Şehit Nasrallah; İslam Dünyası Ve Ötesinde Özgür İnsanlar Tarafından Sevilen Lider

GİRİŞ: 19.02.2025 11:30      GÜNCELLEME: 19.02.2025 11:30
Rasthaber -  Direnişin düşmanları bile şehit Seyyid Hasan Nasrallah’ın, Lübnan, bölge, Arap-İslam dünyası ve tüm dünya için sıradan ve gelip geçici bir şahsiyet olmadığını aksine şüphesiz modern çağın en önemli ve en önde gelen şahsiyetlerinden biri olup, tüm özgür insanlara büyük bir miras bıraktığını bilir.

Tesnim Haber Ajansı - Şehit Seyyid Hasan Nasrallah ve Seyyid Haşim Safiyüddin'in cenaze törenlerinin öncesinde, direnişin şehit liderinin kişiliğinin Lübnan'daki, bölgedeki ve dünyadaki yansımalarına ve konumuna bir göz atmak yerinde olacaktır.

Şehit Nasrallah; İslam dünyasının ötesine ulaşan bir şahsiyet

Bu bağlamda Lübnan Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Profesörü Ghassan Melhem, Direnişin Şehidinin kişiliğinin boyutlarını bir makalesinde incelemiş olup makalenin özeti şu şekildedir:

Direnişin düşmanları ve hatta bölgedeki gelişmeleri pek yakından takip etmeyenler dahi, şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın, Lübnan, bölge, Arap-İslam dünyası ve tüm dünya için sıradan ve gelip geçici bir şahsiyet olmadığını çok iyi biliyorlar.

Abartısız ve tartışmasız, şehit Seyyid Hasan Nasrallah, Arap ve İslam dünyasında modern dönemin en önemli ve önde gelen şahsiyetlerinden biri olarak kabul ediliyordu. Direnişin şehit Seyyidi’nin kişiliğinin, beşeri, ilmi, edebi, belagat, dil, ahlak, din, hukuk, hukuk ve tarihî bakımdan her bakımdan müstesna olduğunda şüphe yoktur.

Şehit Seyyid Hasan Nasrallah, bölge halkının yanı sıra dünya çapında da önemli sayıda insanın tanıdığı bir isimdir. Şehit Seyyid Hasan Nasrallah, çok karizmatik bir siyasi lider olmasının yanı sıra, bilgeliği, tevazuu, dindarlığı, zühdü, nezaketi, dürüstlüğü, güvenilirliği, sabrı, sebatı, basireti, tutarlılığı, kararlılığı, vizyonu, entelektüel kişiliği, planlama ve analiz alanındaki başarısı, ikna kabiliyeti vb. özellikleri ile öne çıkıyordu.

Şehit Nasrallah'ın direniş yolundaki kişiliği ve siyasi etkisi

Şehit Seyyid Abbas Musavi'nin yerine 1992 yılında Hizbullah Genel Sekreteri seçilen Şehit Seyyid Hasan Nasrallah, Hizbullah'ı yüksek askeri gücüyle birlikte, tutarlı ve birleşik bir yapıya sahip tam bir siyasi yapıya dönüştürmeyi başardı.

Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın Hizbullah'ın Genel Sekreteri olarak görev yaptığı otuz yıl boyunca hareket, Lübnan'ın ve hatta ülke tarihinin en büyük siyasi partisi haline geldi.

Şehit Nasrallah, Hizbullah'ın Genel Sekreteri ve siyasi lideri olarak görev yaptığı dönemde aynı zamanda askeri komutanlığı da üstlenmiş olup, Hizbullah'ın Siyonist düşmana ve tekfirci teröristlere karşı çeşitli çatışmalardaki askeri operasyonları doğrudan onun gözetimi altında gerçekleştirilmiştir.

Lübnan İslam Direnişi, Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın siyasi ve askeri liderliğinde özellikle 2000 ve 2006 yıllarında Lübnan'ın tarihi kurtuluşuyla çok sayıda siyasi ve askeri zafere imza atmayı başardı.

Şehit Seyyid Hasan Nasrallah, halk direnişinden oluşan Hizbullah askeri örgütünü, bölgenin ve hatta tüm dünyanın en büyük sivil toplum örgütü ve silahlı örgütü haline getirmeyi başardı ve Amerikalılar, Avrupalılar ve Siyonistler de bunu kabul ediyor.

Direniş Şehitlerinin Liderinin milli ve İslami birlik için temel denklemi

Direnişin şehit lideri, Lübnanlılar arasında herhangi bir mezhepsel, dini çatışma ve iç savaşın ortaya çıkmasına karşı duyarlıydı ve herhangi bir yönelim veya ayrıcalık olmaksızın Lübnan halkına eşit davrandı. Direnişin silahlarının yalnızca Siyonist düşmana yönelik olduğunu ve Lübnan'ın "ordu, millet ve direniş" altın denklemiyle ayakta kalacağını her zaman vurguladı.

Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Dürziler dâhil Lübnanlıların milli birliği ve aynı zamanda Sünniler ve Şiiler arasında İslam birliğinin korunması, Şehit Nasrallah'ın kırmızı çizgisiydi ve şehit Seyyidimizin şahsiyetindeki bu genel tutum, millî, etnik ve dinî prensip ve sabitlere bağlılık temelinde görülüyordu.

Bu bağlamda Hizbullah'ın 2004 yılında ülkenin merhum Başbakanı Refik Hariri ile vardığı siyasi mutabakattan ve 2006 yılında eski Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile vardığı ulusal mutabakat belgesinden bahsetmek gerekir.

Şehit Nasrallah ve Lübnanlılar arasındaki toplumsal sözleşme

Şehit Seyyid Hasan Nasrallah, Ulusal Mutabakat Belgesi'nin hayata geçirilmesinde en kararlı Lübnanlı isimlerden biri olmuş ve bilgeliğiyle Lübnan'daki siyasi düğümleri defalarca çözmüştür.

Direnişin Şehit liderinin Ulusal Mutabakat Belgesi'ne olan bağlılığı Lübnan'ın birçok tarihi durağında, özellikle de 2009 yılında Hizbullah ve Lübnan İslam Direnişi'nin ikinci siyasi belgesinin yayınlanmasıyla açıkça ortaya çıkmıştır.

Şehit Nasrallah, Lübnanlılar arasında iç barış ve huzur içinde bir arada yaşama konusunda da büyük bir bilgelik ve esneklik gösterdi. 2012 yılından bu yana Lübnan'da Kurucu Konferans olarak bilinen Ulusal Diyalog Konferansı'nın en önde gelen ve en kararlı savunucularından biri olan ve ülkenin yapısının özgüllüklerini ve Lübnan'ın hassas deneyimlerini göz önünde bulundurarak, mutabakatlar veya siyasi uzlaşmalar yoluyla uygun çözümler bulmak amacıyla Lübnan'daki zorlu konular hakkında konuşmalar yapan kişidir.

Şehit Nasrallah'ın hükümeti yeniden inşa etme konusundaki siyasi vizyonu

Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın, iç partilere ve ulusal aktörlere her zaman harekete geçmeleri çağrısı yaptığı en önemli ulusal söylemlerinden biri, Lübnan'ın işlerini adil ve yetenekli bir hükümetin ele alması gerektiğiydi.

Şehit Nasrallah'ın bu yaklaşımına göre mezhepçi ve fırkacı sisteme karşı çıkan adil bir hükümet Lübnanlılara hizmet edebilir ve yetenekli bir hükümet hiç şüphesiz tüm Lübnanlıların savunucusu ve koruyucusu olabilir.

Şehit Liderin Lübnan siyasi yapısında Şii'lerin konumunu güçlendirmedeki rolü

Lübnan'daki "siyasi Şiilik" olgusunun, şehit Seyyid Hasan Nasrallah ve İmam Musa Sadr'ın şahsiyetleriyle yakından ilişkili olduğu görülüyor. Zira Lübnan Meclisi Başkanı Nebih Berri, Şehit Nasrallah'ın yakın dostuydu ve onunla çok yakın ilişkileri vardı. Nebih Berri, sadece Şehit Nasrallah'ın hayatta olduğu son on yıllarda değil, aynı zamanda şehadetinden sonra da Lübnan'ı korumak için aynı yaklaşımla çalışmış, savaşın kritik döneminde ve sonrasındaki siyasi tutumlarında direnişin ilkelerini ve milli değişmezlerini vurgulamıştır.

Lübnan'da ve hatta tüm bölgede siyasal Şiilik çarpıtılmış analizlere konu oluyor ancak Şehit Nasrallah aslında Şii'lerin Lübnan'daki siyasal karar alma süreçlerine etkin bir şekilde katılmasını ve diğer dinî ve halk gruplarıyla barış içinde bir arada yaşamasını istiyordu.

Şehit Seyyid Hasan Nasrallah, direnişi kızdırmaya çalışan bazı kesimlere karşı bile esnek ve incelikli davranmış, direniş karşıtı tutumlar sergileyen Başbakan Said Hariri döneminde de Lübnan'ın siyasi bir bölünmeye uğramaması için ona destek vermiştir.

Sonuç olarak şunu belirtmek gerekir ki, şehit Seyyid Hasan Nasrallah Arap-İslam dünyası ve tüm dünya için sıra dışı ve vizyon sahibi bir şahsiyetti. Dolayısıyla bütün Lübnanlılar, Araplar, Hıristiyanlar, Müslümanlar ve dünyadaki bütün özgür insanlar, direnişin zulme karşı mücadelede ve mazlumlara destek olmada sahip olduğu en kıymetli, en değerli şeyi ortaya koyduğunu unutmamalıdır.

Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın tertemiz bedeniyle birlikte, dünyanın bütün özgür insanlarının yüreğinin bir parçası da toprağın altına gömülmüştür ama şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın çağını idrak etmiş olmamız bizim için büyük bir şereftir. Direnişin şehit liderine doğduğu gün, şehit edildiği gün ve tekrar dirileceği gün selam olsun/tesnim

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM