Rasthaber - Siyonist İsrail güvenlik kabinesinde Gazze’nin tamamen işgali tartışmaları tansiyonu artırdı.
Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, tam işgale karşı çıkarken, Başbakan Netanyahu ısrarcı. Oğlu Yair Netanyahu’nun Zamir’i darbecilikle suçlaması ise ordu-siyaset gerilimini kamuoyuna taşıdı. Karar Perşembe günü verilecek.
Soykırımcı İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri varlığını genişletme planı, güvenlik kabinesinde sert görüş ayrılıklarına yol açtı. Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, üç saat süren toplantıda tam işgale karşı çıkarak, bunun İsrail ordusu için bir tuzak olabileceğini savundu. Zamir, bunun yerine aşamalı ilerleme ve baskı stratejisi önerdi.
Netanyahu ise daha agresif bir planı savunarak, Deyr el-Belah ve Gazze kentinin yanı sıra merkezdeki mülteci kamplarının işgal edilmesini gündeme getirdi. İsrail’in hâlihazırda Gazze'nin yüzde 75’ini kontrol ettiği belirtiliyor.
Toplantının ardından tansiyonu artıran asıl gelişme ise Başbakan’ın oğlu Yair Netanyahu’nun sosyal medya paylaşımları oldu. X (eski adıyla Twitter) üzerinden yaptığı açıklamada Yair, Genelkurmay Başkanı Zamir’i “1970’lerdeki muz cumhuriyetlerine benzer bir askeri darbe girişimi”yle suçladı.
Zamir’i göreve önerdiği için Savunma Bakanı İsrael Katz’ı da hedef alan Yair Netanyahu, babasının atadığı ordu komutanını bir “darbe lideri” olarak göstermesiyle hem kamuoyunda hem hükümette tartışmalara neden oldu.
Yair Netanyahu’nun iddialarına doğrudan yanıt veren Savunma Bakanı Katz, “Evet, Eyal Zamir’i ben önerdim ve hükümet bu önerimi onayladı” dedi. Katz, Zamir’in meşru şekilde atandığını vurgulayarak, dolaylı biçimde darbe suçlamasına karşı çıktı.
Toplantıya ilişkin sızan bilgilere göre, İsrail ordusu, kabinenin vereceği her türlü kararı uygulamaya hazır olduğunu bildiriyor. Ancak kabine içinde çatlağın derinleştiği gözleniyor. Nihai kararın Perşembe günü yapılacak güvenlik kabinesi toplantısında verilmesi bekleniyor.
Sputnik’in haberine göre, Filistin Kurtuluş Örgütü yetkilileri, Gazze’nin tamamen işgal edilmesinin yeni katliamlar doğurabileceği uyarısında bulunurken, Arap Ligi, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlardan da art arda kınama açıklamaları geliyor.
Ancak bu tepkilerin ‘kınamanın ötesine geçememesi’, özellikle bölgede yaşanan ağır insani krizin çözümüne katkı sunamıyor.