ABD dış politikasına yön veren düşünce kuruluşlarından
Washington Enstitüsü’nde, “İşte Dışişleri Bakanlığı'ndaki Kesintilerin ABD'nin
Orta Doğu Politikasını Nasıl Etkileyeceği” başlıklı bir çalışma yayınlandı.
Belgede, ABD Dışişleri Bakanlığı bütçesindeki muhtemel kesintilerin Orta
Doğu’daki Amerikan politikalarını ciddi biçimde sekteye uğratabileceği
vurgulanırken, bu sürecin Washington’un çıkarlarına zarar vereceği savunuldu.
Çalışmada, Trump yönetiminin Amerika'yı “daha güvenli, daha güçlü ve daha müreffeh”
hale getirmeyi amaçlayan bütçe kesintilerinin, Rusya ve Çin'in yürüttüğü medya
savaşını güçlendirme riski taşıdığı ifade edildi. Kongre’de gündeme gelen ve
Dışişleri Bakanlığının idari kadrolarında, dış yardım programlarında ve çeşitli
diplomatik fonlarda kesinti öngören tasarıların, bölgedeki istikrar çabalarına
darbe vurabileceği kaydedildi. Özellikle İsrail, Filistin, Lübnan, Ürdün ve
Yemen gibi ülkelerde ABD’nin sahadaki varlığı ile diplomatik etkisinin
zayıflayabileceğine dikkat çekildi. Personel ve uzman sayısında yaşanacak
azalmaların, bölgedeki gelişmeleri yerinden takip etmeyi ve doğru analiz
yapmayı güçleştireceği vurgulandı. Dışişleri bütçesindeki küçülmenin,
diplomatik misyonların güvenliğini de riske atabileceği belirtilerek, ABD’nin
“yumuşak güç” unsurları olan eğitim, insani yardım ve kalkınma projelerinde
aksaklıklar yaşanabileceği bildirildi. Çalışmada, yalnızca mali değil,
stratejik sonuçların da olacağına işaret edilerek, İran, Hizbullah, HAMAS gibi
aktörlerin faaliyetlerinin izlenmesinin bu kesintilerle daha da zorlaşacağı
dile getirildi. Analizde, “Washington’da bazı çevreler, dış yardımları bütçe
yükü olarak görüyor. Oysa bu kesintiler, ABD’nin Orta Doğu’daki çıkarlarını
korumasını ve bölgesel krizleri yönetmesini ciddi biçimde zora sokar.”
değerlendirmesi yapıldı.
Washington Enstitüsü’nün çalışmasında, medya alanındaki
bütçe kısıntıları da önemli bir başlık olarak öne çıktı. ABD Küresel Medya
Ajansı’nın bütçesinin yüzde 82 oranında azaltıldığı, yaklaşık 867 milyon
dolardan 153 milyon dolara düştüğü aktarıldı. Kurum bünyesindeki kuruluşlar
arasında Amerika'nın Sesi (VOA), Arapça yayın yapan muadili Middle East
Broadcasting Networks ve İran halkına yönelik yayın yapan VOA Persian yer
alıyor. Belgede şu ifadelere yer verildi:
“İslam Cumhuriyeti'nin savaş sonrası İran halkına yönelik
baskıları sürerken, VOA Persian’ın personel çıkarmak yerine yayınlarını
artırması gerektiği vurgulandı. Oysa Orta Doğu’nun İran’la savaşın etkilerini
yönetmek için daha fazla yardıma ihtiyaç duyduğu bir dönemde, Trump yönetimi
tarafından başlatılan Dışişleri Bakanlığı bütçesindeki aşırı kesintilerin
özellikle yanlış zamanlamaya denk geldiği ifade edildi. Yönetimin, İran’ın en
tehlikeli bölgesel vekilleriyle mücadele eden ortaklara sağladığı fonları
kesmesinin, Tahran’ın ‘direniş ekseninin’ daha hızlı rehabilite olmasına zemin
hazırlayabileceği uyarısı yapıldı. Diğer kesintilerin ise Washington’un Yemen’e
hayat kurtaran insani yardım ulaştırma kapasitesini sınırlayacağı, İran halkına
ulaşma çabalarını kısıtlayacağı ve bilgi savaşlarında Çin ile Rusya’ya alan
açacağı, Amerika’nın Sesi (VOA) gibi hayati bir haber ağının ortadan
kaldırılmasının da bu durumun olumsuz yansımalarından biri olacağı belirtildi.”
Çalışmada, Trump yönetiminin, ABD’nin İran’ın zayıflığından
yararlanması gereken bir dönemde, kilit ortaklara yapılan yardımı önemli ölçüde
azalttığına dikkat çekildi. Özellikle Lübnan Silahlı Kuvvetlerinin (LAF)
finansmanının bütçede yer almaması eleştirilirken, “İsrail, Hizbullah'a güçlü
bir darbe indirdiği için LAF nihayet ateşkes şartlarını izleme ve silah
depolarını imha etme görevini yerine getiriyor. ABD'nin geleneksel olarak LAF'a
sağladığı 100-150 milyon doları kesmek bu görevi tehlikeye atar ve Hizbullah'a
– ve dolayısıyla İran'a – Lübnan'da uzun vadeli bir zafer kazandırabilir.”
ifadeleri kullanıldı.
Öte yandan Orta Doğu’daki eğitim ve burs programlarının da
kesintilerden payını aldığına dikkat çekilerek, “Amerikan şirketleri için
gelecekte İngilizce bilen işgücü yetiştirerek, müttefiklerle ilişkileri
güçlendirerek ve düşmanların etkisine karşı koyarak ‘Önce Amerika’ stratejisine
örnek teşkil ettiğini savundu. Ancak, benzer hedeflere sahip birçok eğitim
bursu programı ortadan kaldırıldı.” ifadesi kullanıldı.
Çalışmada, medya ve diplomasi alanındaki bütçe
daralmalarının, Çin ve Rusya gibi ülkelerin bölgedeki propaganda faaliyetlerini
güçlendirebileceği belirtildi. “NERD, VOA ve diğer yayın araçlarının
finansmanının kesilmesi otoriter söylemleri tartışmasız bırakacak, Çin ve Rus
medyasının bu boşluğu doldurmasına olanak sağlayacaktır.” denildi.
Ayrıca, geleneksel olarak Amerika’nın güçlü yönlerinden biri
olarak görülen insani yardımlardaki kesintilerin, İsrail ile Hamas arasında anlaşma
sağlandığında Gazze’ye yardım götürmekten, Yemen’deki krize müdahale etmeye
kadar pek çok cephede Washington’un elini zayıflatacağı uyarısı yapıldı.
Belgenin sonunda, “Yemen'deki Husilere ve İran'ın nükleer
programına yönelik maliyetli Amerikan saldırıları da dahil olmak üzere, ABD ve
İsrail'in yıllarca süren ortak eylemlerinin ardından İran'ın zayıflayan
konumundan faydalanmakta başarısız olacaktır. Ayrıca LAF'a ve Irak güvenlik
güçlerine sağlanan önemli fonları keserken, ABD'nin önemli bir müttefiki olan
Ürdün'ün direncini de aşındıracaktır” ifadelerine yer verildi/aydınlık