Federal yönetim modelinin işleyemeyeceğini belirterek,
"Tek millet, tek halk, tek ordu, tek Suriye" diyen ABD'nin Suriye
Özel Temsilcisi Tom Barrack, söylem değiştirerek "Federasyon değil ama ona
yakın bir yapı" üzerinde çalıştıklarını söyledi.
Washington Post’un haberine göre, Suriye’de azınlıklara
yönelik şiddetin tırmanması, yeni yönetimin en önemli uluslararası
destekçilerinden biri olan ABD’nin pozisyonunda önemli bir değişikliğe yol
açtı.
Daha önce terör örgütü HTŞ yönetiminin lideri Ahmed Şara’nın üniter
devlet çabalarına güçlü destek veren Barrack, Süveyda’daki çatışmaların
ardından Suriye’nin “yüksek derecede merkezi bir devlete alternatifler
düşünmesi gerekebileceğini” söyledi.
Geçen ay bir grup gazeteciye konuşan Barrack, “Bir
federasyon değil ama onun biraz altında, herkesin kendi bütünlüğünü, kendi
kültürünü, kendi dilini korumasına izin veren ve İslamcılık tehdidi olmayan bir
yapı” dedi. Barrack, “Sanırım herkes daha makul bir yol bulmamız gerektiğini
söylüyor” diye konuştu.
Bu açıklamanın, HTŞ ve Suriye Demokratik Güçleri arasındaki
gerilim yükseldikten sonra kamuoyuyla paylaşılması dikkat çekti.
Şara ise devlet medyası tarafından yayımlanan konuşmasında
Suriye’nin bölünmesi olasılığını reddetti, “Bazı insanlar arasında Suriye’yi
bölmek ve içeride yerel kantonlar oluşturmak için istekler var, ancak mantıken,
siyasi olarak ve akla uygun olarak bu imkansız” dedi.
6 ayda 3 çatışma yaşandı
Mart ayında Alevi nüfusun yaşadığı sahil bölgesine, HTŞ
güçleri ve bağlantılı cihatçı grupları saldırılarında en az 1400 kişi yaşamını
yitirmişti.
Daha sonra Süveyda şehrinde, Dürzi güçleri ve Arap
aşiretleri arasında başlayan çatışmalar, HTŞ'nin Dürzi güçlerine saldırılarıyla
savaş boyutunu almış, binden fazla kişi hayatını kaybetmişti.
Alevilere ve Dürzilere yönelik saldırıların ardından İsrail
de HTŞ yönetimini hedef almıştı.
Ülkede son olarak, ABD himayesinde HTŞ ve SDG arasında 10
Mart'ta imzalanan ikili anlaşma, gerilimlerin ve çatışmaların gölgesinde kaldı.
Haseke'de düzenlenen bir konferansta "çoğulculuğa ve eşit vatandaşlığa
dayalı demokratik yönetim" talebinde bulunuldu. Yayımlanan bildiride,
SDG’nin “yeni bir ulusal ordunun çekirdeği” olması gerektiği belirtildi.
Konferansın ardından HTŞ, Paris’te yapılması planlanan görüşmelere
katılmayacağını bildirdi. Gerilimin ardından taraflar arasında çatışmalar gözlendi.