Siyonist rejim ordusu, Lübnan ve Gazze Şeridi'ndeki sivil
halka karşı işlediği tüm suçlara rağmen, belirlediği hiçbir amacına
ulaşamamıştır. Bu sebeple, işgalci ABD ve müttefiklerinin askeri ve siyasi
desteğiyle, savaşın genişletilmesi ve bölge güvenliğini bozma amacıyla, sözde
insan hakları örgütlerinin ölümcül sessizliği ve kayıtsızlığı altında,
uluslararası tüm yasa ve kuralları hiçe sayarak Filistin halkını ve Lübnan
halkını vahşi bir soykırıma tabi tutmuş, pek çok kişiyi evlerinden ve
yurtlarından etmiştir.
Bakıri devamında şunları söyledi:
Lübnan'daki savaşın en büyük amacı, işgal altındaki
toprakların kuzeyinde güvenliği pekiştirmek ve bu bölgedeki yerleşim alanlarını
eski haline getirmekti. Ancak bu hedef sadece gerçekleşmemiş olmakla kalmamış,
aynı zamanda Hayfa ve Tel Aviv gibi büyük şehirlerdeki güvenliksizlik de
artmıştır.
General Bakıri şunları da ekledi:
Siyonist rejim ordusunun Gazze'ye yönelik saldırısının
başlıca hedefi, esirlerin serbest bırakılmasıydı. Ancak, 14 ay süren Aksa
Tufanı operasyonunun ardından, bu esirlerin nerede tutulduklarına dair hiçbir
iz bulamamışlardır. Üstelik tam ölçekli bir savaşın ardından bu rejimin
başbakanı, esirleri serbest bırakmak için ödül açıklamak zorunda kalmıştır.
Genelkurmay Başkanı, İran'a yönelik son saldırı hakkında da
açıklamalarda bulundu ve şunları söyledi:
Siyonistlerin bu eylemi, İran İslam Cumhuriyeti'nin kırmızı
çizgilerini aşmak anlamına gelmektedir. Ancak bilinmelidir ki İran Silahlı
Kuvvetleri, ahlaki ve dini öğretilere dayalı olarak, uluslararası hukuka uygun
şekilde, toprak bütünlüğünü savunmak adına gecikmeden, acele etmeden ve
dikkatli bir şekilde, uygun zamanda bu saldırılara uygun şekilde cevap
verecektir.
Bakıri, ayrıca şunları da belirtti:
İran İslam Cumhuriyeti, kendi topraklarına yönelik hiçbir
saldırıyı kabul etmez ve bunu cevapsız bırakmaz. Bu konuda da mutlaka uygun bir
tepki verilecektir.
Genelkurmay Başkanı, "Sadık Vaad İki Operasyonı"nu
hatırlatarak şu açıklamayı yaptı:
Bu iki operasyon, taktiksel, uygulama şekli ve kullanılan
silahlar bakımından birbirinden farklıydı. Aynı şekilde, İsrail'in son
saldırısına verilecek cevap da bu rejimin liderlerinin öngördüklerinden farklı
bir biçimde planlanmıştır.
Bakıri, sözlerini şöyle sürdürdü:
İran Silahlı Kuvvetleri, yıllardır savunma doktrinini,
düşmanların en yüksek tehditlerine karşı sert, caydırıcı ve zamanında karşılık
verme üzerine inşa etmiştir.
Genelkurmay Başkanı son olarak şunları vurguladı:
Baş komutanın da belirttiği gibi, askeri komutanlarımız ve
siyasi sorumlularımız, bu cevabın şekli ve zamanlaması konusunda ne acele
edecekler ne de tembellik yapacaklardır. Ancak, bu noktada değişmeyen tek bir
ilke vardır, o da şudur: İsrail rejimi, İran'ın kutsal topraklarına saldırmanın
ağır bedelini mutlaka ödeyecektir.