Bir video izleten Büyükelçi, “Sizlere bu gerilimde olanları
başından itibaren anlatmak istiyorum.” dedi. Büyükelçi şunları aktardı:
“Gerilim, yasa dışı Hint işgalindeki Jammu ve Keşmir'in
Pahalgam bölgesinde 22 Nisan 2025'te meydana gelen terör saldırısıyla başladı.
Saldırı olduktan 15 dakika sonra Hint makamları bu terör saldırısının suçunu
Pakistan'a attı. Halbuki saldırı olduğunda bu saldırının ilk haberinin
verileceği yer olan bölgedeki Hint karakolu, saldırı yerine 45 dakika
uzaklıktaydı. Bu nedenle bu saldırı Hindistan tarafından Pakistan'ı karalamak
ve kötülemek için planlanmış, kendi kendilerine yapılmış bir terör saldırısı.
“Pakistan, bu suçlamaları kabul etmedi, Başbakan Şerif
olaydan hemen sonra saldırının gerçek faillerinin bulunması için bağımsız ve
şeffaf bir soruşturma açılmasını kendisi teklif etti. Ancak Hintliler buna
yanaşmadılar ve Pakistan'a karşı 6-7 Mayıs günlerinde bir hava saldırısı
başlattılar. 100’den fazla Hint Hava Kuvvetleri uçağı Pakistan'a saldırdı ve
burada sadece sivil hedefleri bombaladılar, askeri hedefleri değil. Toplam 41
Pakistanlı hayatını kaybetti.”
Hindistan’ın hava saldırıları ve düşürülen uçak ve SİHA’lara
yönelik ise Büyükelçi şu bilgileri paylaştı:
“100'den fazla Hint uçağı Pakistan Hava Kuvvetleri personeli
tarafından büyük bir cesaretle engellendi ve aralarında dünyanın en iyi savaş
jeti olan üç tane Rafaele jeti de dahil Hindistan'ın beş jeti düşürüldü. Buna
karşılık Pakistan Hava Kuvvetlerinin hiçbir uçağı düşürülmedi. Bunun ardından
Hindistan durmadı ve aralarında İsrail SİHA'ları da olmak üzere birçok drone
ile Pakistan topraklarına saldırdı. Bunlardan 94 tanesini de Pakistan
kuvvetleri düşürdü. Aslında daha çok SİHA düşürdük ama halkımız düşürülen
SİHA'ları alıp hatıra olarak evine götürdüğü için bizim sayamadığımız daha çok
SİHA düşürdük.
“Bununla da yetinmeyen Hindistan, Pakistan'ın önemli bir
hava üssü olan Noor Khan Üssü de dahil olmak üzere birçok askeri üssü vurdu.
Burada artık bizim de bir yanıt vermemiz gerekiyordu. Birleşmiş Milletler’in
51. maddesine göre yanıt verme hakkımızı kullandık. Pakistan, Fatah füzeleriyle
nokta atış yaparak Hint askeri hedeflerinin birçoğunu vurdu. Aynı zamanda iki
adet S-400 füze bataryasını Fatah'larla imha ettik. Burada elektronik harp de
işe yaradı ve Pakistan önce Hindistan'ın füze radar sistemlerini imha ettikten
sonra S-400'ler tamamen savunmasız kaldı ve yer değiştiremediği için imha
edildi. Toplamda 36 önemli komutanlık ve hava üslerini vurduk. İşte bundan
sonra Hindistan, durumun ciddi olduğunu anladı ve ateşkes teklif etti.”
Türkiye'ye desteklerinden dolayı teşekkür eden Büyükelçi,
savaşta Hint medyasının, Hint liderlerinin çok savaş yanlısı hatta histerik
biçimde savaş kışkırtıcısı olarak davrandığını söyledi. Televizyonda çıkan
haberlere göre “Türk Donanması Karaçi'de, Türk Ordusu Karaçi'de!” gibi
kışkırtıcılık yapıldığını belirtti. Hintlilerin söyleminin “Eğer bizim
tarafımızda değilsen, o zaman bizim düşmanımızsın.” şeklinde olduğunu kaydeden
Büyükelçi, Hindistan'da şu anda eskisi gibi laik bir demokrasi değil faşist bir
Hindu demokrasisinin egemen olduğunu savundu.
Hindistan ile Pakistan arasında 1960 yılında Dünya Bankası
garantörlüğünde imzalanan 64 yıllık “İndus Su Anlaşması”na da değinen
Büyükelçi, “Bu da ayrı bir mesele. İndus Anlaşmasından tek taraflı ayrılmaya
dair hiçbir madde yok. Tek taraflı karar alınamaz su üzerinde. 240 milyon
insanın yaşamı o suya bağımlı. Suyun Pakistan’a akışının durdurulmasını direkt
olarak savaş sebebi sayacağız.”/aydınlık