Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah, Peygamber’in
(s.a.a) doğum günü yıldönümü münasebetiyle bir konuşma yaptı.
Seyyid Hasan Nasrallah, konuşmasının başında Peygamber’in
(s.a.a) doğum günü vesilesiyle Yemen'de düzenlenen büyük törene değinerek, bu
törenin Yemenlilerin çok zor durumda olduğu şartlarda yapıldığını söyledi.
Hizbullah Genel Sekreteri şu ifadelerde bulundu: ‘Ramazan ve
Kurban bayramlarında Müslümanlar bir araya geliyor ve bu bayramlarda tüm
Müslümanlar mutlu oluyor ve Müslümanların gurur duyduğu günlerden biri de Hz.
Peygamber'in doğum günü ve Meb’es Bayramıdır’.
Pakistan'daki Terör Saldırısına Kınama
Seyyid Hasan Nasrallah konuşmasının bir diğer bölümünde Pakistan'da
yaşanan son patlama olayına değinerek şunları söyledi: ‘Tekfirci katillerin, Pakistan'da
Peygamber'in (s.a.a) doğum gününü anan Ehli Sünnet camilerini havaya uçuran eylemlerini
kınıyoruz.’
Hizbullah Genel Sekreteri konuşmasına şöyle devam etti: ‘Bazıları
eşcinselliği ve insani hayvanlığı teşvik ederek insanlığı en aşağı seviyeye
indirmeye çalışıyor.
Eşcinsellik, kendini köpeğe, ineğe benzetme olayı başlayınca
insanlar en aşağı seviyeye indiriliyor, bu Allah'ın nuruyla bir savaş değil mi?
Allah ve peygamberler, insanın en yüksek makama gelmesini
istiyorlar ama bunlar, insanın köpeğe, ineğe veya domuza dönüşmesini ve insanın
en aşağı seviyeye indirilmesini istiyorlar.’
Bazı Ülkeler Yumuşak Savaş ve Medya Savaşı Karşısında
Bölünmüştü
Seyyid Hasan Nasrallah sözlerine şöyle devam etti: ‘Onlar, ağızlarıyla
Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Yani, askeri savaştan daha tehlikeli ve
ölümcül olan medya veya yumuşak savaş yoluyla. Bazı ülkeler askeri saldırılara
karşı dimdik durdular, ancak yumuşak savaş ve medya savaşı karşısında zayıf
kaldılar ve bölündüler.
İslam Ümmeti, fedakâr Filistin milletinin ve Mescid-i
Aksa'nın başına gelenlerin sorumluluğunu üstlenmelidir. Müslümanların ilk
kıblesi konusunda Siyonistler İslam dünyasının sesine kulak vermelidir.’
Siyonistlerle İlişkileri Normalleştirmek Filistin'i Terk
Etmek ve Düşmanı Güçlendirmektir
Seyyid Hasan Nasrallah şu ifadelerde bulundu: ‘İlişkileri
normalleştirmeye doğru giden her ülke kınanmalıdır çünkü bu eylem, Filistin'i
terk etmek ve düşmanı güçlendirmek demektir ve bu, kabul edilmemesi gereken bir
konudur.
Lübnan'ın işgal altındaki Filistin ile kara sınırlarını
çizmek tabirini kullanmak yanlıştır çünkü sınırlar çizilmiştir.
Arabulucular iki çadır meselesini çözmek istedikleri için
kuzeydeki el-Gacar bölgesine odaklanıyorlar ama bu zaten Lübnan hükümetinin
sorumluluğundadır.’
Hizbullah Genel Sekreteri, kara sınırları meselesinin
Lübnan'ın cumhurbaşkanlığı meselesiyle ilişkilendirilmesini reddederek şunları
söyledi: ‘Deniz sınırlarındaki hakkımız kara sınırlarındaki hakkımızla aynıdır
ve bunu tamamen alırız ve bunu başka konularla ilişkilendirmeyeceğiz.’
