahları vereceğim” Bizim Anadolu Ajansı, Yeni Şafak ve SETA gibi kurumlar yine bir kulp bulur…İran’a güvenilmemesi üzerine tezler ve analizleri dolaplarından çıkarıverirler.

İKTİDAR MEDYASININ ROLÜ

Baksanıza Yeni Şafak, 2 buçuk yıl önceki bir haberi, eski Cumhurbaşkanı Reisi’nin eşinin konuşmalarını biraz da değiştirerek nasıl da yeni gibi servis etti: "Türkler İran’ın tarihten gelen bir düşmanıdır”

Suriye’de Esad’ın devrilmesi sonrası ortaya çıkan yeni konjonktür, Ankara-Tahran arasına nifak sokmak isteyenlere, maalesef elverişli bir ortam hazırladı…

Peki, bölgesel stratejilerde uzun vadeli çıkarlara bakmak gerekmez mi?

REFERANDUM MACERASI

Hatırlayalım, 2017 Eylül’ünde Mesut Barzani, arkasına İsrail’i alarak bir maceraya kalkıştı. Sözüm ona artık bağımsızlık ilan etmesinin vakti gelmişti. Bir referandumla oldu bittiye, “Kürtlere devlet kurduran lider” olmaya soyundu. Türkiye’nin masaya vurması, Barzani’yi korkutmadı… PKK da dağ kadrosunu bölgeye sevk ederek Barzani’ye yardıma koştu.

ÜÇ ÜLKENİN DAYANIŞMASI

Bunun üzerine Türkiye, İran ve Irak kafa kafaya verdi. Türkiye kuzeyden hazırlıklarını yaptı, sınıra askeri güçlerini yığdı. Irak Genelkurmayı da harekete geçti…Barzani’ye “derhal Kerkük’ü boşalt” diye tehditte bulundu. Peşmerge ve PKK bu sırada şehirde yeni savaş mevzileri kuruyordu. Tam o aşamada Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani sahneye çıktı ve Haşdi Şabi kuvvetleri Kerkük’te çatışmaya başladı. Barzani’ye karşı Haşdi Şabi’nin Türkmen kolunu harekete geçiren de Kasım Süleymani ile birlikte aynı araba öldürülen El Mühendisi’ydi. Türkiye – Irak sınır kapısında da Türk askeri ile Irak askeri kucaklaşmış, ortak harekat emri için hazır bekliyordu.

BARZANİ’NİN HEZİMETİ

Bu macera, PKK’nın silahlarını atıp kaçması ve Barzani’nin bölgesel yönetim başkanlığından istifa etmesiyle sonuçlandı. Barzani, kendilerini yalnız bıraktıklarını düşündüğü ABD’ye ateş püskürüyordu.

Bu olay, başlı başına bölgede ABD-İsrail planlarını bölge ülkelerinin işbirliğiyle nasıl engellenebileceğinin somut bir örneği.

MEZHEPSEL KAŞIMA

Şunu iyi görmemiz gerekiyor: Emperyalizmin ve siyonizmin, bu zamana kadar bölge ülkeleri arasındaki etnik ve mezhepsel ayrılıklara oynadı… Buraların kaşınmasıyla çıkan gürültü patırtı, en çok onların işine geliyor.

Hazır Türk kültüründen gelen ve kritik mesajlarını dünyaya Türkçe veren bir lider varken, Ankara'nın bu potansiyeli iyi değerlendirmesi gerekmez mi...

Tarihten bir anekdotla yazımızı sonlandıralım.

EYLİYA ÇELEBİ’NİN TEBRİZ ZİYARETİ

Tebriz, orta çağda İslam dünyasının en zengin ticaret şehirlerinden biriydi. Nüfusu Türktü. İpek yolundaki şehre Karadenizden ve Kafkaslardan gelen mallar gelir ve buradan güneye inerdi…Evliya Çelebi, Tebriz’e hayran kaldı. Nakkaşları, ressamları, kuyumcuları, terzileri, bağları, mesireleri eşsizdi. İpek kumaş denilince Tebriz kumaşı tekti… Şehirde kendisine hayran bıraktıran eserler yükselirdi. Ancak yine de şehrin daha önceki ihtişamı yoktu… Depremler kadar Osmanlı-Safevi savaşları da şehre zarar vermişti.

NE DERSİ ÇIKARALIM?

Kıssadan hisse, Osmanlı Müslüman bir Türk devleti idi, İran’daki diğer Müslüman Türk devleti Safevilerdi. Önemli farkları mezhepleriydi. İkisi uzun süre savaştı ama bu kimseye yaramadı. Olan güzelim Tebriz’e oldu.

İki ülkenin kaderine barış ve kardeşlik yazılmış. Fırsatları iyi değerlendirelim.

 

odatv

 

YORUMLAR

Haci Bayazit 3 saat önce
ABD ana üssü Türkiye çatı örgütü Erdoğan süfyani rejiminin kıbledidir. Atlantik cephesinde gelişen bütün olaylar süfyani Erdoğan rejimi ile koordine halinde dir. Süfyani rejimine yakın olunduğu oranda zaiyat olunur; süfyan den yılandan çiyandan sakınıldığı gibi gece gündüz uykulu uyanık her an uzak olmak gerekir.

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM