Rasthaber - Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: “Gerçekten insan, pek hırslı (ve sabırsız) yaratılmıştır. Kendisine fenalık dokunduğunda sızlanır, feryat eder. Ona imkân verildiğinde ise pinti kesilir. Ancak şunlar öyle değildir: Namaz kılanlar ki, onlar namazlarında devamlıdırlar (ihmal göstermezler).” 1
Din’de, eğitim faktörlerinden biri de ibadettir.
Kur’an açısından gerçek bir ibadet; doğru, ihlâslı ve bütün şartları ihtiva eden,
ruhun dikkatini Allah’a, istiğfara, O’ndan yardım dilemeye ve O’ndan ümit
etmeye sevk eden ibadettir. Yine aynı şekilde, insanın dikkatini kendine veren,
nefsanî günah ve suçlarını düşündüren bir ibadettir, işte böyle bir ibadet, insanî
terbiyede en önemli yollardan biridir. Allah namazı niçin farz kılmıştır? Namaz
bizim benliğimizi şekillendirsin diye, sebep budur...
Kişilik Oluşumu
İslamî terbiye, eğitim ve öğretim çok geniş bir
sahayı kapsamaktadır. O da insanın kendi ameli tarafından şekillendiği düşüncesi
ve prensibidir. Başka bir deyişle insan, kendi kişiliğini oluşturur. Buna göre
insan, kendi ameli ile şekillenmiş, olgunlaşmış olur. Nasıl amel ederse
kişiliği ona göre şekillenir. Avrupa felsefesinde yeni yeni dile getirilmeye
başlanan bir düşünce vardır. Bu düşünceyi praxis olarak ifade etmektedirler. Bu
sözcük amelî felsefe anlamına gelmektedir.
Oysaki bu söz Kur’an tarafından 1400 yıl önce ortaya konmuştur.
İnsan kendi amelinin oluşumudur. İnsan, hem kendi amelini -hareketini- yapan ve
hem de bu amelle oluşan bir yaratıktır.
İnsanın şahsiyeti davranışlarına göre şekillenir.
Nasıl amel ederse şahsiyet de öyle bir hal alıyor. Yani insan hem faildir hem
de fiilinin neticesidir. Namaz insanı inşa eder. Bundan dolayıdır ki, Kur’an
şöyle buyuruyor:
“Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım isteyiniz.”
2
Bir hadis-i şerifte de “Sabrın ilk uyarlandığı şey
oruçtur.” diye geçmektedir.
Önce namazın zâhirî âdâbını uygulayınız, sonra bâtinî
adabına yöneliniz. Yani namazın sahih ve kabul olma şartlarını düşününüz.
Namaz kılana şöyle derler: Eğer namaz kılıyorsan,
gasp edilmiş toprağın üzerinde kılma, aksi halde namazın bâtıl olur. Eğer evin
gasp edilmiş bir mülkse veya evindeki sergi gasp edilmiş bir malsa namazın
bâtıldır. Üzerindeki elbiseler ile namaz kılabilmen için, gasp edilmemiş olması
gerekir.
Hatta borçluysan, borcu ödeme vakti de gelmişse ve
borç sahibi de vakit vermiyor, acelecilik yapıp namaz kılmana müsaade etmiyor
ve namaz vakti de daha varsa ilk önce borçlu olduğun şahsın borcunu ödemelisin.
Sonra namaz kılmalısın.
Yani ilk önce Allah’ın kulu ile irtibatını doğru
kurmalı, kul hakkına riayet etmeli, sonra Allah’a yönelmelisin.
İşte bunlardan her biri, insan kişiliğinin oluşumunu
sağlayan faktörlerdir. Bir de şu konuya dikkat etmek gerekir: Acaba bu
şartların tümü yerine getirilse kişinin namazı kabul olur mu?
Diyorlar ki, hayır. Namazın sahih olduğu doğrudur.
Fakat kabul edilmesi başka şartlara bağlıdır. O da günahlardan sakınmaktır. Sakınmalısın
ki, namazın kabul görsün. Her halinle Allah’a yönelmelisin ki, namazın
yücelebilsin. Huzurlu bir kalple kendini namaza vermelisin. Yani “Ancak sana
ibadet eder ve ancak senden yardım dilerim” diye söylediğinde, namazının kabul
olması için ümit içerisinde olmalı ve kendini muhtaç hissetmelisin.
Namazdayken bir tehlikeyle karşılaştığınızda -tabii ki
büyük bir tehlikeyi kastetmiyoruz-, örneğin, bal arısı soktuğunda o anda
namazınızı bozarsınız. Çünkü insan, fıtratı gereği kendisini bir sinek dahi
ısırsa sızlanıp feryat eder. Fakat belli bir aşamadan sonra artık böyle olmaz.
Namaz işte bu şekilde insanı yeniden inşa eder. Kişi günde beş vakit namazı kılıp
onu kendine âdet edinirse bu, ister istemez ömrünün tümünde ona tesir eder. 3
----------------------------------------------------------------
1 Mearic Sûresi, 19-23.
2 Bakara Sûresi, 153.
3 Mutahharî, Mearic Sûresi’nin Tefsiri, s. 29-30.