Hizbullah Genel Sekreteri Yardımcısı Şeyh Naim Kasım, bu
gün, (25 Haziran Cumartesi) Lübnan'daki Ulusal Arap-İslam Konferansı'nda
yaptığı açıklamada, Siyonist rejimle uzlaşan Arap ülkelerinin bu rejimle askeri
ittifaklar kurma çabalarına değinerek şunları söyledi: ‘Siyonist rejimle
ilişkilerini normalleştiren ülkelerin yaklaşımı, bu işgalci rejimle askeri
ittifaklar kurmaktır. İsrail, bu tehditlerin direnişi endişelendireceğini
düşünüyor. Ama ben bu tehditlerin boş olduğunu söylüyorum. Biz, tam anlamıyla
hazırız ve büyük manevra ve hazır ol konumundayız ve her gün hazırlıklıyız.
Bugün de Filistin'deki müttefiklerimiz ve direniş ekseni ile en güçlü
aşamalarımızdayız.’
Direnişin gücü ve hazırlığının hatırlatılması
Şeyh Naim Kasım sözlerine şöyle devam etti: ‘Biz ve müttefiklerimiz
gücümüzle ve askeri hazırlığımızla gurur duyuyoruz ve halkımızın güvende
hissetmesi için bunu hatırlatıyoruz. Halkımız, onların arkasında onları
savunmaya hazır güçlü bir liderliğin olduğunu bilmelidir ve İsrail toplumu da
zayıf bir liderliğin arkasında durduklarını bilmelidir.
Lübnan'ın ordusuyla, halkıyla ve direnişiyle topraklarını
nasıl özgürleştirdiğini ve direnişin Temmuz saldırılarıyla nasıl mücadele
ettiğini ve kazandığını gördük ve yine Seyfül Kudüs (Kudüs’ün Kılıcı) savaşında
Filistin direnişinin, işgalcilerle olan çatışma tarihinde nasıl yeni bir yol
oluşturduğunu da gördük.’
Hizbullah Genel Sekreteri Yardımcısı, direnişin otoritesini
ve çabalarını, İran İslam Cumhuriyeti'nin Filistin davasına çekinmeden verdiği
desteği ve ülkelerin bu bayrak altında birleştirilmesini vurgulayarak, şu
ifadelerde bulundu: ‘Bu durum, önümüzde zafer olduğu anlamına gelmektedir.
ABD, Siyonist rejime hizmet etmek için her şeyi kontrolü
altına alacağını biliyor. Biz de direniş kuvvetleri olarak halk ve direniş tek
cephede hareket ettiği sürece vatanımızın egemenliğini ve onurunu korumaya
çalışacağız.
ABD, Lübnan'da Hizbullah'ı yenilgiye uğratmak için tüm
yollara başvurdu ama başarısız oldular. Tıpkı 2006 savaşında olduğu gibi amaç
Hizbullah'ı yok etmekti ama biz kazandık. Onlar, emirlik kurmak için
tekfircileri Suriye üzerinden gönderdiler. Ama onlar da başarısız oldu. Biz
ulusal bir hükümet kurmaya çalışacağız ve Lübnanlılarla ilgili dosyaları
tamamlamak için elimizden geleni yapacağız ve bu yolda herkese yardım eli
uzatacağız.’
Batı'nın odak noktası Filistin davasına zarar vermektir
Şeyh Naim Kasım şu ifadelerde bulundu: ‘Batının bütün
politikalarının amacı, işgali sürdürmek ve Filistin davasına zarar vermektir.
Düşman, okyanustan Fars Körfezine kadar olan bölgelere hâkim olma girişimine
Filistin'den başladı ve tüm bölgeye hâkim olmak istiyor. Düşmanı sadece
Filistin’in sorunu görmek saflıktır. Çünkü İsrail, milletin ve her şerefli
insanın sorunudur. İsrail ile mücadelede tek çözüm direniştir ve başka herhangi
bir çözüm zaman kaybıdır. Bölgemizde gaspçıların varlığının devam etmesi, savaş
çıkarmak içindir. İsrail’in bütün tehditleri boştur ve biz sadece bu tehditleri
görmekle yetiniyoruz. Bu tehditler, Siyonistlerin iç cephesine güven vermek
için kullanılan ses bombaları gibidir.
