Uzun süredir Filistin'e saldıran İsrail, geçtiğimiz günlerde
gerçekleştirdiği saldırıyla birlikte İran'la da çatışmaya başladı.
İran'a yönelik saldırılarla birlikte İsrail ekonomisini
iyice zora girdi.
Ekonomim'in aktardığına göre saldırıların maliyetinin günde
yüz milyonlarca doları bulduğu ve bu durumun kamu bütçesi ile piyasalarda ciddi
baskı oluşturduğu ifade ediliyor.
Financial Express'te yer alan verilere göre, sadece ilk
haftada yaklaşık 5 milyar dolar harcayan İsrail'in günlük savaş gideri 725
milyon dolara ulaştı.
Bu tutarın 593 milyon doları saldırılarda kullanıldı, 132
milyon dolarıysa savunma tedbirleri ve askeri seferberlik faaliyetlerine
ayrıldı.
ABD merkezli Wall Street Journal ise yalnızca İran’dan
atılan füzelerin engellenmesine yönelik savunma sistemlerinin günlük
maliyetinin 10 ila 200 milyon dolar arasında değiştiğini aktardı.
İsrail’de faaliyet gösteren Aaron Kamu Politikaları
Enstitüsü de saldırıların bir ay boyunca devam etmesi halinde toplam maliyetin
12 milyar doları aşabileceğini öngörüyor.
Filistin'deki Amerikan Arap Üniversitesi Maliye Bölümü
Öğretim Üyesi Nasır Abdulkerim yaptığı açıklamada, "Saldırılar doğrudan
askeri harcamalarla sınırlı kalmadı, üretim faaliyetleri sekteye uğradı, halk
sık sık sığınaklara inmek zorunda kaldı." dedi.
Abdulkerim, savaşın bir ay daha sürmesi halinde İsrail’e
doğrudan ve dolaylı maliyetinin 20 milyar doları bulabileceği
değerlendirmesinde bulundu.
"Bu durumda ülke bütçe açığının yüzde 6'ya, yani
yaklaşık 25 milyar dolara çıkması bekleniyor" diyen Abdulkerim, ayrıca
savaş nedeniyle zarar gören vatandaşlara yönelik tazminatların da kamu maliyesi
üzerinde ek bir yük oluşturduğunu ifade etti.
İsrail para birimi şekelin savaşın başlamasından sonra dolar
karşısında 3,70 seviyesine kadar gerilediğini, ardından 3,50'ye toparlandığını
ifade eden Öğretim Üyesi Nasır Abdulkerim, ancak bu toparlanmada küresel dolar
zayıflığı ve spekülatif işlemlerin etkili olduğuna dikkat çekti.
İsrail Emlak Vergisi Kurumu verilerine göre, ilk haftada evlerinden tahliye edilen İsrailli sayısı 10 bini aştı, 36 bin 465 kişi ise devletten tazminat talebinde bulundu.
Hükümetin bu bütçe açığını kapatmak için 3 olasılık üzerinde
durduğu ifade eden Abdulkerim şunları söyledi:
"Ya sağlık ve eğitim gibi sosyal harcamaların kısılması
gerekir. Bu durum etkilenen kesimlerde halk protestolarına yol açabilir. Ya da
vergilerin artırılması gerekir. Bir diğer seçenek ise dış borçlanmaya gitmek.
Bu da kamu borcunun milli gelire oranını yüzde 75’in üzerine çıkarabilir. Bu
oran, İsrail tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir seviye."
İsrail Maliye Bakanlığı, mevcut mali kaynakların hızla
tükendiğini ve yeni kaynak arayışlarının başladığını duyurdu.
Bakanlık, 19 Haziran’da İsrail Meclisi (Knesset) Maliye
Komisyonu'na yaptığı başvuruda, 857 milyon dolarlık (yaklaşık 3 milyar şekel)
harcamanın Savunma Bakanlığı'na aktarılmasını talep etti.
Ayrıca sağlık, eğitim ve sosyal hizmetler gibi bakanlıkların
bütçelerinden 200 milyon dolarlık (yaklaşık 700 milyon şekel) ek kesinti
yapılması istendi.
İsrail'de yayımlanan ekonomi gazetesi Globes'in haberine
göre, bu kaynakların büyük bölümü ordu personel giderlerinin karşılanmasında
kullanılacak.
Savaş öncesinde başlatılan geniş çaplı seferberlik
kapsamında 450 bin yedek asker göreve çağrılmıştı.
Filistinli Ekonomistler Genel Birliği Genel Sekreteri Nasır
Atiyani, şekelin istikrarını korumasında İsrail Merkez Bankası'nın
müdahalesinin belirleyici olduğunu savundu.
Atiyani’ye göre, banka daha önce 7 Ekim 2023’te Gazze’ye
başlatılan saldırı sırasında döviz piyasasına 8,5 milyar dolar müdahalede
bulunmuştu. Ancak bu tür müdahalelerin uzun vadede mali yükü artırdığına dikkat
çeken Atiyani, hükümetin şekeli desteklemeye devam edebilmesinin savaşın
süresine bağlı olduğunu belirtti.
Atiyani, İsrail'de çoğu ekonomik faaliyet şekel cinsinden
yürütüldüğü için para biriminin değer kaybının, enflasyonist baskıları
artırabileceğini dile getirdi.
'Askeri harcamalar bu bütçeye büyük baskı oluşturuyor'
İsrail’in milli gelirin yüzde 20’sini, ihracatınsa yüzde
50’sini sağlayan teknoloji sektörünün, güvenlik riskleri nedeniyle yüzde 44
daraldığını aktaran Atiyani, bu durumun "modern İsrail ekonomisinin bel
kemiği olan sektörü ciddi şekilde tehdit ettiğini" belirtti.
Atiyani, “İsrail’in 2025 yılı için hazırladığı ve 170 milyar
dolarlık büyüklüğüyle şimdiye kadarki en büyük bütçesi, borçlanma giderleri
eklendiğinde 312 milyar dolara ulaştı. Mevcut askeri harcamalar bu bütçeye büyük
baskı oluşturuyor" dedi.
Öte yandan uzmanlar, askeri harcamaların devam etmesi
halinde İsrail’in büyüme hızının düşebileceği, işsizliğin artabileceği ve
yoksulluk oranlarının yükselebileceği uyarısında bulunuyor.
İran, saldırılara yanıt olarak İsrail ekonomisinin kalbi
olan Hayfa başta olmak üzere Tel Aviv'in hayati öneme sahip altyapılarını hedef
aldı.
İngiltere merkezli Financial Times'ın aktardığına göre bu
saldırılar baskıyı artırdı. İsrail'in en büyük petrol rafinerisi olan Hayfa
kentindeki Bazan şirketinin durmasına yol açarken, ülke ekonomisine günlük 3
milyon dolarlık zarar verdi.
İran'ın misillemeleri ayrıca Tel Aviv yakınlarındaki Ben
Gurion Havaalanı'nın faaliyetlerinin askıya alınmasına neden oldu. Bu durum
günde yaklaşık 300 seferin yapıldığı, 35 bin yolcunun taşındığı havaalanında
daha da fazla kaybın haberdarı olabilir.
Havalimanının kapatılmasıyla eş zamanlı İsrail ulusal hava
yolu şirketi "El Al", 48 uçağını hedef alınması endişesiyle Kıbrıs,
Yunanistan ve ABD'ye nakletti. Bu durumun da yaklaşık 6 milyon dolarlık
operasyonel maliyete yol açması bekleniyor.
Finans piyasaları da bu askeri gerilimde yaşanan tırmanıştan
muaf değil. İran füzeleri İsrail'in elmas borsasını vururken, ülkenin elmas
ihracatı 2024'te yıllık bazda yüzde 35 düşüş yaşadı. İsrail Elmas Enstitüsüne
göre, bu sektör İsrail'in toplam ihracatının yüzde 8'ini oluşturuyor.
Ayrıca Tel Aviv Borsası'nın bu saldırılardan etkilenmesinden
endişe ediliyor.
Filistinli Ekonomistler Genel Birliği Genel Sekreteri Nasır
Atiyani, "Bu tür darbeler, yatırımcılar arasında paniğe yol açar,
hissedarların hisselerini toplu halde çekmelerine ve satmalarına yöneltir,
çöküşü hızlandırır, yakın vadede ekonomik istikrarı tehdit eder ve yatırım,
istihdam ile büyümeye gölge düşürür" görüşünü dile getirdi.
Ülkenin mali kalbi İsrail Borsası'nın hedef alınmasının
ekonomik hayatı tamamen aksatma noktasına getirebileceğini kaydeden Atiyani,
hem kamu hem özel sektörle önemli bağlantıları olan çok sayıda halka arz
edilmiş şirketi bünyesinde barındıran borsanın sadece bir işlem platformu
olmadığına, aynı zamanda ekonomik güvenin bir yansıması olduğuna vurgu yaptı.
Atiyani, ekonomik ve sivil altyapının hedef alınmasının,
çatışmanın askeri nitelikten çıkıp ülkenin mali ve ekonomik temellerini hedef
alan yeni bir aşamaya geçtiğinin bir göstergesi olduğunu ifade etti. Genel
Sekreter Atiyani, bunun İsrail ekonomisi önünde pek çok sıkıntı yarattığını,
güveni yeniden tesis etmek, ticaret faaliyetlerini istikrara kavuşturmak için
acil önlemler alınması gerektiğini aktardı.
Ekonomik etkilerin sadece kısa vadede değil, orta ve uzun
vadeye de yayılacağını öngören Atiyani, bu durumda kapsamlı bir yeniden
yapılanma, altyapı onarımı ve finansal sistemin rehabilitasyonunun olacağını
kaydetti. Atiyani, bu durumda ayrıca yatırımcıların ekonomik sisteme olan
güveninin yeniden sağlanmasını gerektiğini, bunun da "yıllarca sürecek
reform ve yoğun çalışma gerektirebilecek bir süreç" olduğunu sözlerine ekledi/sol