Lübnan Parlamentosu'ndaki Direnişe Sadakat Bloğunun üst
düzey üyelerinden Ali Feyyad, işgal rejiminin Lübnan’a yönelik vahşi
saldırılarının artarak devam etmesi ve bu saldırılar sonucunda çok sayıda
vatandaşın ve Lübnan ordu güçlerinin şehit düşmesi üzerine şu açıklamayı yaptı:
Güney hâlâ saldırganlık ve istikrarsızlık içinde ve Siyonist düşman her gün
suikastlerini ve Lübnan egemenliğine yönelik sürekli ihlallerini sürdürmekte ve
bu rejimin ülkemiz toprakları üzerindeki işgali sürmektedir.
Ali Feyyad şunları vurguladı: Eğer Siyonist düşman, Lübnan
sınır bölgelerindeki köylere yönelik sürekli suikast ve saldırılarının, evlerin
hedef alınmasının, sakinlerin evlerine dönmelerinin engellenmesinin ve
gerçekleştirdiği tüm bu suç eylemlerinin, halkımızın iradesini kıracağını ya da
Lübnanlıların direniş seçeneğinden vazgeçmesine yol açacağını veyahut askeri ve
siyasi baskıların direnişi, vatan ve toprak savunması hakkından ve görevinden
geri adım attıracağını sanıyorsa, derin bir yanılgı içindedir.
Siyonist işgalcilere şunu söylüyoruz: Hesaplarınız ve
bahisleriniz boşa çıkacak, hayalleriniz yıkılacak, planlarınız başarısızlığa
uğrayacak. Lübnan halkı düşmanla asla uzlaşmayacak veya teslim olmayacak,
direniş de asla teslim olmayacak.
Hiçbir tereddüt göstermeden açıkça vurguluyoruz ki, tüm
dünya bir araya gelip vatanımızı, toprağımızı, insanımızı, egemenliğimizi
savunma hakkımızı engellemeye çalışsa bile asla başarılı olamayacaktır. Geri
adım atmayacağız. Bu milli direniş duruşu iktidarla aynı doğrultudadır karşı
değil ve direniş ülkenin temellerinden biridir.
Ali Feyyad şöyle devam etti: Lübnan'da istikrarın, sosyal
güvenliğin ve durumun iyileşmesinin koşulu, işgalci düşmanın topraklarımızdan
çekilmesi ve saldırganlığının sona ermesidir. Artık ülkedeki kritik durumun ve
Askeri ve siyasi baskıların hacmi de dahil olmak üzere Lübnan’ın yeniden inşası
konusunda yabancı şantajının baskılarıyla Lübnan'ın ne kadar büyük bir baskı
altında olduğunun tamamen farkındayız.
Bu baskılar hem hükümete hem de direnişe yöneliktir ancak net olan nokta
şudur ki hepimiz aynı gemideyiz ve direniş ile hükümetin baskılara karşı
koordinasyon, işbirliği ve anlayış içinde olması Lübnan'ın çıkarınadır.
Düşmanın en çok istediği şey ordu ile direniş arasında veya
Lübnanlıların kendi aralarında bir iç çatışma çıkmasıdır ama biz düşmanların bu
amaca ulaşmasına asla izin vermeyiz. Lübnan ordusu da olgunluğunu,
sorumluluğunu ve vatanseverliğini ortaya koyan akıllı bir milli performans
sergilemektedir.
Bazılarının yaratmaya çalıştığı iç bölünme ortamı asla
Lübnan'ın çıkarına değildir. Yine hükümetin ülkenin güç kartlarını çöpe atması
ve ülkeyi Siyonist düşmanın vahşeti karşısında zayıflatması akıllıca değildir.
Lübnan'ın ateşkes anlaşmasına ve 1701 sayılı karara tam olarak uymasına rağmen,
işgalci rejim bunları sürekli ihlal ediyor. Lübnan'ın, Amerika'nın
taahhütlerinden sürekli olarak caymasına tanık olmasından sonra, bu ülkenin
taleplerine yanıt vermesi için hiçbir nedeni yoktur.
ABD'nin Lübnan'a verdiği garantilerden hiçbirine uymadığı ve
ateşkes anlaşması ve 1701 sayılı karar çerçevesinde Siyonist rejimin tutumuyla
tam uyumlu hareket ettiği bir durumda, Lübnanlıların tüm bu Amerikan-Siyonist
baskı ve taleplere cevap vermesinin nedeni nedir?’ vurgusunda bulunan Ali Feyyaz
şöyle devam etti: ‘1701 sayılı Kararın ve ona bağlı takvimin uygulanması için
mantıksal ve kabul edilebilir yol, işgalci rejimin bu karar kapsamındaki
yükümlülüklerini yerine getirmesi, Lübnan'daki sivil ve askeri hedeflere
yönelik kara, deniz ve havadaki saldırılarını durdurması ve ülkemiz
topraklarından tamamen çekilmesidir.’
Bu Hizbullah temsilcisi, Uluslararası Ateşkesin
Uygulanmasını Denetleme Komitesi'nin bu anlaşmaya ve 171 sayılı Karara ilişkin
görevini yerine getirmediğini ve Siyonist rejimin hedef ve talepleri
doğrultusunda hareket ettiğini belirterek şunları söyledi: Lübnan, ateşkesin
uygulanmasını denetleyen komitenin tarafsız bir komite olmadığını fark etmeli
ve eğer tarafsız olsaydı, Siyonist rejime yükümlülüklerini yerine getirmesi için
baskı yapar ve işgalciler Lübnan topraklarını terk edip saldırganlıklarını
durdururlardı.
Ali Feyyad sözlerini şöyle tamamladı: Hizbullah, ateşkes
anlaşması gereği Litani Nehri'nin güneyinden çekilirken, tamamen Lübnan
Ordusu'nun kontrolünde olan bölgede artık herhangi bir tesis veya ekipman
bulunmuyor. Direniş ateşkes konusundaki taahhütlerine bağlı kalmıştır ve artık
Lübnan hükümetinin direnişle anlaşarak ve uygun çerçeveleri, araçları,
garantileri, prosedürleri ve kanalları kullanarak ülkenin egemenliğini koruma
sorumluluğu bulunmaktadır. Ülkenin durumunun iyileştirilmesi, reformların
uygulanması ve istikrarın sağlanması konusunda hükümetin başarılı olmasına
yardımcı olmak için üzerimize düşen görevi yerine getirmeye tamamen kararlıyız
ve hazırız/tesnim