Ancak, operasyonun sonuca ulaşabilmesi için hükümetin
gereken ABD desteğini alacağına dair çok az teyit var.
Yemen'e insani yardım için önemli bir giriş noktası olan
Hudeyde limanı, petrol depolama tesisleri içeriyor.
Arap basınında yer alan haberlere göre, ABD'nin Husilere
karşı yeni hava saldırıları başlatmasının ardından, ABD ve Suudi destekli
hükümetin arkasında olduğu silahlı grupların Hudeyde'ye doğru ilerlemeye
hazırlandığı ifade ediliyor.
Liman kentine yapılan ABD saldırılarının önde gelen Husi
yöneticilerini öldürdüğü ve grubu zayıflattığı bildiriliyordu.
'80 bin asker seferber edilecek'
Körfez Araştırma Merkezi'nin kurucusu Abdülaziz bin Sakır'a
göre yaklaşık 80 bin asker liman saldırısı için seferber edilecek.
Chatham House'da bir araştırmacı olan Farya el Müslimi'ye
göre, operasyonlar yalnızca Hudeyde limanı için değil, aynı zamanda batı
Yemen'deki "Beşinci Bölge" olarak bilinen çevre bölge ve güneydeki
Taiz vilayeti için de planlanıyor.
'Nihai hedef Sana'
Hudeyde'yi ele geçirmek, 2014'ten beri Husi kontrolünde olan
başkent Sana'yı ele geçirmek için "zemin çalışması" niteliğinde
olacak.
Körfez Araştırma Merkezi'nin kurucusu Abdülaziz Sakır,
"Hudeyde düşerse, sıradaki Sana'dır. Husilerin sonuna doğru geri
sayımdayız" dedi.
Yemen'deki savaş ne zaman başlamıştı?
Husilerin 2014'te kuzey Yemen'in kontrolünü ele geçirmesi
üzerine, ABD ve Suudi destekli hükümetin talebiyle Suudi liderliğindeki bir
koalisyon saldırıya geçmişti.
Husiler, 2023'ten beri Gazze halkıyla dayanışma amacıyla
Kızıldeniz'deki İsrail bağlantılı ticari gemilere saldırılar düzenliyor.
Husilerin, uluslararası gemilere yönelik saldırılarına karşılık ABD, ülkeye
dönük hava operasyonları başlattı.
Yemen'de Suudi destekli koalisyonun başlattığı savaş, on
binlerce kişinin ölümüne ve insani krize yol açmıştı.
ABD'nin askeri desteği kesin değil
Ancak Hudeyde'yi geri almaya hazırlanmak Suudi destekli
hükümet için kolay olmayacak. El Müslimi, Washington'un Yemen'e yönelik
"tutarsız" dış politikası nedeniyle ABD askeri desteğinin garanti
olmadığını vurguluyor.
El Müslimi, "Yemen hükümeti arasında ABD tarafından
silahlandırılacakları veya hava desteği sağlanacağı konusunda çok fazla
yanılsama var" diye ekliyor.
ABD ise, Yemen'deki iç çatışmalara müdahale etmeyeceğini
söylüyor. Geçtiğimiz yıl Birleşmiş Milletler'e devredilen Suudi Arabistan'ın
arabuluculuğundaki barış süreci, Kızıldeniz'deki Husi saldırıları nedeniyle
durmuştu.
ABD Merkez Komutanlığı, General Michael Kurilla'nın bu hafta
Yemen silahlı kuvvetlerinin genelkurmay başkanı Korgeneral Saghir Hamid Ahmed
Aziz ile bir araya geldiğini ve "İran destekli Husilere karşı devam eden
çabaları, şu anda seyrüsefer özgürlüğünü yeniden sağlamayı amaçlayan operasyon
dahil olmak üzere" kendisiyle bazı konuları görüştüğünü söylemişti.
Buna karşılık, El Müslimi, ABD'nin Yemen'le ilgili
kararlarda Washington'ın "iç siyasi hesaplamaları" ve giderek artan
izolasyonist duruşunun belirleyici olacağını belirtti.
