Savaşın Siyonist İsrail'e Faturası Ne?

GİRİŞ: 17.06.2025 08:40      GÜNCELLEME: 17.06.2025 08:40
Rasthaber - İran'ı bombalamanın günlük maliyeti 300 milyon doları bulurken, savaşın halklara faturası şimdiden devasa boyutlara ulaştı. Batı'nın şartsız desteklediği çatışma, yalnızca bölgeyi değil, küresel ekonomiyi de tehdit ediyor.

Savaşın dördüncü gününde Ben-Gurion Havalimanı çalışmıyor, Tel Aviv’de kepenkler kapalı, gıda stoku yapan İsrail halkı nedeniyle marketler rafları boş. Ancak Tel Aviv Borsası yükselişini sürdürüyor. Peki bu çelişki ne anlatıyor?

İsrail’in Ekim 2023’ten bu yana yürüttüğü saldırıların maliyetinin 85 milyar doları aştığı tahmin ediliyor. İran’a karşı açılan yeni cephe bu tutarı daha da artıracak.

The Economist'e konuşan İsrail hükümetine danışmanlık yapan bir iktisatçıya göre, yalnızca mühimmat ve jet yakıtı gideri günde 300 milyon doları buluyor. Buna karşın “Hükümet İran’a karşı yürüttüğü savaşa ne bedel öderse ödesin razı; rezervleri tüketip ülkeyi nesiller boyu borçlandırmak pahasına olsa bile.”

Savaşta 'başarı' kriteri ne?

İsrail hükümetinin ısrarına rağmen savaşı besleyen ekonomik kaynaklar günden güne eriyor. Netanyahu hükümetinin iddiası, İran’ın nükleer programını ve füze altyapısını ortadan kaldırmak. Ancak bugüne kadar yalnızca Natanz ve İsfahan’daki iki ana tesis vurulabildi. En büyük nükleer zenginleştirme tesislerden Fordo kısmen hedef alındı ancak hasar sınırlı oldu. İsrail’in bu tesisleri tamamen yok edebilecek kapasitede bomba stokuna sahip olup olmadığı bile tartışmalı. Yani askeri hedefler bir yana, ekonomik kaynakların durumu öncelik taşıyor.

İsrail ekonomisi son 20 yıldaki savaşlardan "tecrübe" kazansa da, bu kez çatışmanın merkezinde ülkenin ekonomik kalbi olan Tel Aviv bulunuyor. İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich her ne kadar “ekonomi sağlam ve dirençli” dese de, 2025 bütçesinde İran savaşına dair herhangi bir hazırlık yok. Mevcut bütçe açığı zaten yüzde 5'e dayanmışken, çatışmaların bir ay sürmesi durumunda bu orana 2 puan daha eklenmesi bekleniyor. Bu da vergi artışları, kemer sıkma ve borçlanma baskısını beraberinde getirecek.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları, İsrail’in notunu halihazırda düşürmüş durumda. S&P, İran’la savaşın ekonomik büyümeyi ve bütçe disiplinini daha da bozması durumunda ilave not indirimi olacağını açıkça belirtiyor.

Savaşın etkileri yalnızca İsrail'le sınırlı değil, Körfez ülkeleri de çatışmaların sonuçlarından doğrudan etkilenebilir. İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapatması ya da Suudi Arabistan rafinerilerini hedef alması ihtimali petrol fiyatlarını şimdiden yukarı çekti. Savaşın başladığı gün petrol yüzde 7 zamlanarak 73 dolara çıktı. JP Morgan, bu fiyatın 120 dolara kadar yükselebileceği uyarısında bulunuyor. Bu da dünya genelinde daha yüksek enflasyon, daha düşük büyüme ve daha fazla yoksulluk anlamına geliyor.

Patronlar 'fırsatı' gördü

Bu tabloya karşın sermayenin, savaşta risk yerine bir yatırım imkanı gördüğü anlaşılıyor. Savaşın ilk günü satış şokuyla kısmen gerileyen Tel Aviv'in önde gelen borsa endeksleri, çatışmalarda "alım fırsatı" gören yatırımcıların hamlesiyle yeniden yükselişe geçti.

“Varoluşsal tehdit” bahanesiyle açılan bu savaşta önceliğin "sivillerin güvenliği" olmadığı şimdiden anlaşıldı. Savaşın gerçek kazananı, daha fazla silah satanlar ve enerji fiyatlarındaki dalgalanmalarla kazançlarını katlayan uluslararası tekeller olacak. Olan yoksullaşan milyonlara olacak/sol

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM