Siyonist İsrail ve Filistin medyası, İsrail'in birlikte
çalıştığı grubun Yaser Ebu Şebab liderliğindeki Tarabin adlı yerel bir Bedevi
kabilesinin parçası olduğunu bildirdi.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (EFCR), Ebu Şebab'ı
"yardım kamyonlarını yağmalamakla yaygın olarak suçlanan, Refah bölgesinde
faaliyet gösteren bir suç çetesinin" lideri olarak tanımlıyor.
Knesset üyesi ve eski savunma bakanı Avigdor Lieberman, kamu
yayıncısı Kan'a, hükümetin Netanyahu'nun talimatıyla "bir grup suçluya ve
suçluya silah verdiğini" öne sürmüştü.
Netanyahu, geçtiğimiz perşembe günü sosyal medyada
paylaştığı bir videoda, "Lieberman ne sızdırdı? Güvenlik görevlilerinin
tavsiyesi üzerine, Gazze'de Hamas'a karşı çıkan aşiretleri harekete geçirdik.
Bunda kötü olan ne? Bu gayet iyi bir durum, İsrail askerlerinin hayatlarını
kurtarıyor" dedi.
'Her türlü suç faaliyeti, uyuşturucu kaçakçılığı var'
Tel Aviv'deki Moshe Dayan Merkezi'nde Filistin işleri uzmanı
olan Michael Milştein, AFP'ye Ebu Şebab grubunun Gazze ile Mısır'ın Sina
yarımadası arasındaki sınır boyunca uzanan bir Bedevi kabilesinin parçası
olduğunu aktardı.
Milştein, kabile üyelerinden bazılarının "her türlü suç
faaliyeti, uyuşturucu kaçakçılığı ve benzeri şeylerle" uğraştığını
söyledi.
İsrail ordusu sözcüsü Tuğgeneral Effie Defrin de, önceki gün
ordunun Gazze'deki yerel milislerin silahlandırılmasını desteklediğini
doğruladı ancak ayrıntılar konusunda ağzını sıkı tuttu.
Defrin, konuyla ilgili bir televizyon basın toplantısında
kendisine soru sorulduğunda, daha fazla ayrıntı vermeden "Hamas
yönetimine karşı çeşitli şekillerde faaliyet gösterdiğimizi söyleyebilirim"
dedi.
'İsrail işbirlikçisi bir gangster'
Milştein, Ebu Şebab'ın Gazze'de hapis yattığını ve aşiret
şeflerinin yakın zamanda kendisini bir İsrail "işbirlikçisi ve
gangster" olarak suçladığını ifade etti.
Milştein, "Görünüşe göre Şabak (İsrail güvenlik
teşkilatı) veya ordu bu milisleri, aslında çeteyi, onlara silah, para ve ordu
operasyonlarından korunma sağlamak için bir vekil haline getirmenin harika bir
fikir olduğunu düşünüyor" dedi.
Filistin işleri uzmanı, Hamas'ın birkaç gün önce çetenin
dört üyesini öldürdüğünü de sözlerine ekledi.
ECFR, Ebu Şebab'ın daha önce Hamas tarafından uyuşturucu
kaçakçılığı nedeniyle hapse atıldığını bildirdi. Kurum, "Kardeşinin,
grubun BM yardım konvoylarına yönelik saldırılarına karşı düzenlenen bir
operasyon sırasında Hamas tarafından öldürüldüğü söyleniyor"
ifadelerini kullandı.
Hamas'tan sivillere karşı çıkma çağrısı
Hamas, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, çetenin
"ihanet ve hırsızlık yolunu seçtiğini" vurguladı ve sivilleri onlara
karşı çıkmaya çağırdı.
Gazze'yi yaklaşık yirmi yıldır yöneten Hamas, "Bu
yağmacı çeteler, işbirlikçiler ve düşman ordusunun kendisi arasında,
yardımların yağmalanması ve Filistinlilerin acılarını derinleştiren insani
krizlerin yaratılmasında açık bir koordinasyon olduğuna dair bir kanıttır"
dedi.
Netanyahu Ebu Şebab için 'aşiret' diyor, ama bu doğru
değil
İsrail'in savaş sonrası Gazze'de Hamas ve Filistin Yönetimi
yerine aşiretlerden oluşan bir yerel yönetim kurma planı olduğu
biliniyor.
Netanyahu da, son açıklamasında Ebu Şebab'ın grubu için
"aşiret" ifadesini kullandı. Ancak bu doğru değil.
