2015 yılında Suudi Arabistan'ın Yemen'e yönelik askeri saldırısının başlamasından bu yana, Yemen dosyası, derinlemesine analiz gerektiren siyasi ve askeri bir karmaşıklık kazandı. Bu karmaşıklık, altında yatan gizli hedeflerin anlaşılabilmesi için derinlemesine bir inceleme gerektiriyordu. Bu bağlamda, Seyyid Hasan Nasrallah, Yemen'in doğru siyasi yol ve çerçevede ilerlemesine rehberlik eden nadir seslerden biriydi. Ayrıca, Yemen'deki savaşın stratejik boyutlarını ve bu savaşın sadece Yemen değil, tüm bölge üzerindeki etkilerini açık bir şekilde ortaya koydu.
Savaşın başından itibaren, Seyyid Hasan Nasrallah'ın söylemi
net ve açıktı. 2015 Mart'ında yaptığı bir konuşmada, Yemen'e yapılan saldırıyı
daha geniş bir planın parçası olarak tanımladı. Bu planın, Amerika ve Siyonist
rejim lehine Orta Doğu haritasını yeniden şekillendirmeyi amaçlayan "Yeni
Orta Doğu Planı" olduğunu belirtti. Yemen'e yönelik saldırıyı, "meşru
hükümeti savunma" gibi tüm iddiaları yalanlayarak, bunun sadece gerçek
niyetlerin gizlenmesi için bir maske olduğunu vurguladı.
Başlangıçtan itibaren, Seyyid Hasan Nasrallah, Yemen halkının sadece yerel bir grup değil, aynı zamanda Amerikan ve Siyonist rejime karşı direnişin bir parçası olduğunu çok iyi biliyordu. Her seferinde, Yemen'in direniş mücadelesini Lübnan ve Filistin'deki direnişle ilişkilendirerek, Yemen'in mücadelesinin sadece bu ülkenin sınırlarıyla sınırlı kalmayıp, tüm bölge için belirleyici bir savaş haline geleceğini ifade etti.
2016 yılında yaptığı bir konuşmada, Yemen'e yapılan askeri
müdahaleyi "soykırım savaşı" olarak tanımladı ve bu savaşta yaşanan
suçları, emperyalist güçlerin hedeflerini ve stratejilerini yansıtan bir
gerçeklik olarak değerlendirdi. Bu müdahalede, Yemen'in ulusal kimliğinin yok
edilmesinin amaçlandığını belirtti.
Seyyid Hasan Nasrallah, Yemen halkının sürekli olarak
desteklenmesi gerektiğini vurguladı ve sadece siyasi hedefleri değil, aynı
zamanda bu saldırının ardında yatan ekonomik ve askeri hedefleri de ifşa etti.
Her konuşmasında, Suudi Arabistan liderliğindeki Arap koalisyonunun, Amerika ve
Siyonist rejim için bir araç haline geldiğini, bu koalisyonun Yemen'deki halkın
doğal kaynaklarını yağmalamayı ve bölgedeki yeni bir direniş hareketinin
oluşumunu engellemeyi amaçladığını ortaya koydu.
Yemen'deki insani kriz derinleştikçe, Seyyid Hasan
Nasrallah, insani söylemin ötesine geçip, olayın siyasi boyutlarını
derinlemesine analiz etmeye ve Yemen halkının yaşadığı trajedinin, tesadüfi bir
durum değil, planlı bir askeri saldırının parçası olduğunu vurgulamaya devam
etti. Ayrıca, Yemen'e uygulanan ablukayı, sadece bir halkın işgalini değil,
aynı zamanda Yemen halkının kendi kaderini tayin etme hakkının ellerinden
alınması için yürütülen bir siyasi plan olarak nitelendirdi.
2018 yılında, Yemen savaşının zirveye ulaşırken, Seyyid Hasan Nasrallah, Yemen'i "küresel emperyalizme ve bölgesel Siyonizme karşı yeni bir direniş alanı" olarak tanımladı. Yemen halkının direnişini, onların gücünü ve bu direnişin karşılaştıkları zorluklara karşı gösterdikleri kararlılığı bir test olarak değerlendirdi.
Seyyid Hasan Nasrallah, her zaman Yemen halkının,
işgalcilere ve saldırganlara karşı direnme gücüne sahip olduklarına inandığını
söyledi. Yemen halkının zafer kazanacağına dair 2020'de yaptığı konuşmada, bu
halkın karşılaştığı zorluklara karşı direnenlerin sonunda zafer kazanacağını
belirtti.
Seyyid Hasan Nasrallah, direnişin sadece askeri alanda
değil, aynı zamanda uzun vadeli bir stratejiye dayalı politik bilinçle mümkün
olduğunu ve tüm direniş güçlerinin birlik ve beraberlik içinde hareket
etmelerinin önemini vurguladı. O, Yemen halkının mücadelesinin, Filistin
halkının mücadelesiyle paralel olduğunu ve bunun, bölgedeki Amerikan-Siyonist
planlarına karşı bir örnek oluşturduğunu sürekli olarak dile getirdi.
Bu bağlamda, Seyyid Hasan Nasrallah, Yemen'deki direnişi, sadece bölgesel değil, tüm İslam dünyası için en büyük ve en önemli meseleye dönüştürmeyi başardı. Yemen halkı, Seyyid Hasan Nasrallah'ın liderliğini ve destekleyici mesajlarını, bu mücadelenin yalnızca bir yerel direniş olmadığını, daha büyük bir hareketin parçası olduğunu anlamalarına yardımcı olacak şekilde kabul ettiler.
Yemen'de Seyyid Hasan Nasrallah, yalnızca Lübnan'da 33 gün
süren savaşta Siyonist rejime karşı zafer kazanan lider olarak değil, aynı
zamanda Yemen halkına ilham veren bir lider olarak görüldü. Bu zafer, Yemen
halkına tüm zorluklara ve engellere karşı direnmenin ve sonunda zafer
kazanmanın mümkün olduğunu gösterdi.
Seyyid Hasan Nasrallah'ın konuşmaları, halkların gücüne olan
inancı ve zafer inancını ortaya koyarak, Yemen halkının direnişini daha da
güçlendirdi. O, Yemen'deki direnişi, bölgesel ve küresel ölçekte bir mücadele
olarak tanımladı ve bu direnişi daha geniş bir perspektifte anlamalarına
yardımcı oldu.