Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ve ABD Dışişleri Bakanı
Marco Rubio da, Suudi Arabistan başkenti Riyad'da buluştu.
Avrupa liderleri, ABD Başkanı Donald Trump'ın çatışmayı sona
erdirmek adına Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile müzakereleri başlatma
planına yanıt aramak için Fransa'da bir araya geliyor.
Ukrayna ise, bu görüşmelerin hiçbirine katılmıyor.
Bu görüşmelerden en kritiği hiç şüphesiz savaşın
taraflarından Rusya'yla Avrupa'ya yaklaşım konusunda radikal bir yola giren
Trump yönetimi arasında yapılan müzakereler olacak.
Rusya ve ABD, Riyad görüşmesinden ne bekliyor?
Putin, yaz aylarından bu yana savaşı sona erdirmek için
müzakerelere başlamanın başlıca koşullarının ele geçirilen bölgelerin Rus
toprağı olarak tanınması, Rusya'ya uygulanan yaptırımların kaldırılması ve
Ukrayna'nın NATO'ya katılma talebinin reddedilmesi olduğunu belirtiyor.
BBC'nin de vurguladığı üzere, çoğu Avrupa ülkesi bu
talepleri kategorik olarak reddediyor. ABD ise, Rusya'nın hangi tavizleri
vermek zorunda kalabileceği konusunda şimdiye kadar dengeli davrandı. Bununla
birlikte, hem Beyaz Saray hem de Pentagon "her iki taraftan" da
tavizler beklediklerini söylüyor.
Moskova ise Suudi Arabistan'daki toplantıya öncelik veriyor.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna'daki çatışmayı sona erdirme
konusunda ABD önerilerini "öncelikle dinlemek istediğini" ifade
etmişti.
Moskova Avrupa'yı müzakere masasına davet etmeninse bir
anlamı olmadığını düşünüyor.
Putin, uzun yıllardır hem Ukrayna'daki savaşı başlattığı
için suçladığı hem de Rusya'ya eşit tek güç olarak gördüğü bir ülke olan ABD
ile bir diyalog arayışı içerisinde. Rusya'nın nasıl bir uzlaşma beklediğiyse
hâlâ belirsiz.
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Orta Doğu Özel
Temsilcisi Steve Witkoff ise, Washington'un Riyad'daki müzakere ekibi olacak.
Ancak burada ABD adına nihai belirleyici isim Trump olacak.
Pazar günü Trump, muhabirlere son gelişmelerden haberdar
olduğunu ve görüşmelerin "ilerlediğini" söyledi. Kısa vadeli hedefi
Ukrayna'daki çatışmaları durdurmak olan Trump, uzun vadede de ABD'nin
Ukrayna'ya daha az müdahale etmesini istiyor.
Trump'ın Ukrayna'daki niyeti: Düyun-u Umumiye kurmak
Trump ayrıca, yardım karşılığında veya hatta ABD'nin
halihazırda sağladığı desteğin telafisi olarak Ukrayna'daki nadir minerallere
erişim için Kiev'e baskı yapıyor.
ABD Başkanı, savaş sonrası Ukrayna'nın nasıl görüneceğine
dairse henüz pek fazla renk vermedi. Bu belirsizlik Avrupa ülkeleri içerisinde
endişeye neden oluyor.
Trump, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy'in sürecin
bir parçası olmasını beklediğini, ancak Riyad'daki görüşmelerin bir parçası
olmayacağını belirtmişti. Rubio ise, Suudi Arabistan'daki görüşmelerin Avrupa
ve Ukrayna'yı da kapsayacak daha uzun bir sürecin sadece başlangıcı olduğunu
vurguladı.
Washington'un bu tavrı, Avrupa liderleri için şu anda bir
tedirginlik kaynağı. Çünkü, bu sürecin ardından Ukrayna'da yaşanacak herhangi
bir siyasi boşluk, ABD'nin ülke kaynaklarına daha fazla çökmesinin de önünü
açabilecek koşulları yaratıyor.
Trump, esasında bu boşluk üzerinden Ukrayna'yı "savaş
borçları" üzerinden ekonomik olarak tamamen ABD'ye bağlama niyeti olduğuna
dair mesajları son zamanlarda birçok kez verdi. Bir açıdan, Trump, ülkede
Osmanlı İmparatorluğu'ndakine benzer bir şekilde, ülkenin borçlarını denetleyen
bir Düyun-u Umumiye kurmak istiyor.
