Son birkaç haftadır, ABD'nin Lübnan hükümetine direnişi
silahsızlandırma ve bu ülkenin tek güç ve caydırıcılık unsurunu yok etme yönündeki
baskılarının ve hareketlerinin yoğunlaşmasının ardından, Suudi Arabistan da
Lübnan sahnesine girmiş ve ABD projeleriyle koordineli olarak hareket
etmektedir. Lübnan Hristiyan İlişkileri Başkanı ve Hizbullah Siyasi Konseyi
Üyesi Muhammed El-Hansa konuyla ilgili olarak yaptığı konuşmada, Lübnan'daki
Şii toplumuyla diyaloğun Suudi Arabistan veya bu ülkenin Hades TV kanalı gibi
medyası aracılığıyla yürütülemeyeceğini ve Hizbullah'ın Lübnan'da iç diyaloğa
önem verdiğini belirtti.
OTV'ye konuşan Muhammed el Hansa şunları söyledi: ‘Hizbullah
yeni aşamanın başarısında ısrarcı ve ülke içinde herhangi bir husumetimiz yok,
ancak bazı taraflar taahhütlerini ihlal etti. Cumhurbaşkanı ve Başbakan'ın,
Meclis Başkanı Sayın Nebih Berri ile iş birliği içinde, ülkedeki tüm kesimlerle
birlikte takdir ve saygıya dayalı ulusal anlayışın devamı için bir yol
oluşturmasını umut ediyoruz.’
Muhammed el-Hasna, Lübnan hükümetinin Hizbullah'ın
silahsızlanma planını ülke ordusuna devretme kararına ilişkin olarak şunları
söyledi: ‘Hükümet büyük bir hata yaptı ve sorunları siyaset yoluyla çözmek
yerine orduya yöneldi. Ordu, herkes için ulusal bir ordu ve Lübnan halkının
koruyucusu olarak kalmalıdır. Hepimiz orduya saygı duyuyor ve takdir ediyoruz,
ancak sorunlar orduyu halkla karşı karşıya getirerek değil, siyaset yoluyla
çözülmelidir.
Lübnan Cumhurbaşkanı Josep Avn, Hizbullah ile izlediği yolu
ve verdiği sözleri ve taahhütleri ihlal etti. Hükümet de direnişin tek bir
kararla silahsızlandırılamayacağını, bunun siyasi bir süreç, diyalog ve
anlayışla yapılması gerektiğini biliyor.’
Muhamed el-Hasna konuşmasının devamında şu ifadelerde
bulundu: ‘Ordu bilinçlidir ve ilgili konularda uygun şekilde çalışmalıdır.
Çalışmalarımız ve temaslarımız devam ediyor ve Sayın Nebih Berri ile ortak bir
görüş üzerinde anlaşmaya vardık.’
Hizbullah’ın bu yetkilisi, Lübnan'daki Şiiler adına konuşan
ve onların kaderini belirleyen iç ve dış aktörler hakkında şunları söyledi: ‘Her
grup kendi gerçekliğini başkalarından daha iyi biliyor ve "Şiiler şunu
istiyor, bunu istemiyor" diyenlere gülüyorum. Lübnan'daki Şiilerin Hizbullah
Genel Sekreteri Sayın Şeyh Naim Kasım ve Parlamento Başkanı Sayın Nebih Berri
gibi kendi mercileri var.
Hizbullah, Lübnan'daki Şiiler ile herhangi bir taraf
arasında özgür diyaloğu destekliyor ve bu diyalog Suudi medyası ve Hades TV aracılığıyla
değil, ülke içinde yürütülmelidir.’
Öte yandan, Lübnan parlamentosundaki Direnişe Vefa Partisi
üyesi Raad Baro, Hizbullah'ın bu ülkede derin kökleri olduğunu ve asla ortadan
kaldırılamayacağını belirtti.
Raad Baro, el-Meyadin'e verdiği röportajda şunları söyledi: ‘Hizbullah
ile Baabda (Lübnan Cumhurbaşkanlığı Sarayı) arasında doğrudan veya dolaylı bir
bağlantı yoktur ve hükümet, müzakereler sırasında kozunu, yani direnişi terk
etmiştir. Lübnan'ın tek bir güç unsuru vardır ve o da direniş ve silahlarıdır.
Yaklaşan parlamento seçimleri, Hizbullah'a duyulan sevgiyi
ve önemli varlığını teyit edecektir. Direnişin karar alma süreci her zaman
kendi elindedir ve hiç kimse Hizbullah'tan öne geçemez.’
Bu açıklamalar, direnişe düşman Suudi medya kuruluşlarının,
artan gerilim ortamında, Lübnanlı yetkililerle röportajlar yaparak direnişe
karşı düşmanca tavırlarını sergilemek için harekete geçmesinin ardından
yapıldı. Şarku'l Avsat gazetesinin Lübnan Başbakanı Nevaf Selam ile yaptığı
röportaj da bu tavırlara örnektir ve Nevaf Selam şunları söylemiştir: ‘Lübnan
hükümeti yeniden savaş ve barış kararı aldı ve bugünkü karar Beyrut'ta Bakanlar
Kurulu tarafından alındı, Tahran veya Washington tarafından bize dikte
edilmedi.’
Nevaf Selam bu açıklamalarda bulunuyor ancak, Lübnan
hükümetinin direnişi silahsızlandırma kararı doğrudan ve açık bir şekilde Amerika’nın
emirleri ve baskıları sonrasında açıklandı.
İşgalci Siyonistleri Lübnan'dan çekme, bu rejimin
saldırılarını durdurma, Lübnanlı tutukluları serbest bırakma ve ülkeyi yeniden
inşa etme konusundaki tüm önceliklerini ve taahhütlerini ihlal eden ve tamamen
Amerika’nın emirlerine boyun eğen Joseph Avn, el Arabiya TV'ye verdiği bir
röportajda İran karşıtı bir tavır takındı ve şunları söyledi: ‘Lübnan'ın mesajı
açık, İran'ın Lübnan işlerine müdahalesini reddediyoruz. Hizbullah'ın silahları
meselesi Lübnan'ın kararıdır ve İran'ı ilgilendirmez. Lübnan iki seçenekle
karşı karşıyaydı, ya Amerikan belgesini kabul edecek ya da kendini tecrit
edecekti.’ Aslında Joseph Avn bu sözleriyle, Beyrut'un Amerika’nın emrine boyun
eğdiğini ve direnişi silahsızlandırma kararının hiçbir şekilde Lübnan'ın iç
kararı olmadığını dolaylı olarak kabul etmiştir.
Ancak bu arada, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri de aynı Suudi
kanlını açık bir şekilde tutumunu ilan etmek için seçti ve kararlı bir şekilde
şunları söyledi: ‘İsrail yükümlülüklerini yerine getirmediği sürece Hizbullah
ve silahlarıyla ilgili hiçbir karar uygulanmayacaktır.’