İsrail'in füze savunma mühimmatı için yolun sonu görünmeye
başladı. Washington Post (WP), istihbarat kaynaklarına dayandırdığı haberinde,
İran’ın saldırıları mevcut tempoyla sürdürmesi hâlinde İsrail’in yaklaşık 10
ile 12 gün daha önleyici füze fırlatabileceğini yazdı. Gazete ayrıca,
önümüzdeki günlerde İsrail’in İran’dan gelen füzelere karşı daha az sayıda
önleme yapabileceği uyarısında bulundu. WP’ye konuşan bir istihbarat kaynağı
şöyle dedi:
“Kalan mühimmatla neyi vuracaklarına karar vermek
zorundalar, sistem aşırı yük altında.”
Wall Street Journal'a konuşan ABD’li bir yetkili, İsrail'in
hava savunma füzesi sıkıntısı çektiğini doğruladı. Nitekim İsrail kamu
yayıncısı KAN, pazar akşamı Tel Aviv'in yalnızca Washington’dan değil, Londra
ve Paris’ten de savunma yardımı talep ettiğini bildirmişti.
Sahadan gelen işaretler de İsrail’in önleyici sistemlerinin
doygunluğa yaklaştığını gösteriyor. İran, ilk günlerde daha etkili olduğu çoklu
salvo saldırılarında yüzde 25 ile 33 arasında isabet sağlıyordu. Son günlerde
ise daha az sayıda füze kullanmasına rağmen bu başarı oranını korumayı
sürdürüyor.
Uzmanlara göre salı sabahı fırlatılan 20 füzenin yüzde
25’inin hedefini vurmuş olması, Tel Aviv’i koruyan çok katmanlı savunma
sisteminin artık daha rahat aşılmaya başlandığını gösteriyor. Bu oran, İran’ın
İsrail hava savunmasını baskı altında tutmayı başardığına işaret ediyor.
Güvenlik uzmanları ayrıca, gün ışığında bu tür saldırıların mümkün olmasının,
İsrail’in “İran üzerinde hava üstünlüğü sağladığı” yönündeki söylemlerle
çeliştiği görüşünde.
İsrail savunma sistemlerinin son üç gün içinde üç kez hedef
şaşırarak kendi çevresini vurması, sistemin aşırı yük altında ciddi hata riski
taşıdığını da gösteriyor.
İsrail’in köklü gazetelerinden Haaretz, yalnızca 10 ile 12
İran füzesinin durdurulmasının maliyetinin yaklaşık 285 milyon dolar olduğunu
yazdı.
ABD, İngiltere ve Ürdün’ün aktif katkısıyla oluşturulan
bölgesel savunma katmanlarının dışında İsrail, İran’a karşı şu füze önleme
sistemlerini kullanıyor: Davut Sapanı, Arrow 3 ve THAAD.
Amerikan üretimi THAAD füzeleri yılda yalnızca 50–75 adet
üretilebiliyor; birim maliyetleri 10 ile 15 milyon dolar arasında.
ABD-İsrail ortak yapımı Arrow 3 füzeleri ise yılda 30–40
adet üretiliyor; birim maliyetleri yaklaşık 2–3 milyon dolar.
İsrail menşeli Davut Sapanı füzelerinin yıllık üretim
kapasitesi kamuya açık değil ancak sınırlı stoklara sahip olduğu tahmin
ediliyor. Birim maliyetleri yaklaşık 1 milyon dolar.
Tüm bu veriler, İran’ın neden son günlerde daha küçük ama
ardışık füze dalgalarına yöneldiğini açıklıyor olabilir. Tahran, muhtemelen
daha eski ya da daha az gelişmiş füzelerini de kullanarak İsrail’in savunma
sistemlerini yıpratmayı hedefliyor; ardından da -resmî açıklamalarda
vurgulandığı gibi- “esas” silahlarına alan açmayı planlıyor. Bu sürecin bir
yıpratma savaşı mantığıyla yürütüldüğünü unutmamak gerek.
