Gadir-i Hum Bayramında Yapılması Gereken Amel ve İbadetler

GİRİŞ: 18.08.2019 11:43      GÜNCELLEME: 18.08.2019 11:43
Rasthaber -  Gadir-i Hum bayramı, Allah Resulü ve Ehlibeyt'in bayram günü olup bayramların en büyüğüdür. Allah'ın gönderdiği bütün peygamberler bugünü bayram etmiş, bugünün saygınlığını korumuştur. Bu bayramın adı gökyüzünde vaat edilen 'ahit günü' yerde ise 'misak alma günü' ve 'toplanma günü'dür.

İmam Cafer Sadık'tan (a.s) "Acaba Müslümanların Cuma, Kurban ve Ramazan bayramları dışında bir bayramı var mıdır?" diye sorduklarında. "Evet, Müslümanların hepsinden daha saygın olan bir bayramları var" buyurdu. Ravi, "hangi bayramdır? "diye sorunca. İmam (a.s) şöyle buyurdu:

"O gün Resulullah'ın Hz. Ali'yi kendisine halife tayin ettiği gündür. O günde Resulullah 'Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlası ve imamıdır' buyurdu. O gün zilhicce ayının on sekizinci günüdür."

 Ravi, "bugünde ne yapılması gerekir" diye sorunca imam şöyle buyurdu:

"O günde oruç tutulup, ibadet etmeniz, Muhammed ve Ehlibeytini anıp onlara salavat göndermeniz gerekir. Resulullah, Hz. Ali'ye bugünü bayram etmesini vasiyet etti. Nitekim her peygamber kendi vasisine bugünü bayram olarak kutlamasını vasiyet ediyordu."

İbn Ebu Nasr-i Bezenti’nin imam Rıza'dan naklettiği rivayette şöyle geçer:

 "Ey Ebu Nasri'nin oğlu! Nerede olursan Gadir-i Hum bayramından Hz. Ali'nin tertemiz türbesinin yanında olmaya çalış. Gerçekten Allah, bugünde her mümin erkek ve kadının altmış yıllık günahını bağışlar. Bugünde Ramazan ayı, Kadir gecesi ve Ramazan bayramı gecesinde cehennem ateşinden kurtardıklarının iki katını cehennem ateşinden kurtarır. Bugünde mümin kardeşlerine verdiğin bir dirhem diğer zamanlarda verdiğin bin dirheme eşittir. Bugünde mümin kardeşlerine ihsanda bulun. Mümin erkek ve kadınları sevindir. Allah'a and olsun eğer insanlar bugünü faziletini bilecek olsalar melekler her gün on defa onlarla musafaha ederler. Kısacası bu mübarek günü yüceltmek gerekir. Bugünün amelleri şunlardan ibarettir:

1. Oruç tutmak. Bugünde oruç tutmak altmış yıllık günahların kefaretidir. Bir rivayete göre de bugünde oruç tutmak dünyanın ömrünün orucuna, yüz hac ve yüz umreye bedeldir.

2. Gusül almak.

3. Hz. Ali'yi ziyaret etmek. İnsan her nerede olursa kendisini Emirilmümin Hz. Ali için üç özel ziyaret nakledilmiştir. Onlardan biri 'Eminullah Ziyareti' diye meşhur olup, uzaktan ve yakından okunan ziyaretnamedir; bu ziyaretname, aynı zamanda mutlak 'Camia'ziyaretlerinden biridir.

4. Seyyid İbn Tavus'un İkbal adlı kitabında Resulullah’tan rivayet ettiği sığınma duasını okumak.

5. İki rekat namaz kılmak, namazdan sonra secdeye vararak 100 defa Allah'a şükretmek ve sonra başını secdeden kaldırıp şu duayı okumak:

اَللّهُمَّ اِنِّى اَسْئَلُكَ بِاَنَّ لَكَ الْحَمْدَ وَحْدَكَ لا شَريكَ لَكَ وَاَنَّكَ واحِدٌ اَحَدٌ صَمَدٌ لَمْ تَلِدْ وَلَمْ تُولَدْ وَلَمْ يَكُنْ لَكَ كُفُواً اَحَدٌ وَاَنَّ مُحَمّداً عَبْدُكَ وَرَسُولُكَ صَلَواتُكَ عَلَيْهِ وَ الِهِ يا مَنْ هُوَ كُلَّ يَوْمٍ فى شَاْنٍ كَما كانَ مِنْ شَاْنِكَ اَنْ تَفَضَّلْتَ عَلَىَّ بِاَنْ جَعَلْتَنى مِنْ اَهْلِ اِجابَتِكَ وَاَهْلِ دِينِكَ وَاَهْلِ دَعْوَتِكَ وَوَفَّقْتَنى لِذلِكَ فى مُبْتَدَءِ خَلْقى تَفَضُّلاً مِنْكَ وَكَرَماً وَجُوداً ثُمَّ اَرْدَفْتَ الْفَضْلَ فَضْلاً وَالْجُودَ جُوداً وَالْكَرَمَ كَرَماً رَاْفَةً مِنْكَ وَرَحْمَةً اِلى اَنْ جَدَّدْتَ ذلِكَ الْعَهْدَ لى تَجْديداً بَعْدَ تَجديدِكَ خَلْقى وَكُنْتُ نَسْياً مَنْسِيّاً ناسِياً ساهِياً غافِلاً فَاَتْمَمْتَ نِعْمَتَكَ بِاَنْ ذَكَّرْتَنى ذلِكَ وَمَنَنْتَ بِهِ عَلَىَّ وَهَدَيْتَنى لَهُ فَليَكُنْ مِنْ شَاْنِكَ يا اِلهى وَسَيِّدى وَمَولاىَ اَنْ تُتِمَّ لى ذلِكَ وَلا تَسْلُبَنيهِ حَتّى تَتَوَفّانى عَلى ذلِكَ وَاَنتَ عَنّى راضٍ فَاِنَّكَ اَحَقُّ المُنعِمينَ اَنْ تُتِمَّ نِعمَتَكَ عَلَىَّ