Ebu Şebab'ın çetesi ne bir "aşiret" ne de
Gazze'deki Filistin halkının temsilcisi. Bununla birlikte, Mart 2024'te, Gazze
Şeridi'nin güney bölgelerindeki "aileler ve aşiretlerden oluşan bir
koalisyon", zaten sadece Filistin Yönetimi'nin kaynağı altında hareket
eden, yani Mahmud Abbas'ın Filistin Kurtuluş Örgütü ile bağlantılı uluslararası
kurumlarla görüşmeye istekli olduğunu açık ve net bir şekilde ifade etmişti.
İsrail, iddia ettiğinin aksine aşiretlerden veya önde gelen
Filistinli ailelerden oluşan bir kurumdan ziyade, çetesini "Terörle
Mücadele Servisi" olarak taçlandıran Ebu Şebab'ı silahlandırıyor. İnsani
yardım konvoylarını yağmalayan biri, bugün "İsrail adına insani yardım
konvoylarını korumakla" görevlendiriliyor.
Haaretz: İsrail sadık bir müttefik olacağına inanıyor ama
geçmiş tersini söylüyor
İsrailli gazete Haaretz'de konuya ilişkin yayımlanan bir
değerlendirme yazısında, İsrail'in bu suç çetelerinin kendisine sadık
kalacağına inandığı, ancak geçmiş deneyimlerin bunun aksini gösterdiğine işaret
ediliyor.
Yazıda, konuya ilişkin şu değerlendirmeler yer alıyor:
"Gazze'deki (ve ötesindeki) acı deneyim, bu tür
milislerin kendi dinamiklerinin olduğunu ve itaatin bunun bir parçası
olmadığını öğretiyor. Örneğin, ikinci intifadadan sonra Gazze'de ortaya çıkan
halk komiteleri, sadakatlerini Filistin Yönetimi, Hamas ve Filistin İslami
Cihadı arasında değiştirdiler. Onlar gibi, Gazze'deki büyük aileler de her
zaman tüm örgütlerle iyi ilişkiler sürdürmek ve her birine kendi saflarından
temsilciler atamak için çaba sarf ettiler.
Hamas, daha küçük örgütlerin çoğunun direnişini, ya zorla
ya da onları mekanizmalarına entegre ederek kırmayı başardı ve esas olarak
Filistin Yönetimi temsilcilerinin faaliyetlerini acımasızca etkisiz hale
getirdi. Şeridin baskın askeri, ekonomik ve politik gücü olarak, aynı zamanda
İsrail desteğinden de yararlanan, ideolojisine karşı çıkan ancak geçimleri ve
işlerinin sürdürülmesi için ona bağımlı olan sivil örgütlerden bile işbirliği
aldı. Şimdi, bu varlıklar için Hamas'ın yerine geçme veya en azından örgütün
sivil ve askeri alanlarda boşalttığı alan için rekabet etme fırsatı doğmuş gibi
görünüyor. Bu rekabette, Gazze'de sosyal medyada Ebu Şebab olarak adlandırılan
'İsrail ajanı', kendisini diğer çeteler, örgütler, halk komiteleri üyeleri,
büyük ve küçük aileler ve tabii ki Hamas üyeleriyle şiddetli çatışmaların
içinde bulabilir. Bu genellikle kanlı bir iç savaşın gelişebileceği aşamadır,
kurbanlar un çuvalları ve yemeklik yağ kutuları değil, masum sivillerdir ve
bunun sorumluluğu İsrail'e düşecektir."
IŞİD'le bağlantılı iddiası
1990'ların başında Refah'ta doğan Ebu Şebab, daha önce
hırsızlık ve uyuşturucu kaçakçılığı gibi iddialarla Hamas tarafından hapse
atılmıştı. Gazze'de süren savaş sırasında kaçan Ebu Şebab'ın ağı, Hamas'ın
Güney Gazze'den çekilmesiyle oluşan güç boşluğunda genişledi.
Bazı kaynaklara göre, İsrail desteğine sahip olmasının yanı
sıra, Ebu Şebab'ın milislerinin çoğunluğunu işe almak için Filistin
Yönetimi'nden yardım aldığına inanılıyor. Ancak Ebu Şebab, bir yandan da sosyal
medyada Filistin Yönetimi'ni ve Hamas'ı eleştiriyor. Hükümetlerinin gruba
yardım etmesine karşı çıkan bazı İsrailliler, özellikle eski savunma bakanı
Avigdor Lieberman, milislerin IŞİD'le bağlantılı olmasından endişe duyduklarını
ifade ettiler.
Ebu Şebab'ın çetesinin ortaya çıktığı Tarabin kabilesinin
bazı üyelerinin kaçakçılık operasyonlarında IŞİD ile işbirliği yapmış olduğu
biliniyor.
Bununla birlikte, Netanyahu'nun Ebu Şebab'ı
silahlandırdığını doğrulamasının ardından Wikipedia, İsrail'le IŞİD'i
Gazze'deki katliamda müttefik olarak listeledi.