Yüz Mekke’yi Viran Eden Kurtulmuş

GİRİŞ: 26.05.2025 20:44      GÜNCELLEME: 26.05.2025 20:44
Rasthaber -  İktidar olmak, bir süreç işidir. Darbelerde olduğu gibi zor yoluyla olabileceği gibi mevcut iktidarların yönetebilme yeteneğini yitirmesi sonucu halkın rızası sonucu da olabilir. Bizim tarihimiz, bunun pek çok örneğini barındırır; 12 Eylül darbesi, ANAP’ın yahut AKP’nin iktidara gelme serüveni böyledir.

Asıl sorun, iktidarda kalabilmektir. İktidarda kalmanın yollarının başında halkın çıkar ve beklentilerini sahiplenmek; taleplerini gerçekleştirmek gelir. Ancak yola bu amaçla çıkan pek çok iktidar, bir süre sonra halkın çıkar ve beklentilerini gerçekleştirmek yerine kendi çıkar çevrelerini önceleyen icraatlar gerçekleştirir; halka da, korku dağıtıp, umut satar.

Hemen her iktidarın elinin altında bulundurduğu tutkallardan biri korku, diğeri umuttur. İkisini birlikte kullanınca ortalama yurttaş üzerinde inanılmaz etki oluşturur. Biz buna “toplumsal algı yönetimi” diyoruz.

Bu girişe, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un sözleri vesile oldu. Kurtulmuş, adına “terörsüz Türkiye” dedikleri sürecin ne kadar iyi bir şey olduğunu anlatmak isterken, Yavuz Selim ile Bitlisli İdris’in, Şah İsmail’e karşı yaptıkları ittifakı örnek göstermiş.

Tarihi tahrif ediyorlar

Kurtuşmuş, tarihi tahrif etmek pahasına yapmış bunu. Çünkü ne Şah İsmail, “Anadolu topraklarını baştan aşağı zulümle inlet(ti)” ne de Yavuz ile İdris’in yaptığı ittifak, “Anadolu’daki Müslüman toplulukların başının daha dik bir şekilde dolaşmasına” vesile oldu.

Yavuz ile İdris’in ittifakı doğru ama Kurtulmuş’un iki iddiası da doğru değil. Sonradan “Bağlamından kopartıldı” dedi ama kullandığı ifadeler, resmi tarihçilerin bile cesaret edemediği türden. Çünkü Şah İsmail için çok şey denebilir ama Anadolu’da kimsenin kılına zarar verdiği söylenemez. Hatta Anadolu Alevileri, çığ olup “şaha gitmişler”; Osmanlı, akın akın İsmail’e giden Anadolu Türkmenlerini durdurmak için sınır kapılarını kapatmak zorunda kalmıştı.

23 Mayıs 2025, Şah İsmail’in sonsuzluğa göçüşünün 501. yılı. Şah İsmail için pek çok şey denebilir ama Anadolu’ya zulmettiğini söylemek için insafsız olmak lazım. Kurtulmuş’un sözleri insafsızca ve bu insafsızlık Alevileri incitti. Aleviler ise “incinsen de incitme” ikliminde şekillenmişler. Gene de Şah Hatayi’nin dile getirdiği şu nefesi hatırlatmakta yarar var:

“Bir gönül alır isen yüzüne varmış gibidir

Bir gönül yıkar isen yüz Mekke virandır bugün.”

Anlaşılan o ki Kurtulmuş, Kürt - Türk birlikteliğine duyulan gereksinimi sağlamlaştırmak için Kürtleri, dolayısıyla Türkleri, Şah İsmail ve Alevilerle korkutma yoluna başvurmuş. Başvurduğu yöntem ile “yüz Mekke’yi viran edercesine” “gönüller yıkmış” oldu.

Şaha gitmek için…

Her muktedir gibi davranmış; bugün birlik gereksinimi duyduğu Kürtleri yanına çekebilmek için bilinçaltını harekete geçirerek Alevileri ötekileştirmiş oldu. Yani, muktedirlerin tarihsel tecrübesinden hareket ederek, bölüp, parçalamak ve böylece yönetmek isterken, gerçeğe aykırı ifadeleri, Şah İsmail’in kişiliğiyle örtüşmüyor. Tam tersine İsmail hem Anadolu insanının gönlünü kazanmıştı hem de Bayezid’e “baba” diyecek kadar sıcak bir isimdi.

Hiç kuşkusuz, Anadolu Türkmenlerinin İsmail’e gösterdiği yakınlık, Osmanlı yönetimini tedirgin etmiş; “baba” diye seslendiği Bayezid dahi Anadolu Alevilerinin “şaha gitmesini” engellemek için sınırları kapatmıştı. Hatta gitmekte ısrarcı olanların mallarına el konduğunu; öne çıkan isimlerin ise Modon ve Koron kalelerine sürgün edildiğini biliyoruz.

Kardeşliğin inşası

Bununla birlikte Aleviler, “Siz de şah diyeni öldürürlerse/ ben de bu yayladan şaha giderim” şeklinde kararlılıklarını göstermiş; Şah Kulu İsyanı da bu sürecin sonucunda çıkmıştı. İsmail’in o isyanda dahlinin olmadığı, sonrasında takındığı tutumdan anlaşılabilir.

Yavuz ise o sırada, bir yandan isyanı el altından kışkırtırken, diğer yandan da babasını tahttan alaşağı etmekle meşguldü. Bu isyanı kullanarak, babasını alaşağı etti, kardeşlerini öldürttü. Sonrasında da sayıları 40 bini bulan Alevi katliamına girişti.

Bütün bunları yakında Cumhuriyet Kitapları arasında çıkacak olan “Şah İsmail-Bir Derdim Var, Bin Dermana Değişmem” kitabımda ayrıntılarıyla anlattım. Okuduğunuzda göreceksiniz ki olup bitenler, Kurtulmuş’un çarpıttığı gibi değil.

Kurtulmuş’a da önerim; tarihi çarpıtmaktan vazgeçsin. Çünkü çarpıtılarak, gelecek inşa edilemez. Öte yandan Türk-Kürt kardeşliğinin yeniden inşası da, herkesin “gönlünü almak” ile olur; çarpıtarak, toplumları yanıltarak, bir yere varılamaz.

YÜKSEL IŞIK- Cumhuriyet

 

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM