Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ın Gaziler
Günü münasebetiyle yaptığı konuşma dün akşam el-Menar kanalından canlı olarak
yayınlandı.
Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasının başında, Şaban ayının
bayramlarını, Hazreti Abbas’ın (a.s) veladetini ve Gaziler Gününü kadın ve
erkek tüm gazilere tebrik etti ve onların direniş ve cihat için yaptığı
fedakârlıklarla gurur duyduğunu belirtti.
Nasrallah, gazileri “yaşayan şehitler” olarak nitelendirdi
ve “Sizler direnişin fedakârlıklarını unutanlara hatırlatacak olan
kişilersiniz” dedi.
Hizbullah Genel Sekreteri, Batı ve ABD'nin çifte
standartlarına dikkat çekerek, Amerikalıların Ukrayna savaşındaki sivil
kayıplardan endişe duyduğunu, ancak ABD liderliğindeki savaşlarda öldürülen ve
yaralanan milyonlarca insandan bahsetmediğini söyledi.
Hizbullah Genel Sekreteri şu ifadelerde bulundu: ‘Hiroşima
ve Nagazaki'ye yapılan nükleer saldırının izleri hala görülebiliyor.
Afganistan ve Irak'ta sivillere karşı ne suçlar işlendi ve
ne kanlar döküldü.’
Seyyid Hasan Nasrallah, Siyonist rejimin Filistinlilere ve
Suudi koalisyonunun Yemen halkına karşı işlediği suçlara da değinerek, tüm bu
olaylarda Batı'nın ve herkesin sessiz kaldığını söyledi.
Nasrallah şu ifadelerde bulundu: ‘Ukrayna’da yaşanan
olaylardan çıkarılacak ders ve ibretler vardır.
Cezayir, Libya ve diğer ülkelerde işlenen suçlardan dolayı
ABD ve Avrupa orduları için binlerce yargılama yapılması gerekiyor.
Ukrayna savaşının derslerinden biri, ABD'ye güvenmemektir.
Amerika'ya güvenmek aptallık ve cehalettir.’
Hizbullah Genel Sekreteri ayrıca Pakistan'ın Peşaver
şehrinde meydana gelen son patlamaya ve onlarca kişinin şehit olmasına
değinerek şunları söyledi: ‘Bu suç ve cinayeti işleyen intihar bombacıları da
Amerika’nın meydana getirdiği bir örgüttür ve Amerika’nın plan ve projesine
hizmet etmektedir. Batı'nın insanları bile Amerika’nın araçlarıdır.’
Seyyid Hasan Nasrallah, Ukrayna'daki savaşla ilgili olarak
şunları söyledi: ‘Almanya dâhil birçok Avrupa ülkesi Ukrayna'daki durumun
buraya gelmesini istemedi ama ABD ve İngiltere Ukrayna'yı savaşa sürükledi
fakat bazı ülkeler bunu istemiyordu.
Ukraynalı yetkililer yalnız bırakıldıklarını ve hüsrana
uğradıklarını söylüyorlar. Ukrayna'nın başını belaya sokan ABD olmasına rağmen,
Amerika Birleşik Devletleri her gün Ukrayna'ya asla Amerikan uçakları veya
asker göndermeyeceği konusunda ısrar ediyor. Eğer şu an biri Ukraynalı
yetkililerin zihnini okuyabilse, onların kendilerini aşağılanmış ve umutsuz
hissettiklerini görecektir. Bu yüzden şeytanın atından indiler ve müzakerede
bulunmaya hazırlar.
Amerikalılar Ukraynalılara, “Siz savaşın, ama biz savaşa
hazır değiliz, en fazla yapabileceğimiz şey yaptırım uygulamak” diyorlar. Çünkü
yaptırımlar Ukrayna'nın değil onların çıkarınadır.’
Nasrallah daha sonra Ukraynalı mülteciler konusuna değinerek,
onlara uygulanan muamelenin din, ırk ve ten rengine dayalı ayrımcılığı
gösterdiğini söyledi ve sonra yüksek sesle "Batı’nın uygarlığı bu
mu?" diye sordu.
Hizbullah Genel Sekreteri Lübnanlı yetkililere hitaben
şunları söyledi: ‘Eğer Amerika’yı razı etmek peşindeyseniz, asla
başaramayacağınızı bilin, çünkü Amerika’nın arzuları bitmez.