Operasyonun önünde siyasi engeller de var
El Müslimi, Hudeyde'de herhangi bir askeri operasyonun
"siyasi olarak" zor olacağını da sözlerine ekledi. El Müslimi'ye
göre, bu durum, 2018'de BM aracılığıyla imzalanan Stockholm Anlaşması'nı ihlal
edecek.
Bununla birlikte, Batı tarafından tanınan hükümetin Sana'da
meşruiyetten yoksun olacağı ve orada yönetim kapasitesinin sınırlı olacağı
yönünde endişeler var.
Suudi destekli hükümetin, Güney Yemen'de etkisiz bir yönetim
geçmişi var. Hükümet, bu bölgede elektrik sağlayamıyor ve gıda fiyatlarının
artmasına neden oluyordu.
El Müslimi, ABD ve Suudi destekli hükümet için şunları
söyledi: "Benim meşru endişem ertesi günle ilgili. Sana'yı ele
geçirirlerse, insanlara her şeyin artık normale döndüğünü, emniyet ve
güvenliğin olduğunu ve hukukun üstünlüğünün sağlandığını hissettirecek ne
sunabilirler?"
Bu riskler, dünyanın Yemen'e en büyük bağışçılarından ikisi
olan Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık'ın artan çekilmesiyle daha
da derinleşecek. Ülkeye dönük dış yardım programları yakın zamanda
azaltılmıştı.
Chatham House'daki Orta Doğu ve Kuzey Afrika programının
başkanı Sanam Vakil, "ABD artık hükümet kapasite geliştirme alanında
mevcut değil" dedi.
Vakil, bir yandan da ABD ve müttefiklerini Yemen'deki barış
sürecine odaklanmaya çağırdı: "Bazı yeni eklemelerle, uzun vadede hâlâ
mümkün. Yemen'in Libya'dan, Suriye'den daha fazla siyasi bir süreç için şansı
var."
Yemen'de artan Rusya ve Çin nüfuzu
Husilerin Moskova ve Pekin ile gemilerinin Babülmendep
Boğazı'ndan geçmesine izin verme anlaşması, Hudeyde'ye yönelik olası bir
saldırıya daha fazla engel oluşturuyor.
Anlaşmanın şartları bilinmiyor, ancak hem Rusya hem de
Çin'in BM Güvenlik Konseyi'nde veto yetkisi var. İran'ın aracılık ettiği
müzakerelerde Rusya ile Husilere gelişmiş gemi savar füzeleri gönderilmesi
konusunda görüşmeler yapılmıştı.
Bununla birlikte, Husilerin Ukrayna'daki savaşa katılmak
üzere Rusya safında savaşçı topladığına dair iddialar var.
Rusya'nın Suriye'deki nüfuzunun eski Devlet Başkanı Beşar
Esad'ın devrilmesinden sonra zayıflamasıyla Moskova kaynaklarını Yemen'e
kaydırmaya hazırlandığı söyleniyordu.
El Müslimi, konuya ilişkin olarak "Daha önce Şam'da
görevli Rus bölge uzmanları artık Sana'da" dedi.
El Müslimi, "Suriye'yi kaybetmek yalnızca Yemen'deki
Rus varlığını güçlendirecektir" diye devam etti.
Abdulaziz bin Sakır da, "Rusya'nın uluslararası olarak
tanınan hükümetin merkezi olan Aden'de bir büyükelçilik açma girişimleri, Yemen
tarafının reddettiği bir hareket özgürlüğü talebiyle sınırlıydı" dedi.
Sakır, "Hükümet onlara hareket özgürlüğünün
olamayacağını söyledi çünkü bir tür bağlantı, ilişki ve tedarik olduğunu
biliyorlar" diye ekledi.
El Müslimi, ayrıca, "ABD Başkanı Donald Trump'ın Çin
ile olan ticaret savaşının Pekin'i Yemen'de daha cömert hale getirmesi
muhtemel" diye konuştu.
sol