Putin-Erdoğan-Esad Mutabık

GİRİŞ: 17.07.2024 07:02      GÜNCELLEME: 17.07.2024 07:02
Rasthaber -  Birinci Dünya Savaşı'nı kazanan tarafta yer alan Rusya savaştan 1917’de diskalifiye olmasaydı, savaş ganimeti ve Doğu Hristiyanların hamisi sıfatıyla Anadolu, Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’de var olacaktı. Filistin’e Avrupa Siyonist Yahudi sermayedarların İsrail adıyla bir askeri koloni inşa etmeleri imkansıza yakın olacaktı. Bu durum tarihi farklı değerlendirmemize vesile olacaktı. Geçmişi geri saracak, değiştirecek bir kumandamız, bir zaman makinemiz yok. Ayrıca olsaydı ne olurdu? 1945 sonrası ABD, Sovyet Rusya arasında süren Soğuk Savaş döneminde Moskova’nın bölgemizde artan bir etkinliği ve varlığı oldu ama tercihi olan daimi askeri üslere sahip olamadı.

1991 sonrasında, özellikle Boris Yeltsin döneminde, tarih sahnesini terk eden Sovyet Rusya coğrafyasının yer üstü ve yer altı zenginliklerini talan eden ve milyarlarca dolar servete kavuşan oligarkların başında ‘’Rusya vatandaşı ve yabancı Siyonist Yahudiler’’ vardı. Böyle bir hengâme ve yağma vaktinde Rus tarih sahnesine ülkenin makûs yaşamını ters yüz edecek bir lider zuhur etti: Putin.

2015’ten sonra Şam’ın mecburiyetleri devredeydi ve Putin’i Suriye Savaşı'nın yarısında oyunun seyrini değiştirmek üzere maça dâhil etti. Moskova, tarihte ilk kez Suriye’de kara, hava ve deniz üslerine sahip oldu. Mecburiyetler Rusya’nın tercihlerine boyun eğdi. Hülyası olan Doğu Akdeniz ile buluştu. Bugün Rusya bölgemizde ve Doğu Akdeniz’de savaş ve barışın belirlenmesinde yaptırım gücüne en muktedir devletler arasındadır.

Yorucu ve ölümcül sonuçlar yaratan Suriye Savaşı'nın sona ermesi için oyunun bütün taraftarları üzerinde mecburiyetler kılıç misali sallanmaktadır. Sayın Putin istediğini aldı.

ŞART ORTADAN KALKTI

Sayın Esad makamında daha büyük bir özgüven ve güçle oturmaktadır. Nüfuzlu Arap devletleriyle ilişkileri meyvesini vermeye başladı. Barışın Sayın Erdoğan’a da getirisi olacak. Şüphesiz ki halledilmeyi bekleyen yığınla sorun var. Çözüm kolay olmayacak. Her çözümün beraberinde getireceği yeni meseleler olacak. Rusya, Irak, Çin ve Petro-dolar zengini Arap ülkelerinden gelen olumlu havanın huşusu ile Sayın Erdoğan, Sayın Hakan Fidan ve Sayın Bahçeli’den gelen açıklamalara paralel olarak Suriye Dışişleri Bakanı Sayın Faysal Mikdat ve en nihayet Suriye Halk Meclisi seçimleri gününde oy kullanan Sayın Esad’ın Türkiye’nin de güvenliği ve ekonomisini ilgilendiren çıkarlarına ilk kez güçlü vurgu yapan açıklamaları oldu.

TSK’nın Suriye’den kayıtsız-şartsız çekilme şartı rafa kalktı. Türkiye tarafının resmi bir taahhüdü, Suriye’nin kabul edeceği devletlerin garantörlüğü ve çekilme takvimi yeterli olacak. Etnik bölücü, TSK kontrolündeki ÖSO/SMO ve İdlib’teki yabancı savaşçıların kaderini Suriye-Türkiye müzakereleri belirleyecek. Her biri için ayrı çözüm formülleri masada olacak. Bu mesele ile ilgili ayrıca ayrıntılı bir yazı kaleme alacağız.

İRAN ETKİSİ

Merkez anahtar ülke Suriye üzerinde nüfuzlu olmanın tarihi kıymetini sürekli anlattık. Şam ve Anadolu’nun neden bir kader birliği içinde olduğunu izah ettik. Suriye sahasında sadece hasım (düşman) kuvvetlerin değil dost ve müttefik devletler arasındaki rekabeti, çatışmayı ve en etkili söz sahibi olmanın gerekçelerini de sunduk. Suriye sahasında istenmeyen ülkelerin başında İran gelmektedir. Bu husus Türkiye için de geçerlidir. Her iki ülkenin Suriye cephesinde güçlü dostları olduğu gibi güçlü düşmanları da var.

Bu kuvvetler son sözün sahibi Sayın Esad üzerinde etkili olmak için kıyasıya bir mücadele içindedir. Sayın Esad bu konuda altında ateş yanan bıçak sırtı üzerinde yürümektedir. Savaşın seyrini Sayın Esad lehine değiştiren İran ile düşmanları arasında tercih yapmaya da zorlandı ve halen zorlanmaktadır.

Ama ve lakin Sayın Esad’ın basın müsteşarı ve sarayda etkin bir konuma yükselen, Katar merkezli El-Cezire televizyonu eski haber sunucusu ve yorumcusu Dürzi asıllı Luna Şibil’in trafik kazası sonucu meydana gelen şüpheli ölümü, İran’ın Suriye meselesinde sinir uçlarını kontrol eden dizginleri halen elinde tuttuğunu göstermektedir. Luna Şibil’in ölümünün ardından başlatılan güvenlik operasyonları ve tahkikatlara İran tarafının aktif katılımı Tahran’ın Sayın Esad üzerinde ve Suriye sahasında halen etkili olduğuna delalettir.

Yazının devamı için linki tıklayınız…

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM