Yemen ordusunun ve halk komitelerinin son aylarda Marib
eyaletindeki ilerlemesi ve ayrıca el-Beyda eyaletinin tamamen kurtarılmasıyla
birlikte, dünya çapında birçok haber ve analiz çevreleri Yemen'deki çeşitli
aktörlerin davranışlarını inceledi ve bu ülkedeki saha ve siyasi gelişmeler
hakkında tahminlerde bulundu.
Gregory Johnson'ın kalemiyle, Washington'daki Fars Körfezi
Düşünce Kuruluşu’da (AGSIW), yer alan makalede şu ifadeler yer aldı:
‘Görünüşe göre Husiler sonunda Yemen'deki Riyad bağlantılı
hükümetin ana üssü olan Marib kentinin kontrolünü ele geçirebilecekler ve artık
Yemen'de birleşik bir devletin oluşumundan söz edemeyiz.
Joe Biden Ocak 2021'de iktidara geldi ve Yemen'deki savaşı
bitirmeye kararlıydı. Bu yönetimde Obama döneminde de yetkili olan kişiler
vardı ve Yemen'de savaşa girme kararının yanlış olduğunu düşünüyorlardı. Öyle
ki, Obama yönetiminden bir yetkili, Suudileri desteklemeyi "sarhoş bir
sürücüyle arabaya binmeye" benzetmişti.’
Bu düşünce kuruluşu Yemen savaşını tüm boyutlarıyla bir
felaket olarak nitelendirdi ve şunları yazdı: ‘Her ikisi de ABD'nin ortağı olan
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen'deki mahkûmlara işkence
yapmak, sivillere karşı hava saldırıları düzenlemek ve dünyanın en kötü insani
krizini şekillendirmekle suçlanıyor. Yeni ABD yönetimi göreve başladıktan iki
hafta sonra, politikalarını değiştirme ihtiyacı hissetti ve Joe Biden, ilk dış
politika konuşmasında silah satışları da dâhil olmak üzere Yemen'deki saldırı
operasyonlarına yönelik her türlü ABD desteğinin sona ereceği sözünü verdi.
Aynı gün, Tim Lenderking Washington'un Yemen Özel Temsilcisi olarak atandı ve
ertesi gün (5 Şubat), Biden yönetimi Kongre'ye Donald Trump yönetimi zamanında
terörist gruplar listesine alınan Ensarullah'ı bu listeden çıkardığını bildirdi.
Lenderking'in görevi, çeşitli taraflarla müzakere etmek ve
siyasi bir çözümün önünü açmaktı, ancak San’a merkezli hükümetten güçlü bir
şüpheyle karşı karşıya kaldı.
ABD'nin eylemlerine Ensarullah’ın yanıtı, beklendiği gibi,
Marib'e yeniden saldırıydı. Bu bölge, bu grubun Yemen'de bağımsız bir hükümet
kurma ana hedefinin anahtarı olarak gördüğü bir bölgedir ve ülkenin gelir
kaynakları, özellikle petrol ve gaz, orada ve Şabva ve Hadramevt'te
yoğunlaşmıştır. Eğer Husiler hükümet çerçevesinde bir harita oluşturmak
istiyorlarsa bu üç ilden birine hâkim olmaları gerekiyor ve Marib, San’a'ya
diğer iki eyaletten daha yakın olduğu için, Husiler oybirliğiyle bu eyalete
hâkim olmaya odaklandılar.
Marib kurtarılırsa, San’a hükümetinin güçleri güneye Şabva
eyaletine hareket edecek ve bu eyaletin petrol kuyularına hâkim olacak ve
ekonomik temellerini genişletecektir.’
BAE Marib'den ayrıldı
Gregory Johnson makalesinin devamında şu ifadelerde bulundu:
‘Savaşın ilk yıllarında, BAE'nin Marib'de Patriot füzeleri
konuşlandırması San’a hükümet güçlerinin bu eyalette faaliyet göstermesinin
önündeki başlıca engellerden biriydi. O yıllarda, Marib'in göreceli istikrarı
nedeniyle, bu eyalet 2,5 milyondan fazla yerinden edilmiş insan aldı, böylece
şehrin nüfusu 400 binden üç milyona yükseldi. Ancak Temmuz 2019'da BAE yavaş
yavaş Yemen'den çekilmeye başladı, aynı zamanda birliklerini ve Patriot hava
savunmasını da geri çekti. Aynı ay, Yemen Ensarullah Hareketi, Hadi ordusunun
hava savunma kabiliyetini değerlendirmek için Hadi hükümetinin Marib valisi
Sultan el-Arada'nın evine balistik füze fırlattı.
Yemen'e yönelik işgalci koalisyon, Marib'de pratikte birkaç
gruba ayrıldı. Suudiler bir çıkış yolu arıyor ve kabileler San’a hükümet
güçleriyle ayrı anlaşmalar yaptı. Aynı zamanda, Hadi hükümeti beceriksizlik,
yolsuzluk ve kötü yönetim sorunları yaşıyor ve Riyad bağlantılı ordu, geçimini
sağlamak için silahlarını karaborsada satıyor ve birçokları aylardır maaş
almıyor.
Husilerin dünyada galip gelmesi şaşırtıcı değildir. Husiler,
eylül ayında el-Beyda eyaletinin ve kuzey Şabva eyaletinin bazı kısımlarını
tamamen kontrol altına aldılar ve bu onlara, Marib'i güney Yemen'den
ayırmalarına izin verdi. Onlar, Marib'in güneyindeki Harb bölgesinin kontrolünü
ele geçirdiler ve şimdi de Abdiya'yı kuşattılar; Abdiya düşerse, Husiler Marib
şehrine ulaşmak için baskıyı ikiye katlayacaklardır ve eğer Marib'i ele
geçirebilirlerse ki bu çok olasıdır, o zaman gaz sahalarına hâkim olabilir ve
tek bir Yemen devleti kurma umudunu yok edebilirler.’
Amerika kafa karışıklığı içindedir
Washington'daki Fars Körfezi Düşünce Kuruluşu (AGSIW),
makalesinin başka bir bölümünde ABD hükümetinin davranışına değindi ve şunları
yazdı: ‘Marib'deki hızlı gelişmeler ABD'yi zor durumda bıraktı ve ABD ne
yapacağını gerçekten bilemiyor.
Washington'un Husiler üzerinde hiçbir etkisi yok ve bu gruba
yönelik yaptırımlar başarılı olmadı. Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşmiş
Milletler'in sert sözleri ve açıklamaları duyulmuyor ve Amerika Birleşik
Devletleri'nin Yemen'deki savaşa doğrudan askeri müdahalesinin başarısız olduğu
bir durumda, Husiler müzakere veya teslim olmak için hiçbir neden görmüyorlar.
Husiler kendilerini haklı konumunda görüyorlar. Onlar savaş
alanında kazandılar ve Marib'e saldırılarına devam ederlerse petrol ve gaz
kuyularının kontrolünü ele geçirip kendi bağımsız hükümetlerini kurabilirler.
Öte yandan, ABD artık Riyad liderliğindeki koalisyona silah sağlamaya devam
edemez ve bu konuda büyük baskı altındadır. Bu nedenle Suudiler de mühimmat ve
silah kullanımından tasarruf ediyor.
ABD'nin Marib meselesi konusunda, Yemenlileri Marib'deki
operasyonları durdurmaya ikna etmek için İran'ı kullanmaktan başka seçeneği
yok.’
Ancak bu düşünce kuruluşunun yazarı, bunun Ensarullah’ın bu
konuda herhangi birinin tavsiyesini dinlediği anlamına gelmediğini de
vurguluyor.
****
Yemen ordu güçleri ve halk komiteleri, dünkü son saha başarısında, Marib'in güneyindeki Neca bölgesinin kontrolünü ele geçirmeyi ve Cebel Murad şehri arasındaki iletişim yolunu kapatmayı başardı.