“Hem ABD Deniz Kuvvetleri'ne hem de dünya güvenlik yapısına
meydan okuyan Yemen silahlı kuvvetleri, kolay kolay yok edilemeyecek birçok
yeteneğe sahiptir ve bu sorunun tek çözümü Gazze'ye karşı savaşı durdurmaktır.
Yemenliler hiçbir uzmanın tahmin edemeyeceği bu ağır
saldırılarını sürdürmeye devam ederken, ABD ve İngiltere'nin zaman zaman
saldırıları da Ensarullah'ın direnişine engel olamadı.
Yemen silahlı kuvvetleri, ABD Donanması'na ve küresel yapıya
kafa tutmayı başardı ve bu güçler, kolay kolay yok edilemeyecek kadar gelişmiş
yeteneklere sahiptir. Yemen silahlı kuvvetleri, Siyonist rejimin ekonomisi
üzerinde ve uçak gemileri de dahil olmak üzere Amerikan savaş gemileri üzerinde
büyük etkiler yaratabildi ve bu tehdidi azaltmanın yolu, Gazze'deki soykırımı
durdurmaktır.
ABD Donanması, İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden bu
yana en yoğun deniz çatışmasına girdi ve bu, çoğu Amerikalı için sürpriz oldu
ve bu kez savaş Atlantik veya Pasifik'te değil, Kızıldeniz'de ve İsrail'in kapsamlı
savaşına karşı Gazze'de yaşayan Filistinlileri destekleyen Yemenlilere karşıydı.
Son birkaç ayda Yemenliler Amerika savaş uçaklarının defalarca
hava saldırılarıyla karşı karşıya kaldı ve buna farklı şekillerde karşılık
verdiler. Bunların arasında ABD uçak gemisine ve kıyılarındaki diğer gemilere
yapılan saldırılar ve silahları arasında da füzeler, insansız hava araçları,
patlayıcılarla donatılmış küçük tekneler ve ilk kez gemisavar balistik füzeler
yer alıyor.
Tarihsel olarak hiçbir şey, fakir, zayıf ve siyahi
olmalarına rağmen bir grup Yemenlinin ortaya çıkmasından daha şaşırtıcı olamaz.
Genellikle insanları Amerikan kurumlarına görünmez kılan özellikler, dünyanın
egemen yapısına meydan okumayı başardı.’
HİZBULLAH’IN AĞIR SALDIRILARI
İşgal altındaki toprakların kuzeyinde, Maron stratejik
üssünün de bulunduğu "Cebel el-Cürmük" bölgesi, Lübnan Hizbullah Hareketinin
roket saldırılarının hedefi oldu.
Siyonist rejim medyası da Lübnan'dan Maron üssüne doğru 60
füze ve roket fırlatıldığını duyurdu. Bu bağlamda Lübnan Hizbullah Hareketi bir
açıklama yaparak şu ifadelerde bulundu: ‘Cebel el Cürmük’teki Maron üssündeki hava kontrol birimi karargâhı
ve hava harekât dairesi karargâhını onlarca Katyuşa füzesiyle bombaladık,
atılan füzeler doğrudan hedefi vurdu.
Bu saldırı, Maron üssünün bazı ekipmanlarının tahrip
olmasına ve içinde yangın çıkmasına neden oldu. Bu saldırı Filistin'e destek
amacıyla ve “Hadi” lakaplı Mücahid Meysem Mustafa el-Attar’ın el-Bekaa
bölgesinde şehit edilmesine yanıt olarak gerçekleştirildi. Medya kaynakları da
bu üsten dumanların yükseldiği anın fotoğraflarını yayınladı.
El-Rahab Üssündeki casusluk ekipmanları uygun silahlarla
hedef alındı.’
Pazar günü Siyonist haber kaynakları, güney Lübnan'dan işgal
altındaki Filistin'in kuzeyinde yer alan Esbe’e el-Celil'deki Siyonist rejimin
mevzilerine doğru 40 Katyuşa roketinin ateşlendiğini bildirdi.
Siyonist rejim ordu radyosu, İsrail'in işgal altındaki
Filistin'in kuzeyindeki savunmasının etkinleştirildiğini duyurdu.