Oy vermek için BM Genel Kuruluna gitmemek Lübnan'ın
çıkarınaydı, ancak Lübnan Rusya'ya karşı oy kullandı.’
Lübnan Dışişleri Bakanlığı'nın Rusya'ya yönelik açıklamasını
eleştiren Seyyid Hasan Nasrallah, şunları söyledi: ‘Maalesef Dışişleri
Bakanlığı tarafından yapılan resmi açıklama ABD büyükelçiliğine gitti ve orada
düzenlendi, yani bu açıklama ABD büyükelçiliği tarafından yazıldı. Bu yani
egemenlik anlamına mı geliyor? ABD'ye “Lübnan sizin köleniz değil” demek
Lübnan'ın çıkarınadır.
Hükümetin bahsettiği uzak durma nerede? Tarafsızlık
iddiasında bulunanlar, Dışişleri Bakanlığı'nın açıklaması karşısında neden
sessiz kaldı? Biz parti olarak tarafsızlığa katılmıyoruz ama siyasi gruplar bu
konuda hemfikirdi ama bu, uzak durma ve tarafsızlık mı? Tarafsızlık ve uzak
durma hakkında duyduğumuz her şey sorumluluktan kaçmak için bir bahaneydi. Bu
tarafsızlık, Filistin, Suriye ve Yemen davası karşısında bir duruş
sergilemekten kaçmak demektir.
Ama iş Amerika'ya gelince, bütün tarafsızlık konuşmaları yok
oluyor. Bu açıklama da Hizbullah'ın Lübnan hükümetinin kararları üzerinde
hakimiyeti olduğu iddiasının yalandan başka bir şey olmadığı gösterdi. Eğer
hükümetin kararları Hizbullah'ın elinde olsaydı, Dışişleri Bakanlığı böyle bir
açıklama yapar mıydı? Açıklama ABD büyükelçiliğine gider ve orada düzenlenir
miydi? Lübnan, BM Genel Kurulu'nda ABD lehine oy verir miydi?’
Hizbullah Genel Sekreteri konuşmasının başka bir bölümünde
şunları söyledi: ‘ABD hükümeti şu ana kadar Mısır ve Ürdün'e Suriye üzerinden
Lübnan'a gaz verirse Sezar yaptırımlarına tabi olmayacaklarına dair yazılı bir
güvence vermedi ve ABD'nin söylediği her şey yalandır.
Son bir buçuk yıldır Doğu'ya yönelmekten bahsediyorlar ve o
zamandan beri Çinli ve Rus şirketler elektrik için gerçek planlar sundular,
ancak ABD müdahale ettiği için hükümetten hiçbir yanıt alamadılar.
Bir buçuk yıl önce bir Rus şirketi, ham petrolü petrol
türevlerine dönüştürmek için 1,2 milyar dolar veya 2 milyar dolar yatırımla
petrol rafinerisi projesi başlattı. Bu şirket 150 bin ila 200 bin varil petrolü
rafine edecek ve Lübnan'ın tüm ihtiyaçlarını karşılayacaktı ancak ABD
büyükelçiliği Beyrut hükümetinin Rus şirketine bir yanıt vermesine engel
oluyor.
Eğer Hizbullah Lübnan’ın tüm meselelerine hâkim olsaydı, bir
buçuk yıl önce Rus şirketine cevap verirdi.’
Nasrallah daha sonra Lübnanlı yetkilileri şirketin teklifini
kabul etmeye çağırdı, çünkü benzin istasyonlarındaki kuyruklar geri döndü.
Seyyid Hasan Nasrallah, konuşmasının son bölümünde Lübnan
hükümetinden en azından özgürlük, bağımsızlık ve vatanseverlik yolunda
ilerlemelerini ve Lübnan'ın çıkarlarını düşünmelerini istedi ve şunları
söyledi: ‘Bazı yetkililer, daha ABD istemeden ABD’nin isteyeceğini düşündükleri
şeyleri hemen yapmak istiyorlar. ABD'ye savaş açın demiyoruz ama en azından
ABD'nin kontrolünde de olmayın ve kararlarınızı ülke çıkarlarına göre alın.
ABD’nin emrinde olmak, Lübnan'daki yoksulluğu ve sefaleti
kesinlikle artıracak ve hiçbir sorunu çözmeyecektir.
Bu yolda gazilerin ihlasından, sabrından, dürüstlüğünden ve
basiretinden ders almalıyız.’