Filistin'e yardım götüren teknelerin uluslararası sularda
engellendiği bir süreçte Mersin Limanı'ndan kalkan VELA isimli bir gemi,
İsrail'e silah yapımında kullanmak üzere çelik götürüyor. Bu nasıl bir ihanet,
nasıl bir samimiyetsizliktir?
İki vatandaşımız soykırımcının elinde esir. Cılız kınama
yapan Ankara’ya sesleniyorum; TC vatandaşının canı rahip Brunson’dan daha mı
değersiz? İsrail’e en çok ihracat yapan 5. ülke olma utancından sonra İsrail'e
çelik taşıyan VELA gemisi utancını da bize yaşatmayın.
Gazze konusunda hükûmetin tepkisi ‘klavye delikanlılığından’
ibaret. İcraat yok, tweet atıyorlar. Bir zamanlar ‘One Minute’ diyebildiniz,
şimdi çıkın yine deyin, görelim ne oluyor? 'Ticaret yapmıyoruz' diyorlar hala
tam gaz ticarete devam ediyorlar. Bu ikiyüzlülük.
Madleen baskınını sadece kınayan, tweet yarışına giren
iktidar artık somut adım atmalı. VELA gemisi için BM raportörü bile ‘bu gemiyi
durdurun’ dedi. Madleen’i kınayıp VELA’ya göz yummak samimiyetsizliktir.
Gemiler durdurulmalı, ticaret bitirilmeli.
Gazze’ye yardım götüren Madleen yelkenlisine İsrail’in
müdahalesini kınayan ancak Tel Aviv’e silah veya silah yapımında kullanılan
malzemeleri taşıyan VELA adlı geminin ise Mersin Limanı’na yanaşmasına ses
çıkarmayan hükümete tepkiler sürüyor. Yeni Yol Partisi grubunda konuşan Gelecek
Partisi Lideri Davutoğlu, DEVA Partisi Lideri Babacan ve Saadet Partisi Lideri
Arıkan iktidarın tavrını samimiyetsizlik olarak değerlendirdi. ‘Kınama değil
harekete geçme zamanı’ çağrıları yaptı.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Yeni Yol
Partisi’nin Meclis Grup Toplantısı’nda yaptığı kapsamlı konuşmada, Gazze’de
devam eden İsrail saldırılarına ve Türkiye’nin bu saldırılar karşısındaki
tutumuna eleştirdi. Konuşmasının büyük bir kısmını Madleen yardım gemisi ve
İsrail’e çelik taşıdığı iddia edilen Vela gemisine ayıran Davutoğlu, Ankara’nın
sessizliğini ‘utanç’ olarak nitelendirdi. Bayramın dördüncü gününe girerken 12
kişilik Madleen gemisinin Akdeniz’de İsrail tarafından alıkonulmasına değinen
Davutoğlu, farklı ülkelerden, farklı dinlerden gelen bu kişileri ‘vicdanlı
insanların küresel intifadası’ olarak tanımladı. Yolcuların isimlerini tek tek
sayarak, onların yalnızca yardım değil, aynı zamanda onur taşıdıklarını ifade
etti: “Onlar bize insan doğasının asla zulüm karşısında teslim olmayacağını da
ispat ettiler! Onlar bize küresel zulüm karşısında bir küresel intifadanın her
daim tetikte beklediğini gösterdiler!”
Gemiye İsrail ordusunun uluslararası sularda müdahalesine dikkat
çeken Davutoğlu, Ankara başta olmak üzere tüm İslam dünyasını bu gelişmeye
sessiz kalmakla suçladı. Gemide yer alan iki Türk vatandaşı Yasemin Acar ve
Şuayb Ordu’nun halen İsrail’de alıkonulduğunu hatırlatan Davutoğlu, Ankara’nın
gösterdiği tepkinin ‘cılız bir kınamadan’ öteye geçmediğini belirterek şu
sözlerle hükümete yüklendi: “Vatandaşımız esir alındıktan sonra bile cılız bir
kınama dışında sesi çıkmayan Ankara’daki yetkililere bir kez daha sesleniyorum:
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının canı Rahip Brunson’dan daha az değerli
değildir!” Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Trump’la doğrudan temasa geçerek
vatandaşların serbest bırakılması için devreye girmeye çağırdı.
