Arap dünyasının önde gelen yayın organlarından Suudi
Arabistan merkezli “Al-Majalla”, ABD’nin eski Suriye Özel Temsilcisi James
Jeffrey’in makalesine yer verdi. Jeffrey, ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye’ye
yaptırımları kaldırma hamlesi ile İran’a karşı bölgesel bir zafer kazanıldığını
savundu. “ABD'nin Suriye konusundaki kararlı tutumu İran'ın bölgesel
yenilgisini pekiştirdi” başlığı ile yayınlanan makalede, Jeffrey’in öne çıkan
ifadeleri şu şekilde:
“Başkan Donald Trump, 13 Mayıs’ta Riyad’a yaptığı ziyaret
sırasında Suriye’ye yönelik yaptırımların kaldırıldığını açıkladı. Bu hamle,
ilk bakışta göze çarpmayan önemli sonuçlar doğurdu. Öncelikle, ABD yönetimi
içinde Suriye politikası üzerinden yaşanan hararetli iç çekişmeye son verdi.
Aynı zamanda Washington ve Tel Aviv ile Arap, Türk ve Avrupalı ortakları
arasındaki dengelerin yeniden şekillenmesine neden oldu.
“En dikkat çekici sonucu ise İran’ın ‘Şii Hilali’ projesini
canlandırma yönündeki hevesine, yani Suriye’deki kırılganlıktan faydalanma
girişimlerine kapıyı kapatmış olmasıydı. Bu karar, İran ve onun vekilleri için
bir dizi gerilemenin doruk noktası oldu ve uluslararası toplumun Ortadoğu
meselelerinde daha fazla ortak hareket etmesine katkı sağladı.
“Şu ana kadar yaptırımların Kongre tarafından resmi olarak
ne zaman kaldırılacağına dair net bir bilgi yok. Zira bu karar, Trump’ın
hızlıca onaylayabildiği başkanlık feragatinden farklı olarak, daha uzun bir
yasama süreci gerektiren bir Kongre onayı istiyor. Kongre’den gelen ilk
tepkiler olumlu olsa da detaylar önemini koruyor.
“Öte yandan Washington, Şara’ya bağlı Heyet Tahrir Şam’ı
hâlâ terör örgütü olarak listeliyor, Suriye’yi ise terörizmin devlet sponsoru
olarak görmeye devam ediyor. Şara başkanlığındaki yeni hükûmet de henüz resmen
tanınmadı. ABD’nin, Brüksel’deki görüşme sırasında Suriye Dışişleri Bakanı Esad
Şeybani’ye ilettiği talepler listesi hâlâ müzakere ediliyor ve takip ediliyor.
Şeybani’nin, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile yapacağı görüşmede bu temel
taleplerin ele alınması bekleniyor.”
James Jeffrey, Washington’un Şam yönetiminden taleplerini
şöyle sıraladı:
“Talepler arasında, DEAŞ’a karşı hem operasyonel düzeyde hem
de El Hol ve kuzeydoğudaki diğer kamplarda tutulan tutuklularla ilgili
koordinasyon sağlanması yer alıyor. Washington ayrıca, ABD güçlerine Suriye
genelinde terörle mücadele operasyonları yürütme ve İran Devrim Muhafızları ile
Hizbullah’tan, Suriye’de uzun süredir üslenmiş Filistinli gruplara kadar uzanan
geniş bir yelpazedeki belirlenmiş terör örgütleriyle mücadele etme özgürlüğü
verilmesini talep ediyor. ABD, azınlıklara yönelik baskıcı uygulamalardan
kaçınılması, kapsayıcı ve çeşitli bir hükümet kurulması ve liderlik
pozisyonlarındaki yabancı cihatçı unsurların temizlenmesi için güvenlik
hizmetlerinin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguluyor. Başkan Trump
ayrıca, Şara’yı İbrahim Anlaşmalarına katılmaya ve İsrail’i tanımaya çağırdı.
“Çeşitli kaynaklara göre, Şam’ın bu uzun talepler listesine
verdiği yanıt şu ana kadar karışık oldu. Bazı adımlar halihazırda uygulanırken,
ABD askeri operasyonlarına resmi izin verilmesi ya da önde gelen yabancı askeri
komutanların görevden alınması gibi diğer talepler hâlâ Washington’la yakın
koordinasyon gerektiren güvenlik ve diplomatik zorluklarla karşı karşıya.
İbrahim Anlaşması’na gelince, şu anda ulaşılamaz gibi görünse de Cumhurbaşkanı
El Şara’nın, Suriye ile İsrail arasında 1974’te imzalanan anlaşmalarla
ilgilendiği biliniyor.”
Jeffrey makalede sözlerini şöyle tamamlıyor:
“Açıklamanın etkisi yavaş yavaş dağılırken, analistler yeni
Suriye Hükûmeti üzerinde en çok kimin etkili olacağını tartışmaya başladı. En
güçlü müttefik Türkiye mi, Suudi Arabistan mı, yoksa ABD mi? Diğer yandan
İsrail, Dürzi toplumu aracılığıyla Suriye’nin güneyindeki nüfuzu ya da Şara’yla
kurulan yeni iletişim kanalları sayesinde rakibi Türkiye’ye karşı hâlâ etkili
bir koz elinde tutuyor.”
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), X adlı sosyal medya
hesabından, James Jeffrey’in bir Arap televizyon kanalında yaptığı konuşmayı
paylaştı. Jeffrey burada yaptığı konuşmada, ABD’nin 2018’de Ahmed Şara ile
çalıştığını itiraf ediyor. Jeffrey, yayında şunları söylüyor:
“Her şeyden önce, 2018’de Suriye dosyası bana bağlıyken
doğrudan Colani ile çalışıyorduk. Aynı şekilde, Suriye’de mülksüz bırakılmış üç
milyon insan için de çalışıyorduk. Amacımız, onlara yardım ulaştırmak ve Esad
rejiminin baskısından korumaktı. Bu konuda başarılı olduk ve onlarla doğrudan
bir ilişki kurduk. Ayrıca Sayın Şara’nın, güvenlik konularında ABD ile iki ay
süren bir işbirliğine açık olduğunu gördük. Kürtlerle de başarılı şekilde
çalışıyor ve azınlıklara yönelik her türlü baskıyı engellemeye çalışıyor.
“Trump bazı yaptırımları kaldırma kararı alabilir. En kritik
olanlar, benim de hazırlanmasına katıldığım Sezar Yasası kapsamındaki
yaptırımlardır. Bu yaptırımlar Kongre tarafından aralık ayında, yani görev
süresinin son günlerinde, Esad’a karşı uygulanmaya başlanmıştı. Kongre şimdi bu
yaptırımları tamamen kaldırdı. Ancak Trump yönetimi, bunların geçici olarak
kaldırılması için bazı önerilerde bulunabilir. Yaptırımların tamamen
kaldırılması şu an söz konusu değil.”/aydınlık