Karamollaoğlu burada yaptığı konuşmasına, "Muhterem
kardeşlerim, bu toplantıların 35.'sini icra ediyoruz. Çok üzülerek ifade etmek
istiyorum ki; bu 35 yılda çok büyük bir mesafe kat ettiğimizi söylememiz mümkün
değil. Aslında bugün geçmişe nazaran, İslam dünyasına baktığımız zaman, biraz
daha geriye gitmiş gibi bir halimiz var; çünkü dün İslam ülkeleri arasında
olmayan çatışmalar bugün var" sözleriyle başladı.
"Yemen’de, Keşmir’de, Suriye’de ve hepsinin başında Filistin’de
ciddi çatışmalar var. İslam alemi adeta kan gölüne dönmüş vaziyette ve Müslüman
Müslümanı katlediyor, bunu gözümüzden ırak tutamayız" diyen Karamollaoğlu,
"Bir de, İslam aleminin bağrına adeta hançer gibi saplanan İsrail ile olan
münasebetleri geliştirmek için sıraya giren Müslüman ülkeler var, Filistin’de
işlenen katliamlara rağmen. Bir başka husus ise, adeta yaramıza tuz eker gibi,
ABD ile şu anda yeniden hayat kazandırmaya çalıştığı BOP var… Bu basit bir iş
değil, bu bir hikaye değil, bu benim gözlemim falan da değil, bu bir gerçek!
ABD, BOP adı altında aslında Büyük İsrail’i kurmak için şu anda Akdeniz ve
Ege’ye yerleşti, buradaki kuvvetlerini arttırıyor; bizler ise birbirimiz ile
uğraşıyoruz" diye konuştu.
Karamollaoğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aslında konuyu derinlemesine irdelemek mümkün; ama
zamanımız kısıtlı olduğu için sadece satır başları ile yetineceğim. Şu anda
bölünmüş durumdayız. Kavmiyetler itibariyle, kuzey-güney, Kürt-Türk, Arap-Acem
diye her yerde bir ayrılık var; ne yazık ki bu ayrılık sebebiyle boşalan yeri
İsrail dolduruyor şu an. Sadece hatırlatacağım, zamanımız dar olduğu için;
aslında bizim büyük zenginliklerimiz var. Bizim inancımız en büyük
zenginliğimiz, ama biz sürekli inancımıza atıfta bulunuyoruz fakat onun gereğini
yerine getirmiyoruz. Bu bize bir şey kazandırmıyor. Şunu görmemiz icap eder
İslam ülkeleri dünya topraklarının 6’da 1’ne sahip, dünya nüfusunun 4’de 1’i
Müslüman, dünya petrol rezervlerinin %65’i Müslüman ülkelerde, doğalgazın ise
%60’ı; diğer madenlere girmiyorum"
Ama bunun yanında şunu da görmemiz icap eder; gelir
dağılımının en bozuk olduğu ülkeler İslam ülkeleri, en fazla ihtilaf ve
çatışmanın olduğu ülkeler İslam ülkeleri, genç işsizliğin en yüksek olduğu
ülkeler yine İslam ülkeleri, en fazla mülteci göçünün olduğu ülkeler İslam
ülkeleri, adalet sisteminin en sıkıntılı olduğu ülkeler İslam ülkeleri,
eğitimde en geri olan ülkeler yine İslam ülkeleri…
'Hala İslam coğrafyasında nüfusun 3’de 1’i okuma yazma
bilmiyor'
Muhterem kardeşlerim, bunları sayarak bir neticeye
gidemeyeceğimizi biliyorum. Sözlerimi şu ifadelerle tamamlamak istiyorum.
Dikkat ederseniz hepimiz aynı şeyleri tekrarlıyoruz, ama bunu ilk defa
yapmıyoruz, 35 yıldır yapıyoruz; hatta 135 yıldır yapıyoruz. Ama mesafe kat
edemiyoruz. Ne yapacağız da bir araya geleceğiz? Adı üstünde "Vahdet
Konferansı", bizim senede bir kere araya gelmemizi sağlıyor; İslam
birliğinin temelini oluşturuyor diyemeyiz. Geriye kalan 365 gün birbirimizden
kopuğuz hatta birbirimize karşı hasmane tavır sergiliyoruz. Şunu bilelim, İslam
ülkeleri olarak aramızda elbette görüş ayrılıkları olacaktır; ama bu ayrılıklar
hiçbir zaman silahlı çatışmaya dönüşmemelidir. O yüzden bu önemli toplantı
sebebiyle bizi dinleyen kardeşlerimize seslenmek istiyorum; bugün başımızı
ellerimizin arasına alıp düşünme zamanıdır. Bugün akan kanı durdurmak için
insiyatif kullanma zamanıdır; zaman İslam toprakları işgal altındayken seyretme
zamanı değildir!
Sorumluluk bizim omuzlarımızdadır; sadece Müslümanların
değil, dini, dili, ırkı, mezhebi, meşrebi, rengi ne olursa olsun bütün
mazlumların gözü-kulağı makul bir sese ihtiyaç duymaktadır. Emin olun bu ses,
bu toplantıya katılan bizlerden beklenmektedir.