Yemen'in Gazze'ye destek amacıyla Siyonist rejimin
saldırganlığına misilleme olarak sürdürdüğü operasyonlar devam ederken,
bölgesel ve uluslararası medyada Yemen’in Siyonist karşıtı operasyonlarının
Gazze’de yıpratma savaşıyla karşı karşıya kalan İsrail’e etkisi hakkında
sorular gündeme geliyor.
Bu konu hakkında değerlendirmede bulunan Arap askeri uzman
ve İsrail meseleleri uzmanı Eyhab Cabbarin, “Yemen füzeleri işgalci İsrail
rejimine önemli bir zarar vermese de rejim üzerinde derin bir psikolojik etki
yarattı. İsrail ordusu ile kabinesini çok kritik bir dönemde yeni tehditlerle
yüzleşmeye zorladığına inanıyorum.” dedi.
Katar’ın El Cezire televizyonuna konuşan Arap Uzman
Cabbarin, “Yıllar önce bölgedeki hava ve elektronik kontrolünü yoğunlaştırma
taahhüdünde bulunan İsrail, şimdi işgal altındaki Filistin topraklarının hava
sahasına çok uzak bir mesafeden giren ve hassas bölgelere ulaşan insansız hava
araçları ve füzelerle karşı karşıya kalıyor.” ifadesini kullandı.
Tesnim Haber Ajansı’nın haberine göre, Cabbarin, “Yemen’in
saldırıları İsrail toplumunda zayıflık duygusunu pekiştiriyor ve Siyonistler,
kabine ile ordunun tehditleri önlemede zorlandığına inanmaya başladı.
Dolayısıyla Siyonist toplumda Netanyahu kabinesi ve orduya olan güvensizlik
derinleşiyor, aynı zamanda İsrail rejimi ve ordusunun iç cepheyi koruyacak güce
sahip olmadığı duygusu hakim oluyor” değerlendirmesinde bulundu.
Yemenlilerin karar alma süreçlerinde bağımsız hareket
ettiğini ve ABD ile İsrail'in iddialarının aksine Yemen operasyonlarının
İran'ın isteğiyle olmadığını belirten Arap analist, şunları kaydetti:
“Yemenliler bu operasyonlarla Gazze'ye destek vermenin yanı
sıra bir dizi ideolojik hedef ve siyasi kazanım da elde ediyor. Yemen'in
Gazze'ye destek cephesinde yer alması, Ensarullah Hareketi'ne daha fazla
meşruiyet kazandırıyor ve bölgesel nüfuzunu genişletiyor”
İhab Caberin, “ABD, Yemen'e yönelik saldırılarla Yemenlileri
askeri açıdan zayıflatmaya ve Gazze'ye destek pozisyonlarından çekilmeye
zorlamaya birçok kez çalıştı. Ancak ABD saldırılarının Yemen operasyonları
üzerinde hiçbir etkisi olmadı, aksine Yemen operasyonlarının yeniden
yoğunlaşmasına ve kapsamının genişlemesine yol açtı ve ABD'nin Kızıldeniz'deki
stratejisi için daha fazla zorluk yarattığını gördük.” dedi.
Cebbarin sözlerini şöyle sürdürdü: “Siyonist İsrail’in
güvenlik kurumu, rejimin Yemen'den Lübnan ve Suriye'ye kadar birçok çatışma
cephesinde yer almasının, İsrail ordusunun kapasitesini zayıflattığını ve
Gazze'deki savaşa odaklanmasını engellediğini gayet iyi bilmektedir. Bu durum,
Siyonist çevrelerde savaş yönetiminin etkinliği ve bundan çıkış seçenekleri
konusunda iç tartışmaları derinleştirdi.”
Siyonist rejimin Yemen operasyonlarına yanıt konusunda
ABD'ye güvendiğini kaydeden Cebbarin, bunun İsrail'in Yemen tehdidine tek
başına karşı koyma kabiliyetinin kırılganlığını gösterdiğini, ABD'nin Yemen'le
ateşkes anlaşmasının ardından İsrail'in durumunun daha da karmaşık hale
geldiğini söyledi.
