İran, bölgedeki en büyük ABD askeri üssü olan Katar'daki El
Udeyd hava üssüne düzenlediği misilleme operasyonu ile Fordo, İsfahan ve
Natanz'daki nükleer tesisleri hedef alan ABD’ye
kısa bir sürede yanıt vermiş oldu. Daha önce İran'daki nükleer
faaliyetlerin durdurulması ve hatta ülkedeki sistemin devrilmesi gerektiğinden
söz eden ABD Başkanı Donald Trump, hemen tonunu değiştirerek ateşkes ve
bölgedeki gerginliğin sona erdirilmesinin gerekliliğinden söz etmeye başladı.
Bu bağlamda, uluslararası çevrelerde alay konusu olan ani ve art arda yaptığı
pozisyon değişiklikleriyle Trump, Tel Aviv ve Tahran'ın ateşkes isteğine atıfta
bulunarak, ateşkesin Tel Aviv saatiyle 07. 00'de (Tahran saatiyle 07.30'da)
sağlanacağını iddia etti.
Siyonist rejim ise bir başka yanlış hesaplamayla, ateşkesin
son saatlerinde en fazla saldırıyı gerçekleştirerek savaşı kazanabileceğini
düşündü.
Ateşkesin son saatlerindeki saldırıların ardından, İran
Silahlı Kuvvetleri’nin Gerçek Vaat 3 Harekatı kapsamında verdiği yanıt,
ateşkesin iki saat öncesinde başladı ve 6 dalga saldırıyla işgal altındaki
toprakları hedef alındı. İsrail’de benzeri görülmemiş şok yaşandı.
Netanyahu, kabinesine ateşkes hakkında herhangi bir açıklama
yapmayı yasaklamış olsa da Siyonist rejimdeki birçok eski üst düzey isim ve
uluslararası gözlemciler, savaşın sonunu Netanyahu ve İsrail için “çok acı bir
olay” ve “üzücü bir trajedi” olarak nitelendirdi.
Sağcı muhalefet partisi İsrail Evimiz'i kuran Lieberman,
Netanyahu döneminin ateşkes kararını eleştirdi. Lieberman, İran tamamen teslim
olmadan onunla ateşkes yapmanın bir hata olduğu uyarısında bulundu.
Lieberman, “Somut bir anlaşma olmadan ateşkes bizi
önümüzdeki iki veya üç yıl içinde çok daha kötü koşullar altında başka bir
savaşa götürecektir.” dedi.
Lieberman, İran'ın uranyum zenginleştirmeyi ve kendisi için
füze üretmeyi bırakmak istemediğini de sözlerine ekledi.
İsrail rejiminin Kanal 12 televizyonu ise İsrail'de yapılan
tahminlerin İran'ın uzun menzilli ve tehlikeli silahlarını henüz kullanmadığını
gösterdiğini bildirdi.
Aşırı sağcı Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ise, bu sabahın
Siyonistler için acı olduğunu itiraf etti.
Rejim parlamentosu üyesi Amit Halevi, “İran, hâlâ ayakta ve
birçok füzesi var. Onlar bizi hedef alabilir” diye konuştu.
Siyonist gazete Maariv’in itirafına göre, İran savaştan
eskisinden daha güçlü çıktı.
İran ve İsrail arasındaki savaş Siyonistlerin planladığı
gibi olmadı. Tel Aviv, ilk askeri saldırıyla İran'daki durumu çökerteceğini ve
birkaç gün içinde sistemin çöküşe uğrayacağını düşünmüştü; Ancak tam tersi oldu
ve İran, 24 saatten kısa bir süre içinde İsrail’e karşı misilleme operasyonu
başlattdı.
Siyonist rejimin İran'ın çeşitli bölgelerine yönelik
acımasız saldırılarının ardından İran halkı arasında dayanışma arttı. Tahran ve
İran'ın diğer şehirlerinde günlük yaşamın devam etmesi, Siyonist analistlerin doğru
bir şekilde değerlendiremediği bir konuydu. Raporlar, İran toplumunun yüksek
dayanıklılığını ve ekonomik durum ile piyasada bir bozulma olmadığını
gösteriyordu.
Öte yandan, Amerikan ve Siyonist çevrelerin itiraf ettiği
gibi İran'ın füze silahlarının kapasitesi, ABD ve Siyonist rejimin hayal
ettiğinden çok daha yüksekti ve çok katmanlı Amerikan ve İsrail hava hava
savunma sistemleri İran füzelerini engellemede sınıfta kaldı.
Siyonistlerin bir diğer endişesi ise İran füzelerinin büyük
hacmi ve sayısıydı. Bu, savaşın uzamasının İran askeri yapısı için bir sorun
teşkil etmeyeceğini gösteriyordu. Ancak ABD basını, İsrail savunma
sistemlerinde mühimmat kalmadığını yazıyordu.
Savaşın başlangıcından bu yana son birkaç günde demir
kubbeyi aşan İran füzelerinin hedefe isabet etmesi durumu Siyonistler için daha
da karmaşık hale getirdi; Öyle ki, işgal altındaki topraklarda Gerçek Vaat 3
operasyonunun verdiği can kayıpları ve yıkımlarıyla ilgili haberlerin
yayınlanmasını engellemek için bu rejimin varoluş tarihinde görülmemiş bir
askeri sansür uygulandı.
Tüm bunlar, İran'ın yıpratma savaşına tamamen hazır olduğunu
gösteriyor, ancak Amerikan medyasındaki haberler, savaşın uzaması halinde
Siyonist toplumun ve rejim liderlerinin dayanıklılığı konusunda ciddi şüpheler
uyandırdı.
Bu gelişmeler Netanyahu'yu çıkmaza soktu, bu çıkmazdan
kurtulmanın tek yolu ABD'nin doğrudan savaşa girmesiydi. Ancak son birkaç ayda
yaşanan gelişmeler, özellikle ABD'nin Yemen savaşından ani ve tek taraflı
çekilmesi, ABD'nin bölgedeki askeri personelinin hayatlarını tehdit eden bir savaşa
dahil olmak istemediğini gösteriyor.
ABD’lilerin İran'ın nükleer tesislerine saldırı, Siyonist
rejimin devam eden saldırganlığı ve uranyum zenginleştirmenin durdurulması
baskısıyla İran’ın teslim olup müzakerelere devam etmeyi kabul edeceğini düşünmeleri
büyük hataydı. Bu nedenle İran'ın Katar'daki Amerikan askeri üssüne füze
saldırısından hemen sonra Trump tonunu değiştirdi ve savaşta derhal ateşkes
yapılması konusunu gündeme getirdi.
İslam Devrimi Lideri Ayetullah Hamanei’nin söylediği gibi,
Siyonist rejimin vahşi saldırganlığı Siyonistlerin bir "hatasıyla"
başladı, ancak bu savaşın sonu İran Silahlı Kuvvetleri tarafından belirlenecek.
Şimdi, ABD ve Siyonist düşmanın yapacağı herhangi bir yeni stratejik hata, İran
İslam Cumhuriyeti'nden ciddi bir tepkiyle karşılanacak ve bu savaşın devamının
İran’dan çok Netanyahu ve Trump için tehlikeli ve acı verici olacağı kesindir/mehr