Tesnim Haber Ajansı - Şehit Seyyid Hasan Nasrallah ve Seyyid
Haşim Safiyüddin'in cenaze törenlerinin öncesinde, direnişin şehit liderinin
kişiliğinin Lübnan'daki, bölgedeki ve dünyadaki yansımalarına ve konumuna bir
göz atmak yerinde olacaktır.
Şehit Nasrallah; İslam dünyasının ötesine ulaşan bir
şahsiyet
Bu bağlamda Lübnan Üniversitesi Siyaset Bilimi ve
Uluslararası İlişkiler Profesörü Ghassan Melhem, Direnişin Şehidinin
kişiliğinin boyutlarını bir makalesinde incelemiş olup makalenin özeti şu
şekildedir:
Direnişin düşmanları ve hatta bölgedeki gelişmeleri pek
yakından takip etmeyenler dahi, şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın, Lübnan, bölge,
Arap-İslam dünyası ve tüm dünya için sıradan ve gelip geçici bir şahsiyet
olmadığını çok iyi biliyorlar.
Abartısız ve tartışmasız, şehit Seyyid Hasan Nasrallah, Arap
ve İslam dünyasında modern dönemin en önemli ve önde gelen şahsiyetlerinden
biri olarak kabul ediliyordu. Direnişin şehit Seyyidi’nin kişiliğinin, beşeri,
ilmi, edebi, belagat, dil, ahlak, din, hukuk, hukuk ve tarihî bakımdan her
bakımdan müstesna olduğunda şüphe yoktur.
Şehit Seyyid Hasan Nasrallah, bölge halkının yanı sıra dünya
çapında da önemli sayıda insanın tanıdığı bir isimdir. Şehit Seyyid Hasan
Nasrallah, çok karizmatik bir siyasi lider olmasının yanı sıra, bilgeliği,
tevazuu, dindarlığı, zühdü, nezaketi, dürüstlüğü, güvenilirliği, sabrı, sebatı,
basireti, tutarlılığı, kararlılığı, vizyonu, entelektüel kişiliği, planlama ve
analiz alanındaki başarısı, ikna kabiliyeti vb. özellikleri ile öne çıkıyordu.
Şehit Nasrallah'ın direniş yolundaki kişiliği ve siyasi
etkisi
Şehit Seyyid Abbas Musavi'nin yerine 1992 yılında Hizbullah
Genel Sekreteri seçilen Şehit Seyyid Hasan Nasrallah, Hizbullah'ı yüksek askeri
gücüyle birlikte, tutarlı ve birleşik bir yapıya sahip tam bir siyasi yapıya
dönüştürmeyi başardı.
Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın Hizbullah'ın Genel Sekreteri
olarak görev yaptığı otuz yıl boyunca hareket, Lübnan'ın ve hatta ülke
tarihinin en büyük siyasi partisi haline geldi.
Şehit Nasrallah, Hizbullah'ın Genel Sekreteri ve siyasi
lideri olarak görev yaptığı dönemde aynı zamanda askeri komutanlığı da
üstlenmiş olup, Hizbullah'ın Siyonist düşmana ve tekfirci teröristlere karşı
çeşitli çatışmalardaki askeri operasyonları doğrudan onun gözetimi altında
gerçekleştirilmiştir.
Lübnan İslam Direnişi, Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın
siyasi ve askeri liderliğinde özellikle 2000 ve 2006 yıllarında Lübnan'ın
tarihi kurtuluşuyla çok sayıda siyasi ve askeri zafere imza atmayı başardı.
Şehit Seyyid Hasan Nasrallah, halk direnişinden oluşan
Hizbullah askeri örgütünü, bölgenin ve hatta tüm dünyanın en büyük sivil toplum
örgütü ve silahlı örgütü haline getirmeyi başardı ve Amerikalılar, Avrupalılar
ve Siyonistler de bunu kabul ediyor.
Direniş Şehitlerinin Liderinin milli ve İslami birlik
için temel denklemi
Direnişin şehit lideri, Lübnanlılar arasında herhangi bir
mezhepsel, dini çatışma ve iç savaşın ortaya çıkmasına karşı duyarlıydı ve
herhangi bir yönelim veya ayrıcalık olmaksızın Lübnan halkına eşit davrandı.
Direnişin silahlarının yalnızca Siyonist düşmana yönelik olduğunu ve Lübnan'ın
"ordu, millet ve direniş" altın denklemiyle ayakta kalacağını her
zaman vurguladı.
Hıristiyanlar, Müslümanlar ve Dürziler dâhil Lübnanlıların
milli birliği ve aynı zamanda Sünniler ve Şiiler arasında İslam birliğinin
korunması, Şehit Nasrallah'ın kırmızı çizgisiydi ve şehit Seyyidimizin
şahsiyetindeki bu genel tutum, millî, etnik ve dinî prensip ve sabitlere
bağlılık temelinde görülüyordu.