Çoğu durumda İran’dan fırlatılan küçük çaplı üç ile beş
balistik füzelik bir dalga, İsrail’in yaklaşık 10 ila 15 yüksek maliyetli
önleyici füzeyle karşılık vermesine neden oluyor.
Buna karşılık, çarşamba gecesi ilk kez kullanılan İran’ın en
gelişmiş hipersonik füzesi Fettah-1’in üretim maliyeti yalnızca 200 bin dolar.
Sosyal medyada paylaşılan bir videoda, bu füze karşısında 12 önleyici
fırlatıldığı görülüyor. Standart prosedür gereği, bir saldırı füzesine karşı en
az iki önleyici ateşleniyor. Bu tablo, maliyetleri katlayarak savunmayı
ekonomik açıdan sürdürülemez hâle getiriyor.
Ancak bu tür değerlendirmeler, ABD’den taze mühimmat
tedariki ya da Amerikan ordusunun doğrudan müdahale etme olasılıklarını
dışarıda bırakıyor. Nitekim, askerî açıdan bakıldığında, ABD’nin aktif biçimde
müdahil olmadığı bir senaryoda İsrail’in, yaklaşık iki hafta içinde İran’ın
daha büyük ve yıkıcı katı yakıtlı balistik füzelerine karşı savunmasız
kalabileceği öngörülüyor.
Washington’ın doğrudan çatışmaya girip girmeyeceği
belirsizliğini koruyor. Ancak Batı Asya’daki ABD askerî hareketliliği dikkat
çekici biçimde artmış durumda.
Bahreyn’deki NSA deniz üssünde konuşlu tüm Amerikan
donanması gemileri limandan ayrıldı. En az bir kıyı muharebe gemisi (LCS), dört
mayın karşı önlem gemisi (MCM) ve özel harekât üssü olarak kullanılan M/V Ocean
Trader’ın, ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) görev sahasına doğru hareket ettiği
bildirildi. İsrail Kanal 9, bu gemilerin Basra Körfezi’ne giriş yaptığını öne
sürdü.
USS Carl Vinson uçak gemisi saldırı grubu hâlihazırda
bölgedeyken, USS Nimitz ve beraberindeki savaş gemileri Asya-Pasifik'ten Orta
Doğu'ya doğru geliyor.
ABD’ye ait F-35, F-22 ve F-16 savaş uçaklarının, Avrupa’dan
havalanan KC-46 yakıt ikmal uçakları eşliğinde Suudi Arabistan’daki hava
üslerine konuşlandırıldığı bildirildi. Aynı gün ABD’den Avrupa’ya yedi adet
C-17 nakliye uçağı ve üç KC-135 tanker uçağı gönderildi.
Dört F-35A tarafından eşlik edilen bir KC-135 uçağının da
İngiltere’deki Lakenheath hava üssünden kalktığı ve “gizli modda” olmadığı
gözlendi. Bu uçağın kanat uçlarında AIM-9 Sidewinder füzeleri taşıdığı
kaydedildi.
Pentagon, başta Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün ve Suudi
Arabistan olmak üzere Batı Asya’daki üslerini yüksek teyakkuz seviyesine
geçirdi. Hâlihazırda bölgede konuşlu yaklaşık 40 bin Amerikan askeri bulunuyor.
Öte yandan Hint Okyanusu’ndaki Diego Garcia hava üssünde en
az dört
B-52 stratejik bombardıman uçağı ve altı KC-135 tanker uçağı
görevde. Daha önce Yemen’e yönelik operasyonlarda kullanılan B-2 hayalet
bombardıman uçaklarının ise şu anda ABD'deki daimi üslerine çekildiği
bildiriliyor.
Tüm bu hareketlilik, ABD’nin henüz angajman kararını
vermemiş olsa da bölgede askerî varlığını yoğunlaştırarak hem İran'a baskı
uygulamaya hem de olası senaryolara hazırlık yapmaya çalıştığını gösteriyor.
Çin, İsrail’in saldırılarının ardından İran’a nakliye
uçakları gönderdiği iddialarıyla gündemde. Son olarak İngiliz The Telegraph
gazetesi, geçen cuma, cumartesi ve pazartesi günleri Çin’den kargo uçaklarının
havalandığını yazdı.