ABD'nin, İsrail tarafından yönetilen Arap ülkelerini
kapsayan bir "Ortadoğu NATO’su" ilan etmesi komiktir ve bu ittifak bu
ülkeleri rezil etmiştir.
Filistin davasının asıl koruyucusu halk ve halkın
direnişidir ve eğer bazı ülkeler ve Müslümanlar bu davadan vazgeçse bile
Filistin ne diz çöker ne de teslim olur çünkü Filistin halkı meydanda kalmaya
karar vermiştir.
Batı destekli hiçbir siyasi seçenek doğru bir seçim değildi.
Aksine, bu seçenek, işgalcilerin saldırı ve yayılmacılığın desteklenmesinin bir
parçasıydı ve sadece Filistin ile de sınırlı değildi. Siyonist rejimle
normalleşen ülkeler, Filistin'e ve Filistin halkına zarar verdikleri gibi
aslında başta kendilerine zarar veriyorlar.’
Ortadoğu'da bölgesel bir NATO kurma fikrinin yeniden
ortaya çıkış hikâyesi
Ürdün Kralı 2. Abdullah Perşembe günü yaptığı açıklamada,
Batı Asya'da NATO gibi bir askeri ittifak olasılığından bahsetti ve böyle bir
koalisyon için beklentilerin çok açık olması gerektiğini vurguladı.
Ürdün Kralı, Amerikan TV kanallarından CNBC’ye verdiği
röportajda şunları söyledi: ‘Batı Asya bölgesinde NATO benzeri bir askeri
ittifakın oluşumunu, aynı düşüncede olan ülkelerin de katılım göstermesi
şartıyla destekleyeceğiz. Ürdün aktif olarak NATO ile işbirliği yapıyor ve
kendisini bu ittifakın bir ortağı olarak görüyor ve Ürdün onlarca yıldır NATO
güçleriyle yan yana savaşıyor.
Bölgede daha fazla ülkenin bu koalisyona katılmasını
istiyorum ve Ortadoğu NATO'sunun kurulmasını destekleyen ilk insanlardan biri
olacağım.’
Ürdün Kralı 2. Abdullah bu açıklamalarda bulunurken,
hatırlatmak gerekir ki, "Arap NATO'su" planı yıllardır Suudi
Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere Arap ülkelerinin liderleri
tarafından desteklendi ve bu planın ABD eski Başkanı Donald Trump döneminde
uygulanması, Beyaz Saray tarafından da desteklendi.
Analistler ve siyasi gözlemciler, Arap NATO'sunun
oluşumunun, İran'ın bölgedeki nüfuzu olarak adlandırdıkları şeyle mücadeleyi ve
aynı zamanda direniş ekseninin gücünü zayıflatmayı amaçlayan onlarca yıl önce
tasarlanmış bir Amerikan-Siyonist planı olduğuna inanıyor. Bu plan her defa bir
bahaneyle Siyonist yetkililer tarafından gündeme getiriliyor. Ancak Arap-İsrail
NATO'sunun oluşumunun önündeki engeller hiçbir zaman kaldırılmadı ve bu nedenle
bu plan tabir edilemez bir rüya olarak nitelendiriliyor.
Ancak, bu konunun yeniden ortaya çıkması ABD'nin desteğiyle
olacak gibi görünüyor. Çünkü Batı ve Arap medyasının açıklamalarına göre, ABD
Başkanı Joe Biden'ın Suudi Arabistan'a yapacağı ziyarette, Suudi Kralı, Körfez
İşbirliği Konseyi liderleri ve Mısır, Ürdün ve Irak olmak üzere birçok Arap
ülkesinin liderlerinin katılımıyla bir görüşme düzenleyecek.
Öte yandan Siyonist rejimin medyası ve bazı bilgili
kaynaklar, Tel Aviv ile Riyad arasında resmi bir güvenlik formunun kurulduğunu
açıkladı. İsrail muhabirlerinden ve İsrail’in KAN TV analistlerinden Gili
Cohen, Biden'ın bölgeye yaptığı ziyaret hakkında şunları söyledi: ‘İsrail ile
Suudi Arabistan ve birkaç Arap ülkesi arasında Fars Körfezi'ndeki bölgesel
savunma sorunları hakkında çalışmak için resmi bir güvenlik forumunun kurulması
için başarılı temaslar ve koordinasyonlar var.’