Bu bağlamda Hizbullah'ın 2004 yılında ülkenin merhum
Başbakanı Refik Hariri ile vardığı siyasi mutabakattan ve 2006 yılında eski
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn ile vardığı ulusal mutabakat belgesinden
bahsetmek gerekir.
Şehit Nasrallah ve Lübnanlılar arasındaki toplumsal
sözleşme
Şehit Seyyid Hasan Nasrallah, Ulusal Mutabakat Belgesi'nin
hayata geçirilmesinde en kararlı Lübnanlı isimlerden biri olmuş ve bilgeliğiyle
Lübnan'daki siyasi düğümleri defalarca çözmüştür.
Direnişin Şehit liderinin Ulusal Mutabakat Belgesi'ne olan
bağlılığı Lübnan'ın birçok tarihi durağında, özellikle de 2009 yılında
Hizbullah ve Lübnan İslam Direnişi'nin ikinci siyasi belgesinin yayınlanmasıyla
açıkça ortaya çıkmıştır.
Şehit Nasrallah, Lübnanlılar arasında iç barış ve huzur
içinde bir arada yaşama konusunda da büyük bir bilgelik ve esneklik gösterdi.
2012 yılından bu yana Lübnan'da Kurucu Konferans olarak bilinen Ulusal Diyalog
Konferansı'nın en önde gelen ve en kararlı savunucularından biri olan ve
ülkenin yapısının özgüllüklerini ve Lübnan'ın hassas deneyimlerini göz önünde
bulundurarak, mutabakatlar veya siyasi uzlaşmalar yoluyla uygun çözümler bulmak
amacıyla Lübnan'daki zorlu konular hakkında konuşmalar yapan kişidir.
Şehit Nasrallah'ın hükümeti yeniden inşa etme konusundaki
siyasi vizyonu
Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın, iç partilere ve ulusal
aktörlere her zaman harekete geçmeleri çağrısı yaptığı en önemli ulusal
söylemlerinden biri, Lübnan'ın işlerini adil ve yetenekli bir hükümetin ele
alması gerektiğiydi.
Şehit Nasrallah'ın bu yaklaşımına göre mezhepçi ve fırkacı
sisteme karşı çıkan adil bir hükümet Lübnanlılara hizmet edebilir ve yetenekli
bir hükümet hiç şüphesiz tüm Lübnanlıların savunucusu ve koruyucusu olabilir.
Şehit Liderin Lübnan siyasi yapısında Şii'lerin konumunu
güçlendirmedeki rolü
Lübnan'daki "siyasi Şiilik" olgusunun, şehit
Seyyid Hasan Nasrallah ve İmam Musa Sadr'ın şahsiyetleriyle yakından ilişkili
olduğu görülüyor. Zira Lübnan Meclisi Başkanı Nebih Berri, Şehit Nasrallah'ın
yakın dostuydu ve onunla çok yakın ilişkileri vardı. Nebih Berri, sadece Şehit
Nasrallah'ın hayatta olduğu son on yıllarda değil, aynı zamanda şehadetinden
sonra da Lübnan'ı korumak için aynı yaklaşımla çalışmış, savaşın kritik
döneminde ve sonrasındaki siyasi tutumlarında direnişin ilkelerini ve milli
değişmezlerini vurgulamıştır.
Lübnan'da ve hatta tüm bölgede siyasal Şiilik çarpıtılmış
analizlere konu oluyor ancak Şehit Nasrallah aslında Şii'lerin Lübnan'daki
siyasal karar alma süreçlerine etkin bir şekilde katılmasını ve diğer dinî ve
halk gruplarıyla barış içinde bir arada yaşamasını istiyordu.
Şehit Seyyid Hasan Nasrallah, direnişi kızdırmaya çalışan bazı kesimlere karşı bile esnek ve incelikli davranmış, direniş karşıtı tutumlar sergileyen Başbakan Said Hariri döneminde de Lübnan'ın siyasi bir bölünmeye uğramaması için ona destek vermiştir.
Sonuç olarak şunu belirtmek gerekir ki, şehit Seyyid Hasan
Nasrallah Arap-İslam dünyası ve tüm dünya için sıra dışı ve vizyon sahibi bir
şahsiyetti. Dolayısıyla bütün Lübnanlılar, Araplar, Hıristiyanlar, Müslümanlar
ve dünyadaki bütün özgür insanlar, direnişin zulme karşı mücadelede ve
mazlumlara destek olmada sahip olduğu en kıymetli, en değerli şeyi ortaya
koyduğunu unutmamalıdır.
Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın tertemiz bedeniyle birlikte,
dünyanın bütün özgür insanlarının yüreğinin bir parçası da toprağın altına
gömülmüştür ama şehit Seyyid Hasan Nasrallah'ın çağını idrak etmiş olmamız
bizim için büyük bir şereftir. Direnişin şehit liderine doğduğu gün, şehit
edildiği gün ve tekrar dirileceği gün selam olsun/tesnim