Hepimiz elbette tüm canlılara yönelik büyük bir hassasiyet
sahibi olmalıyız...
Elbette ağzı olan ama konuşamayan, derdini anlatamayan
canlılara yönelik daha bir hassas olmalıyız!
Ancak, ne demek istediğimizi anlatmak, meramımızı dile
getirmek için öncelikle bir haberle başlayalım;
"WWF"...
Açılımı, Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı...
Bu vakfın yaptığı bir açıklama şöyle;
"WWF-Türkiye, Adana Akyatan'da yürüttüğü Yeşil Deniz
Kaplumbağası izleme ve koruma çalışmalarının 20'nci yılını şu sloganla
kutluyor: "Deniz Kaplumbağası Koruma Çalışmaları, İkinci Nesil Annelerle
Taçlandı"
DKMP 7. Bölge Müdürlüğü işbirliğiyle tehlike altındaki yeşil
deniz kaplumbağalarının (Chelonia mydas) önemli yuvalama alanlarından biri olan
Akyatan Kumsalı'nda yürüttüğü Yeşil Deniz Kaplumbağası İzleme ve Koruma
Programı'nın 20'nci yılını kutluyor. Anne kaplumbağaların yumurtalarını
bırakmak için kumsala döndüğü bu dönemde, 20 yıllık özverili çalışmasının
gururunu yaşayan WWF-Türkiye, herkesi bu eşsiz türün geleceğini korumaya davet
ediyor.
WWF-Türkiye, DKMP 7. Bölge Müdürlüğü işbirliğiyle 2006
yılından bu yana Adana Akyatan Yaban Hayatı Geliştirme Sahası'nda, her yıl 1
Haziran - 15 Eylül tarihleri arasında aralıksız sürdürdüğü saha çalışmaları
sayesinde binlerce yavruyu güvenli bir şekilde denize ulaştırıyor.
Deniz kaplumbağaları, deniz çayırlarının sağlıklı büyümesine
etki ederek oksijen üretimine ve karbon depolanmasına katkı sağlıyor.
Sürüngenler ailesine dahilbu canlı türü, okyanuslarda binlerce kilometre yol
kat ederek, yumurtadan çıktıkları kumsallara yumurta bırakmak üzere geri
dönüyor.
Ancak plastik kirliliği, hedef dışı avlanma, kıyı
yapılaşması ve iklim değişikliğine bağlı olarak yuva sıcaklıklarının artması
gibi tehditler, bu türü tehlikeye atıyor. Özellikle kum sıcaklığının 30
dereceyi aşması, yavrular arasında dişi oranını artırarak popülasyon dengesini
bozabiliyor.
Yuva yapan dişi kaplumbağaların ölçümleri alınıyor ve
markalama yapılarak bireyler tanımlanıyor. 2009'dan bu yana yuva sıcaklıkları
ölçülerek cinsiyet dağılımı izleniyor. Çakal predasyonuna karşı yuvaların bir
bölümü kafeslerle korumaya alınıyor. Yumurtadan çıkan yavruların güvenle denize
ulaşması sağlanıyor.
Bu çabalar sonucunda, ilk korunan neslin ergin bireyleri
olan “anneler” bugün Akyatan'a dönerek yumurta bırakıyor. Bu döngü, türün
sürdürülebilirliği açısından kritik bir başarıyı temsil ediyor."
***
Haber böyle...
Deniz kaplumbağalarının kollanması ve korunması
amaçlanıyor...
Elbette, deniz kaplumbağaları kollanmalı ve korunmalı...
Burada bir sorun yok!
Peki, sorun nerede?
Sorun, deniz kaplumbağalarına gösterilen büyük ilgi ve
hassasiyetin, 2 yıldır soykırıma uğrayan Gazzeli çocuklara, bebeklere,
kadınlara, erkeklere gösterilmemesi...
Açlıktan ölen Gazzeli çocuklara hassasiyet gösterilmemesi...
Siz, WWF-Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın ya da benzer
kuruluşların bu yönde açıklama yaptığını duydunuz mu?
Siz, WWF-Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın ya da benzer
kuruluşların Gazzeli çocukların ve bebeklerin mama tedariki için açıklama
yaptığını gördünüz mü?
Siz, WWF-Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın ya da benzer
kuruluşların Gazze Soykırımı karşısında duruş sergilediğini işittiniz mi?
İtirazımız işte tam olarak bu anlayışadır...
İtirazımız işte tam olarak bu çifte standart
uygulamalaradır!/milligazete