Gelecek Partisi lideri, Madleen hadisesiyle aynı gün Mersin
Limanı’na demirleyen ve İsrail’e askeri çelik taşıdığı iddia edilen Vela
gemisini de gündeme taşıdı. BM Filistin Raportörü Francesca Albanese’nin Vela
gemisinin durdurulması çağrısını hatırlatan Davutoğlu, Türkiye’ye yönelik
uluslararası bir ‘utanç’ riskine dikkat çekti: “Ey bu tablo karşısında
Ankara’da kafasını kuma gömenler! Uluslararası ticaret verilerine göre İsrail’e
en çok ihracat yapan beşinci ülke olma utancından sonra bir de bu utancı bize
yaşatırsanız Gazze şehitlerinin iki eli yakanızda olacaktır!” İktidarı uyararak
“Titreyin ve kendinize dönün!” dedi. Davutoğlu konuşmasında, eşi Sare Davutoğlu
ile birlikte Gazze’ye gitmek amacıyla Mısır hükümetine geçiş izni için
başvuruda bulunacaklarını da açıkladı. Konuşmasının ilerleyen bölümünde Madleen’in
ardından Fas, Tunus ve Cezayir’den binlerce kişinin Gazze’ye doğru yürüyüşe
geçtiğini aktaran Davutoğlu, yeni filoların yolda olduğunu belirtti. Özgürlük
Filosu’nun tüm dünya vicdanını harekete geçirdiğini savundu.
Toplantısından sonra Gazze’ye açılan Refah Sınır Kapısı’na
eşi ile gitmek için Mısır’a başvuru yapacağını söyleyen Davutoğlu “Güvenlik
riski varsa şahsen üstüme alıyorum, çıplak ayaklarımla yürümeye hazırım. Yeter
ki Gazze’ye gidecek yolu bize açın. Girebilirsek zorlayalım içeri girelim,
şehit düşeceksek onlarla şehit düşelim. Zillet içinde yaşamaktansa izzet içinde
şehit düşelim’’ dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan, toplantıda
yaptığı konuşmada, İsrail’in Gazze’deki saldırılarına verilen tepkilerin
yetersizliğini eleştirirken, iktidarın hem söylem hem de eylem bakımından ciddi
bir tutarsızlık sergilediğini savundu. Arıkan, Madleen yardım gemisinin İsrail
tarafından alıkonulmasını kınayan iktidarın, aynı gün Mersin Limanı’na
demirleyen ve İsrail’e askeri sanayi çeliği taşıyan ‘Vela’ gemisine sessiz
kalmasını ağır sözlerle eleştirdi.
Gazze’de yaşanan insanlık dramının artık tüm dünyanın
gözleri önünde cereyan ettiğini söyleyen Arıkan, Madleen gemisinin
alıkonulmasına karşı sadece kınama mesajı yayımlanmasını eleştirerek “Tweet
yarışına girmeyin, madem iktidarsınız somut adım atın” dedi. “Vela gemisinin
Mersin’e demirlediği gün BM Filistin Raportörü bile ‘bu gemiyi durdurun’ dedi”
sözleriyle iktidarın pasifliğine işaret eden Arıkan, şöyle konuştu: “Bütün gün
Madleen’in alıkonulmasını kınayanlar; İsrail’e çelik taşıyan Vela’nın Mersin Limanı’na
konulmasını kınamayacaklar mı?” İktidarı ikiyüzlülükle suçlayan Arıkan,
Gazze’ye destek için Meclis’e sundukları her önergenin Cumhur İttifakı
oylarıyla reddedildiğini hatırlatarak ‘Askerî Barış Gücü kurulması’, ‘İsrail’e
yapılan ticaretin durdurulması’, ‘İnsani yardım koridoru açılması’ gibi
tekliflerin tamamının reddedildiğini vurguladı.
Meclis’te Gazze konusunda samimi ve somut adımlar atılması
için yaptıkları tüm çağrıların reddedildiğini belirten Arıkan, iktidarın sadece
sosyal medya mesajlarıyla yetinmesini ‘samimiyetsizlik’ olarak değerlendirdi.
Vela, Neksco Marsk ve Katherine adlı gemilerle İsrail’e yapılan ticaretin
durdurulması çağrısını yineleyen Arıkan “Siz bir adım atın, biz Saadet Partisi
olarak bütün gücümüzle yanınızda olacağız” ifadelerini kullandı.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, konuşmasında hem iç
hem dış politika üzerinden hükümete yüklendi. Konuşmasına Manisa Büyükşehir
Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’in vefatını anarak başlayan Babacan, Gazze’de
yaşanan insanlık dramını ve Türkiye’nin tepkisizliğini gündeme taşıdı. “Tweet
atıyorlar, hamaset yapıyorlar ama icraat yok” diyen Babacan, Erdoğan’a doğrudan
çağrıda bulunarak “Madem bir zamanlar tek başınıza ‘One Minute’ diyebildiniz,
şimdi çıkın yine deyin, görelim ne oluyor” ifadelerini kullandı. İsrail’e giden
çelik yüklü gemilere sessiz kalınmasını da ‘iki yüzlülük’ olarak tanımlayan
Babacan “Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu konuda sadece tweet atmakla yetinemez”
diyerek hükümete sorumluluk çağrısı yaptı.
