Uluslararası hukuka göre bu saldırının açık bir deniz
haydutluğu olduğunu belirten Bekayi, insani yardımı engelleme amacı taşıyan bu
eylemin savaş suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
İşgal altındaki topraklar ve Gazze’de yaşanan acı verici
gelişmelere dikkat çeken Bekayi, uluslararası kuruluşların bu suçlar karşısında
hala sessiz ve etkisiz kaldığını söyledi. İranlı diplomat ABD’nin BM Güvenlik
Konseyi’nde Gazze’de ateşkes sağlanması ve insani yardım ulaştırılması
yönündeki kararı veto etmesini sert bir şekilde eleştirdi.
Bekayi, son günlerde bölgede 150 masum insanın hayatını
kaybettiğini ve insani krizin devam ettiğini belirtti. Yönetim Kurulu’nun
İran’a yönelik yaklaşımına yanıt, daha fazla işbirliği olmayacaktır
Bekayi, önümüzdeki Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Yönetim
Kurulu toplantısında İran’a karşı karar alınma ihtimaliyle ilgili yaptığı
açıklamada, “Yönetim Kurulu’nun İran’a yönelik yaklaşımına yanıt, daha fazla
işbirliği olmayacaktır.
Son Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı raporunu esas alsak
bile, bu raporda ne İran’ın yükümlülüklerine uymadığına dair bir ifade ne de
nükleer faaliyetlerin barışçıl yoldan saptığına dair bir iddia yer almaktadır.
Elbette bu raporun birçok sorunu var; siyasi amaçlı hazırlanmış ve bahane
üretmeye yöneliktir. Ancak buna rağmen, söz konusu raporda İran’ın nükleer
programının barışçıl niteliği bir kez daha vurgulanmıştır.
Amerika’nın sunduğu öneri, İran ile ABD arasında gerçekleşen
beş tur dolaylı müzakerelerin bir sonucu değildir.”
İran’ın önerisine ilişkin bir soruyu yanıtlayan sözcü “Biz
kendi önerimizi Umman aracılığıyla iletiyoruz . İran’ın sunacağı öneri, makul,
dengeli ve mantıklı bir öneridir. ABD yetkililerine tavsiyemiz, bu önerinin
değerini bilmeleri ve bunu değerlendirmelerinde esas almalarıdır.” dedi.
Bekayi, Ajansın ABD ve Avrupa’nın siyasi baskısı altında
hareket ettiğini ve İran’ın çeşitli senaryolara karşı adımlar hazırladığını
kaydetti.
Bekayi, İran ile ABD arasında yapılması beklenen dolaylı
müzakerelerle ilgili soruya yanıt olarak “Bu konuda şu an yeni bir durum yok.
Karar alındığında kamuoyuyla paylaşılır” dedi.
Mehr haber ajansının haberine göre, İran’ın nükleer
programına yönelik çeşitli yorumlarla ilgili de konuşan Bekayi, “İran’ın
nükleer faaliyetleri barışçıl amaçlıdır. Bu, defalarca resmi mercilerce
duyurulmuştur. Ajansın son raporunda da herhangi bir sapma ya da uyumsuzluk
tespit edilmemiştir” ifadelerini kullandı.
Bekayi sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her zenginleştirme yapan ülkenin mutlaka askeri bir programı olduğu yönündeki algı kesinlikle doğru değildir. Birçok ülke uranyum zenginleştirme faaliyeti yürütmektedir ancak nükleer silah programına sahip değildir. İran için zenginleştirme faaliyetleri, nükleer yakıt döngüsünün ayrılmaz bir parçası ve nükleer sanayinin temel unsurlarından biridir; bu konu müzakere edilemez. Çünkü bu teknoloji, İran halkının ihtiyaç ve çıkarlarına göre, yıllar süren çaba ve İranlı bilim insanlarının gayretleriyle tamamen yerli olarak geliştirilmiştir. Kaldı ki, hiçbir ülkenin, uluslararası belgelerde açıkça tanınan bir hak hakkında yorum yapma veya müdahale etme hakkı yoktur.”
Bekayi, bazı Avrupa ülkelerinin İsrail’in askeri nükleer programına doğrudan katıldığını ortaya koyan belgelerin sızdırıldığını belirtti.
Bekayi, İran’ın istihbarat kurumlarının daha önce bu konuda açıklamalarda bulunduğunu ve bilgilendirme sürecinin devam edeceğini söyledi.
Bu belgelerin yayınlanmasıyla İran için önceden de net olan gerçeklerin artık uluslararası kamuoyu açısından da daha görünür hale geldiğini ifade eden Bekayi, belgelerin, bazı Batılı ülkelerin, İsrail’in nükleer silah kapasitesini artırmaya yönelik çabalarına doğrudan katkı sunduğunu ortaya koyduğunu dile getirdi.
Bakayi, “Nükleer silahların yayılmasının önlenmesi konusunda
sürekli konuşan ve İran’ın barışçıl nükleer faaliyetlerini sorgulayan bu
ülkeler, aynı zamanda İsrail’in yasadışı askeri nükleer programını
destekliyorlar” açıklamasını yaptı.