Arap uzman, “Yemen saldırılarının, sahadaki etkileri sınırlı
olsa bile, İsrail rejimine yeni bir caydırıcılık denklemi yükledi. Bu,
İsrail'in iddia ettiği gibi bölge üzerinde bir kontrole sahip olmadığı ve
düşmanlarının rejimin iç cephesini uzun mesafelerden tehdit edebilecek
kapasitede olduğu anlamına geliyor.
Yemen’in operasyonları, Siyonistlere güvenliklerinin artık
garanti altında olmadığı ve İsrail rejiminin politikalarının Siyonistlerin
hayatlarına ağır bedeller ödettiği mesajı veriyor.” diye konuştu.
Sana Stratejik Araştırmalar Merkezi İcra Direktörü Usame
El-Ruhani ise bu konuya ilişkin, “Yemen'deki operasyonların devam etmesi,
Kızıldeniz'deki uluslararası aktörler arasında oyun alanının değişmesine yol
açabilir ve Amerikan koalisyonuna meydan okuyabilir” dedi.
El-Ruhani sözlerine şöyle devam etti:
“ABD, küresel ticaret yollarını güvence altına almak için
yeni deniz ittifakları kurma arayışında, ancak Yemenliler, Kızıldeniz'de
Amerikan çabalarına meydan okuyabilme ve ciddi kayıplar vermeden ABD
hedeflerine saldırabilme yeteneklerini gösterdiler; bu da uluslararası deniz
güvenliği kaygıları karmaşık hale getirdi.
Yemenlilerin operasyonlarını sürdürme konusundaki ısrarı,
ABD koalisyonunu daha da zayıflatacak ve küresel nakliye şirketlerinin
Kızıldeniz'deki faaliyetlerini azaltmasına yol açacak, bu da İsrail'e ekonomik
ve güvenlik açısından büyük zarar verecektir.”
Öte yandan Ürdünlü askeri ve stratejik işler uzmanı Faez El
Duveyri, İsrail rejiminin Gazze Şeridi'ne yönelik vahşi saldırıları ve ablukası
devam ederse, işgal altındaki Filistin topraklarının derinliklerindeki Yemen
operasyonlarının süreceğini söyledi.
“Ayrıca Ben Gurion Havaalanı'nın hedef alınması, işgal
altındaki Filistin'de hava trafiğinin durmasına ve bazı uluslararası
havayolları şirketlerinin uçuşlarının durdurulmasına yol açacak” diyen
El-Duveyri, füze saldırısı sonucu her gün milyonlarca Siyonistin sığınaklara
kaçmak zorunda kalacağını vurguladı.
Ürdünlü uzman, “Yemenliler, işgal rejiminin Gazze Şeridi'ne
yönelik suçlarını tırmanması nedeniyle işgal altındaki Filistin'deki
havaalanlarını uçuşa yasak bölge ilan etmekle tehdit etti. Yemen Silahlı
Kuvvetleri Sözcüsü Yahya Seri, son günlerde yaptığı açıklamada, Gazze'ye destek
amacıyla Ben Gurion Havalimanı'nı iki balistik füzeyle hedef aldıklarını
doğruladı. Yemenliler, Siyonist rejime yönelik deniz ve hava ablukasının,
rejimin Gazze'ye yönelik savaşıyla ilişkili olduğunu ve bu savaş sona erene
kadar Yemen operasyonlarının devam edeceğini düşünüyor.” ifadelerini kullandı.
Ürdünlü askeri uzman, “Yemen'in art arda gerçekleştirdiği
operasyonlar, Siyonist rejimin savunma stratejisini değiştirmesine neden oldu.
İsrail ordusunu geçen haftadan itibaren Amerikan THAAD hava savunma sisteminin
yerine İsrail yapımı Hayts sistemini kullanma başladı. Zira THAAD'ın Yemen
füzelerine karşı koymada başarısız olduğu çoktan ortaya çıktı.” açıklamasını
yaptı.
Genel olarak tüm bu uzmanlar, Yemen operasyonlarının yeni
bir denklem yarattığı ve İsrail'i yeni bir bölgesel gerçekliğin ortasına sürüklediği
konusunda hemfikir; bu, İsrail'in hegemonyasının azaldığı ve daha önce pek de
büyük olmadığını düşündüğü düşmanların kendisini büyük bir tehlikenin ortasında
bulmaya zorlandığı bir gerçeklik.