Güney Lübnan'dan işgal altındaki Filistin'in kuzeyindeki
Celil bölgesine gerçekleştirilen roket saldırısının ardından Siyonist medya,
Celil'de büyük bir yangın çıktığını bildirdi. Bu kapsamda İbranice yayınlanan
Yediot Aharanot gazetesi, Lübnan'ın güneyinden gelen roket saldırısı sonucu
çıkan büyük yangını söndürmek için Celile bölgesinde 10 itfaiye ekibi ve 6
helikopterin çalıştığını bildirdi.
Ayrıca Siyonist rejimin radyosu şu açıklamalarda bulundu: ‘El-Celil'in
farklı bölgelerinde alarm sesleri duyuldu. Lübnan Hizbullah’ı da Pazar günü bir
bildiri yayınlayarak şu açıklamalarda bulundu: ‘İşgal altındaki Filistin'in
kuzeyinde Siyonist rejimin ordusunun üslerinden biri onlarca Katyuşa roketiyle
hedef alındı.’
Lübnan İslami direnişinin bu doğrultuda yayınlanan
açıklamasında şu ifadeler yer aldı: ‘Direnen Filistin halkına ve onun cesur ve
asil direnişine destek vermek amacıyla ve Siyonist rejimin Bekaa bölgesindeki
suikastlarına tepki olarak İslami direniş savaşçıları Pazar günü onlarca
Katyuşa füzesi ile Batı Tiberya'daki “Nimra” üssünü hedef aldı. Bu üs, zaman
zaman Lübnan İslami direnişinin misilleme saldırılarına hedef olan İsrail
ordusunun işgal altındaki Filistin'in kuzeyindeki ana üslerinden biridir.’
Şunu da belirtmek gerekir ki, Lübnan Hizbullah Hareketi
cumartesi günü, ülkenin güneyindeki İslami direniş savaşçılarından Meysem
Mustafa el-Attar'ın şehit edildiğini açıkladı.
DÜŞMANIN ELİNDEKİ GÜCÜ TAKİP EDİYORUZ
Hizbullah'ın Lübnan Parlamentosu'ndaki temsilcisi “Muhammed
Raad”, Siyonist düşmanın mevzilerini ve elindeki gücü takip ettiklerini ve
saldırganların hedeflerini zayıflatmak, mağlup etmek ve devirmek için onlara
saldırdıklarını vurguladı. Muhammed Raad şu ifadelerde bulundu: ‘Bu aşamada
sadece düşmanla karşı karşıya gelmekle kalmıyoruz, sonraki aşamalar için de mücadelenin
temellerini atıyoruz. Çünkü düşmanın istemediği şey budur. Ona yönelik her
türlü saldırıya karşı hazırlıklı olmalıyız.’
İSRAİLLİ GENERAL: HİZBULLAH'LA ANLAŞMAYA VARMALIYIZ
İsrail Ordusu Askeri İstihbarat Dairesi eski başkanı (AMAN),
bu rejimin Aksa Tufanı operasyonundaki başarısızlığını eleştirerek şunları
vurguladı: ‘Hizbullah'la anlaşmaya varmalı ve savaşa girmemeliyiz. İsrail
ordusunun (AMAN) askeri istihbarat dairesi eski başkanı Amos Yadlin Cumartesi
günü yaptığı açıklamada, Siyonist yetkililerin Lübnan Hizbullah'ıyla savaşın
gerekli olduğu yönündeki iddialarının aksine bir açıklama yaptı ve şunları
söyledi: ‘Hizbullah'la anlaşma sağlanmalıyız. Hizbullah'la anlaşmak bu
hareketle savaşmaktan daha iyidir. Çünkü her savaş bizi savaşsız da
ulaşabileceğimiz bir anlaşmaya götürecektir.
Siyonist rejimin hava savunma teşkilatının eski komutanı
Zvika Haymovich de Hizbullah'ın birleşik saldırılar gerçekleştirme yeteneğini itiraf
ederek şunları söyledi: ‘Hizbullah'ın elinde çok sayıda füze var ve ateşlediği
füzeler kesinlikle bu hareketin fırlatabileceği en az fazla füze sayısı değil.
İsrail'in Gazze'deki hatalı stratejisi ve pervasız
davranışı, askeri doktrininin tüm unsurlarını baltaladı. İsrail'in Hamas'ın
saldırısına verdiği feci tepki, onun hayatta kalmasına gölge düşürdü.’