Çarşamba günü BBC'ye demeç veren Trump, Savunma Bakanı Pete
Hegseth'in 2014 öncesi sınırlara dönüşün Ukrayna için gerçekçi olmadığı
değerlendirmesine katılmaya meyilli olduğunu söylese de, Ukrayna'nın bu
toprakların "bir kısmını" geri alabileceğini de ifade etti.
İngiliz basını sızdırdı: Olay nadir minerallerin de
ötesinde
Bu arada, sızan bazı belgelere göre, Trump'ın Ukrayna'dan
500 milyar dolarlık "geri ödeme" talebi, ABD'nin ülkenin kritik
mineralleri üzerindeki kontrolünün çok ötesine geçiyor. ABD Başkanı'nın talebi,
Limanlardan ve altyapıdan petrol ve gaza ve ülkenin daha büyük kaynak tabanına
kadar her şeyi kapsıyor.
İngiliz The Telegraph gazetesi, "Ayrıcalıklı ve
Gizli" olarak işaretlenen ve 7 Şubat 2025 tarihli karar öncesi sözleşmenin
bir taslağını elde etti. Sözleşmede, ABD ve Ukrayna'nın "çatışmaya düşman
tarafların Ukrayna'nın yeniden inşasından faydalanmamasını" sağlamak için
ortak bir yatırım fonu oluşturmaları gerektiği belirtiliyor.
Bir hafta önce Zelenskiy'in ofisine gelen sözleşmenin
şartları, yasal olarak Ukrayna'nın ABD tarafından ekonomik olarak
sömürgeleştirilmesi anlamına geliyor. Bu, kesinlikle elde edilemeyecek bir
tazminat yükü anlamına geliyor. Belge, Kiev'de dehşete ve paniğe neden oldu.
Anlaşma, “maden kaynakları, petrol ve gaz kaynakları,
limanlar, diğer altyapı (anlaşıldığı üzere)” dahil olmak üzere “Ukrayna
kaynaklarıyla ilişkili ekonomik değeri” kapsıyor ve başka nelerin
kapsanabileceği belirsizliğini koruyor. “Bu anlaşma, kanunlar ihtilafı ilkeleri
dikkate alınmaksızın New York yasalarına tabi olacaktır” diyor.
ABD, Ukrayna'nın kaynak çıkarma işlemlerinden elde ettiği
tekrarlayan gelirlerin yüzde 50'sini ve “üçüncü taraflara verilen tüm yeni
lisansların” finansal değerinin yüzde 50'sini kaynakların gelecekteki
parasallaştırılması için alacak. ABD lehine “bu tür gelirler üzerinde bir
haciz” olacak. Müzakerelere yakın bir kaynak, “Bu madde ‘önce bize ödeme yapın,
sonra çocuklarınızı besleyin’ anlamına geliyor” dedi.
Belgede, “Gelecekteki tüm lisanslar için ABD'nin ihraç
edilebilir minerallerin satın alınmasında ilk reddetme hakkı olacak” ifadesi
kullanılıyor. Buna göre, Washington bu alanda "egemen dokunulmazlığa"
sahip olacak ve Ukrayna'nın ekonomisinin çoğu üzerinde neredeyse tam kontrol
elde edecek. Fon, tüm gelecekteki lisansların ve projelerin "yöntem, seçim
kriterleri, şartlar ve koşullarını belirleme konusunda münhasır hakka sahip
olacak."
Zelenskiy Ankara'ya geldi, sonra Riyad'a gidecek
Şimdiye kadar, bu çözümün masaya davet edilmeyen Zelenskiy
ve Kiev'in geri kalanı için kabul edilebilir olmadığı görülüyor.
Dün Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) resmi ziyareti
sırasında konuşan Zelenskiy ülkesinin katılımı olmadan Ukrayna hakkında
yapılacak herhangi bir müzakerenin sonucu olmayacağını ve bunu
tanıyamayacaklarını söyledi.
BAE ziyaretinin ardından dün akşam saatlerinde Türkiye’ye
gelen Zelenskiy’in bugün AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile görüşmesi,
Çarşamba günü ise Suudi Arabistan’a gitmesi bekleniyor. Ancak Zelenskiy Riyad’a
yapacağı ziyaretin ABD-Rusya görüşmeleriyle ilgisi olmadığını öne sürdü, Suudi
yetkililerle görüşmelerinde konuya ilişkin bilgi alacağını söyledi.
Avrupa’nın da masada olması gerektiğini savunan Zelenskiy’in Çin’i de ilk kez müzakerelere katılabilecek ülkeler arasında zikretmesi dikkat çekti.