 اَللّهُمَّ سَمِعْنا وَاَطَعْنا وَاَجَبْنا داعِيَكَ بِمَنِّكَ فَلَكَ الْحَمْدُ غُفْرانَكَ رَبَّنا وَاِلَيكَ المَصيرُ امَنّا بِاللّهِ وَحدَهُ لا شَريكَ لَهُ وَبِرَسُولِهِ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللّهُ عَلَيْهِ وَ الِهِ وَصَدَّقْنا وَاَجَبْنا داعِىَ اللّهِ وَاتَّبَعْنَا الرَّسوُلَ فى مُوالاةِ مَوْلينا وَمَوْلَى الْمُؤْمِنينَ اَميرِ المُؤْمِنينَ عَلِىِّ بْنِ اَبيطالِبٍ عَبْدِاللّهِ وَاَخى رَسوُلِهِ وَالصِّدّيقِ الاْكْبَرِ وَالحُجَّةِ عَلى بَرِيَّتِهِ المُؤَيِّدِ بِهِ نَبِيَّهُ وَدينَهُ الْحَقَّ الْمُبينَ عَلَماً لِدينِ اللّهِ وَخازِناً لِعِلْمِهِ وَعَيْبَةَ غَيْبِ اللّهِ وَمَوْضِعَ سِرِّ اللّهِ وَاَمينَ اللّهِ عَلى خَلْقِهِ وَشاهِدَهُ فى بَرِيَّتِهِ

اَللّهُمَّ رَبَّنا اِنَّنا سَمِعْنا مُنادِياً يُنادى لِلا يمانِ اَنْ امِنُوا بِرَبِّكُمْ فَامَنّا رَبَّنا فَاغْفِرْ لَنا ذُنُوبَنا وَكَفِّرْ عَنّا سَيِّئاتِنا وَتَوَفَّنا مَعَ الاْبْرارِ رَبَّنا وَ اتِنا ما وَعَدْتَنا عَلى رُسُلِكَ وَلا تُخْزِنا يَوْمَ الْقِيمَةِ اِنَّكَ لا تُخْلِفُ الْميعادَ فَاِنّا يا رَبَّنا بِمَنِّكَ وَلُطْفِكَ اَجَبْنا داعِيَكَ وَاتَّبَعْنَا الرَّسُولَ وَصَدَّقْناهُ وَصَدَّقْنا مَوْلَى الْمُؤْمِنينَ وَكَفَرْنا بِالجِبْتِ وَالطّاغُوتِ فَوَلِّنا ما تَوَلَّيْنا وَاحْشُرْنا مَعَ اَئِمَّتِنا فَاِنّا بِهِمْ مُؤْمِنُونَ مُوقِنُونَ وَلَهُمْ مُسَلِّمُونَ امَنّا بِسِرِّهِمْ وَعَلانِيَتِهِمْ وَشاهِدِهِمْ وَغائِبِهِمْ وَحَيِّهِمْ وَمَيِّتِهِمْ وَرَضينا بِهِمْ اَئِمَّةً وَقادَةً وَسادَةً وَحَسْبُنا بِهِمْ بَيْنَنا وَبَيْنَ اللّهِ دُونَ خَلْقِهِ لا نَبْتَغى بِهِمْ بَدَلاً وَلا نَتَّخِذُ مِنْ دُونِهِمْ وَليجَةً وَبَرِئْنا اِلَى اِلله مِنْ كُلِّ مَنْ نَصَبَ لَهُمْ حَرْباً مِنَ الْجِنِّ وَالاْ نْسِ مِنَ الاْوَّلينَ وَالاْ خِرينَ وَكَفَرْنا بِالْجِبْتِ وَالطّاغُوتِ وَالاَوثانِ الاَرْبَعَةِ وَاَشْياعِهِمْ وَاَتْباعِهِمْ وَكُلِّ مَنْ والاهُمْ مِنَ الْجِنِّ وَالاْ نْسِ مِنْ اَوَّلِ الدَّهرِ اِلى آخِرِهِ
 