Direniş, Toprakların Kurtarılması Konusunda Lübnan Hükümetine
Yardım Etmeye Hazırdır
Seyyid Hasan Nasrallah şu ifadelerde bulundu: ‘Direniş,
toprakların kurtarılmasında rol oynayan her adımda Lübnan hükümetinin bunu
gerçekleştirmesine yardım etmeye hazırdır.
Lübnan'ın cumhurbaşkanlığı meselesi hakkında açıklanacak
yeni bir şey yok, bu alanda çalışmalar sürdürülüyor.
Ulusal uzlaşmanın olduğu konu Suriyeli mülteciler konusudur
ve bu da bizi krizin çözümü için sonuca götürebilir.
Suriyeli işgücü ile Suriyeli mültecileri aynı tutmak
yanlıştır ve istatistiklerde buna dikkat edilmelidir.’
Suriyeli Mültecilerin Lübnan'a Akın Etmesinden ABD Hükümeti
Sorumludur
Seyyid Hasan Nasrallah sözlerine şöyle devam etti: ‘Lübnan'a
mültecilerin akın etmesinin ilk sorumlusu, Suriye'deki savaşı ateşleyen ABD
hükümetidir.
Sezar yasasının yürürlüğe girmesiyle Suriye'de yaşanan
ekonomik krizin sorumlusu da Amerika'dır ve Suriyeli mültecilerin Lübnan'ın
varlığını tehdit ettiğine inananlar, Sezar yasasının iptal edilmesiyle
Lübnan'ın kurtarılacağını Washington'a söylemelidirler.
Eğer Lübnan hükümeti Suriyeli mültecilerin Avrupa'ya göçünü
kolaylaştırırsa Avrupalılar krizi çözmek için Beyrut'a gelecektir.
Mevcut durum Suriyeli mültecilere yönelik düşmanlık durumuna
dönüşmemeli, onlara karşı hukukun ve ahlakın sınırları ihlal edilmemelidir.
Eğer Lübnan'daki hükümetin kararları Hizbullah'ın
kontrolünde olsaydı, mülteci krizini çözmek için hükümetin başkanını Şam'a
gönderirdi.’
Amerika'nın Çirkin ve Utanç Verici Politikaları Lübnan
İçin Tehdit Oluşturuyor
Hizbullah Genel Sekreteri şunları söyledi: ‘Demografik
yapıyı, varlığı ve vatanı tehdit eden, Amerika'nın Lübnan'a yönelik çirkin ve
utanç verici politikalarıdır.
Siyonistlerin Müslümanların ilk kıblesi ile ilgili olarak
İslam dünyasının sesini duyması gerekiyor ama bu sesi duymak yerine İsrail ile
ilişkilerin daha da normalleştiğine şahit olduk.
Bu ülkenin kalabilmesi için Sezar Yasası'nın Amerika
tarafından kaldırılması gerekiyor.’
Seyyid Hasan Nasrallah, Amerika'nın Lübnan işlerine
müdahalesine değinerek şunları söyledi: ‘Lübnan'daki Amerikan büyükelçisinin,
bir güvenlik örgütünün ya da bir bakanlığın hukuki gerekçelerle bazı
Suriyelileri Suriye'ye geri göndermeye çalıştığı haberini aldığında bizzat
onların yanına giderek onlarla bir toplantı yaptığını, onları adli ve güvenlik
soruşturmasından geçirdiğini ve kişi ve kurumlara karşı yaptırım kılıcını
kullandığını biliyorum.’
Hizbullah Genel Sekreteri, Lübnan’daki Suriyeli mültecilere
değinerek şunları söyledi: ‘Suriye ve Lübnan, coğrafya ve tarih itibarıyla yan
yana yaşayan ve yan yana kalacak iki millettir ve şu anda Lübnan'da bulunan 2
milyon Suriyelinin iletişim ortamı çatışma ortamına dönüştürülmemeli, hiç kimse
hukukun sınırlarını ihlal etmemeli, hiç kimse zulmetmemelidir. Suriyeli
mültecilerin kanının mübah olduğu ve mallarına el konulabileceği
düşünülmemelidir. Zulmün hiçbir sonucu olmayacaktır. Lübnan'da kanunlarımız var
ve kanunlara göre hareket edebiliriz.’