Uluslararası Kriz Gurubu’nun raporuna yansıyan verileri
aktaran Babacan, Gazze’yi açlığa mahkum etmenin savaş metodu olarak kullanarak
, 2 milyon 200 bin gazzelinin yavaş ama planlı bir şekilde ölüme terk
edildiğini vurgulayarak “İsrail hükümeti, bilinçli bir şekilde, ‘açlığı’ bir
silah olarak kullanmaktadır. Durum bu kadar vahim” dedi.
Babacan şöyle devam etti: “Ciddi iki yüzlülük var. Burada
8-10 ülkenin vatandaşı var. Bu ülkeler vatandaşlarına sahip çıkıyorsa tekne
etrafına o ülkeden bir kaçı güvenlik botu gönderip askeri tedbir alabilirdi.
Elin israillisi geldi 100 km ötede operasyon yaparken vatandaş ülke devletleri
sessizce izledi. İnanın iki yüzlülüğün daniskası. Sonuç veremeyecek bu işi bu
insanlara yaptırıp twit atmanın hiç bir anlamı yok. Bu sadece İsrail’in
şımarıklılığını artırır. Yapabiliyorsanız devlet olarak bunu yapın. Bu iş
kökten çözülmeli bunun icin de ülkelerin işbirliği yapması lazım. Bu iş
Türkiye’ye düşer, şu anda itibarı kalmamış sözünün gücü kalmamış iktidar eliyle
de olmayacak.”
Dervişoğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı
konuşmada, tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybeden Manisa Büyükşehir
Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek’e Allah’tan rahmet, ailesine, yakınlarına, Manisa
halkına ve CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in şahsında tüm Cumhuriyet Halk Partisi
camiasına bir kere daha başsağlığı diledi. Geçmiş Kurban Bayramı’nı kutlayan
Dervişoğlu, iktidarın bu Kurban Bayramı’nda, esnafa ve işverene müjdesinin,
destek, kredi yahut borç ertelemesi değil şahıs ve şirket hesaplarına konulan
blokeler olduğunu söyledi. Dervişoğlu, yüzlerce esnaf ve serbest çalışan
vatandaşın bayrama parasız pulsuz girdiğini belirtti. İktidarın bayram
müjdesinin sadece bu olmadığını ifade eden Dervişoğlu, müjdenin ayrıca
memleketine veya tatile giden vatandaşlara “denetim mi, tuzak mı olduğu çok
şüpheli” olan trafik cezaları olduğunu dile getirdi.
Dervişoğlu, İçişleri Bakanlığı tarafından başlatılan yeni
radar uygulamasına ilişkin “Maliye, hasılat elde etmek için ceza kesmektedir.
Devlet, vatandaşına tuzak kuran duruma düşürülmüştür. Vatandaş, kurallara saygı
duymaya değil, fahiş cezalarla korkuya alıştırılmaktadır. Böyle düzen olur mu?
Böyle ceza mantığı olur mu?” dedi ve ekledi: “Vatandaşın parasıyla yaptığı
yolu, ona misli bedellerle kullandıran iktidar aklı, Hazine’de açtığı gediklere
yama yapmak için milletimize ceza yağdırmaktadır. Maliye, hasılat elde etmek
için ceza kesmektedir. Devlet, vatandaşına tuzak kuran duruma düşürülmüştür.
Vatandaş, kurallara saygı duymaya değil, fahiş cezalarla korkuya
alıştırılmaktadır. Böyle bir düzen olur mu? Böyle ceza mantığı olur mu?
Sınırlardan mayınları temizleyen devlet, yolundan geçen vatandaşına, hız
tabelasıyla mayın koyar gibi tuzak koyar mı? Bu serzenişe karşı, Avrupa’daki
trafik cezaları örnek gösterilecekse ben de Avrupa’daki refahı, gelir
seviyesini ve demokrasi standartlarını örnek olarak gösteriyorum. Sen
vatandaşına her konuda bunları verdin de cezalarda Avrupa standardı mı kaldı?
Karşı olduğumuz trafik kontrolleri ve yerinde kesilmiş cezalar değildir.
Kazaları önlemek amacıyla yapılan uygulamalar yerine, bütçe açığını finanse
etmek için vatandaşa kurulan tuzaklardır.”/karar