Uçuş verilerine göre bu kargo uçakları önce kuzeye, ardından
batıya yöneldi. Kazakistan’ı geçip Özbekistan ve Türkmenistan üzerinden İran’a
yaklaştıkları noktada ise radar ekranlarından kayboldular. Uçuş planında
Lüksemburg son varış noktası olarak belirtilmişti ancak uçaklar Avrupa hava
sahasına hiç yaklaşmadı.
Havacılık uzmanlarına göre kullanılan Boeing 747 tipi
uçaklar genellikle askerî teçhizat ve silah taşımak için kullanılıyor.
Alman Şansölyesi Friedrich Merz, Kanada’da düzenlenen G7
zirvesinde Tel Aviv’e Kiev muamelesi yaptı. İsrail’in İran’a yönelik
saldırılarına güçlü destek vererek şunları söyledi:
“İsrail hepimiz adına bu kirli işi yapıyor. Biz de bu
rejimin kurbanlarıyız. Bu molla rejimi dünyaya ölüm ve yıkım getirdi.”
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, pazartesi akşamı
İsrail’in “tüm dünya için ayakta durduğunu” iddia etmişti. Dışişleri Bakanı
Gideon Saar da aynı gün İsrail’in İran’a yönelik saldırılarının Avrupa’nın
güvenliğine katkıda bulunduğunu ileri sürmüştü.
Wall Street Journal’a göre, İran operasyonu başlamadan önce
İsrail, ABD’ye Tahran’ın nükleer silah geliştirmeye yönelik yeni süreç ve
araştırmalar yürüttüğüne dair “bulgular” sundu. ABD ise bunun nükleer silah
geliştirme yönünde bir ilerleme olmadığını, İran’ın 2003’e kadar yürüttüğü
programda yaptığı benzer araştırmalarla kıyaslanabileceğini söyledi.
ABD Başkanı Donald Trump, salı günü bir muhabirin Ulusal
İstihbarat Direktörü Tulsi Gabbard'ın mart ayında İran'ın nükleer silahlardan
uzak olduğunu söylediğini hatırlatması üzerine, “Onun ne dediği umurumda değil,
İran nükleer silaha sahip olmaya çok yakın.” diye yanıt verdi.
Çok sayıda İsrail basın kaynağı, eğer ABD yerin metrelerce
altındaki Fordo nükleer tesisini bombalamazsa, İsrail'in bunu kendi başına
yapmayı deneyeceğini yazıyor. İddialara göre İsrail Hava Kuvvetleri, tesisin
hava şaftına, “Yıldız Savaşları filmindeki Ölüm Yıldızı’na yapıldığı gibi”
hassas bir şekilde bomba atmayı planlıyor.
İsrail’in nükleer tesislere yönelik saldırıları devam
ederken, İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Muhammed İslami Çarşamba günü
yaptığı açıklamada, “Yer altı nükleer tesislerimiz faaliyette ve bilim
adamlarımız her zamankinden daha motive.” dedi.
İsrail ile İran arasında devam eden askeri gerginlik ve
Trump’ın Tahran’dan koşulsuz teslim olmasını talep etmesi üzerine küresel
petrol fiyatları Salı günü neredeyse yüzde 5 arttı.
Brent ham petrol fiyatları varil başına 76,45 dolara
yükseldi; İsrail’in geçen hafta İran’a saldırmasından bu yana yüzde 10’un
üzerinde artış kaydetti
İran Silahlı Kuvvetleri Genelkurmay Başkanı Tümgeneral
Abdülrahim Musevi, salı günü ilk kez kameralar karşısına çıkarak şunları
söyledi:
“Şimdiye dek yaptığımız tüm operasyonlar sınırlıydı; uyarı
ve caydırıcılık amacı taşıyordu. Gerçek ve belirleyici cezalandırma eylemi,
Allah’ın izniyle çok yakında Siyonist rejime karşı düzenlenecek. Tüm
yerleşimciler (İsrailliler) Tel Aviv ve Hayfa’yı derhal terk etmelidir.”/aydınlık