اَللّهُمَّ اِنّا نُشْهِدُكَ اَنّا نَدينُ بِما دانَ بِهِ مُحَمَّدٌ وَ الُ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللّهُ عَلَيْهِ وَعَلَيْهِمْ وَقَوْلُنا ما قالُوا وَدينُنا ما دانُوا بِهِ ما قالُوا بِهِ قُلْنا وَما دانُوا بِهِ دِنّا وَما اَنْكَرُوا اَنْكَرْنا وَمَنْ والَوْا والَيْنا وَمَنْ عادَوْا عادَيْنا وَمَنْ لَعَنُوا لَعَنّا وَمَنْ تَبَرَّؤُا مِنْهُ تَبَرَّاْنا [مِنْهُ] وَمَنْ تَرَحَّمُوا عَلَيْهِ تَرَحَّمْنا عَلَيْهِ آمَنّا وَسَلَّمْنا وَرَضينا وَاتَّبَعْنا مَوالِيَنا صَلَواتُ اللّهِ عَلَيْهِمْ
اَللّهُمَّ فَتَمِّمْ لَنا ذلِكَ وَلا تَسْلُبْناهُ وَاجْعَلْهُ مُسْتَقِرّاً ثابِتاً عِنْدَنا وَلا تَجْعَلْهُ مُسْتَعاراً وَاَحْيِنا ما اَحْيَيْتَنا عَلَيْهِ وَاَمِتْنا اِذا اَمَتَّنا عَلَيْهِ الُ مُحَمَّدٍ اَئِمَّتُنا فَبِهِمْ نَاْتَمُّ وَاِيّاهُمْ نُوالى وَعَدُوَّهُمْ عَدُوَّ اللّهِ نُعادى فَاجْعَلْنا مَعَهُمْ فِى الدُّنْيا وَالاَّْخِرَةِ وَمِنَ الْمُقَرَّبينَ فَاِنّ ا بِذ لِكَ ر اضُونَ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ


ANLAMI:

Allah'ım, ben senden diliyorum; (şu şahadetle ki) sana hamdolsun, sen teksin, ortağın yoktur, sen birsin, teksin, hiçbir şeye ihtiyacın yoktur, doğmadın ve doğurmadın ve senin hiçbir benzerin yoktur. Muhammed senin kulun ve elçindir. Ey her gün bir işte ve şanda olan, nitekim bana lütufta bulunmakta senin şanındandır. Şöyle ki beni kendinin icabet ehlinden, dininin ehlinden, davetinin ehlinden kıldın. Kendi lütuf, kerem ve bağışınla yaratılışımın başından beni buna muvaffak ettin. Sonra rafet ve rahmetinle lutfuna başka bir lütuf, keremine başka bir kerem ve bağışına başka bir bağış ekledin ve nihayet yaratılışımı yeniledikten sonra bana bu ahdi yeniledin. Oysa ben tamamen onu unutmuş, yanılmıştım ve nimetlerinden, gaflet etmiştim. Sonra sen nimetini bana tamamladın; şöyle ki bunu bana hatırlattın, bununla bana lütufta bulundun ve beni ona hidayet etin. O halde ey ilahi, ey seyidim ve mevlam! Gelecekte de bunu bana tamamlaman ve bununla (iman nimetiyle) beni öldürünceye dek bunu benden almaman ve öylece benden razı olmanda senin şanındandır. Doğrusu sen nimetini tamamlamak hususunda nimet verenlerden daha layıksın.

Allah'ım! Seninle lütfünle çağıranı duyduk, itaat ettik ve olumlu yanıt verdik. O halde rabbimiz, bağışlamandan dolayı sana hamdolsun; dönüşümüz sanadır. Tek ve ortağı olmayan Allah'ı ve elçisi Muhammed'i (peygamberliğini) doğruladık. Allah'a çağırmakta ona icabet ettik. Bizim Mevlamız ve tüm müminlerin Mevlası Emirilmüminin Ali b. Ebu Talib'i sevmekte Resulullah'ı izledik. O Allah’ın kulu, Resulullah'ın kardeşi, en büyük sıddık, Allah'ın yaratılmışlara hüccetidir. Onunla peygamberinin, hak ve apaçık dinini teyit etti. O Allah'ın dininin nişanesi, ilminin mahzeni, Allah'ın gaybının sandığı, Allah’ın sırrının yeri, Allah'ın kulları üzerindeki emini ve kulları arasındaki tanıdığıdır.

Allah'ım, Rabbimiz! Biz, rabbinize inanın diye imana çağıran bir davetçi eşittik, hemen inandık. Rabbimiz! bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört, canımızı iyilerle beraber al. Rabbimiz! Bize elçilerine vaat ediğini ver. Kıyamet günü bizi  rezil, perişan etme. zira sen verdiğin sözden caymazsın. Ey Rabbimiz! Biz senin lütuf ve ihsanınla sana çağıran (peygamberine) icabet ettik. Peygamberini izledik ve onu doğruladık ve müminlerin Mevlasını da doğruladık. Tağut ve putu reddettik. O halde iman ve velayetimizi koru ve bizi imamlarımızla haşreyle. Doğrusu biz onlara inanıyor, yakin ediyoruz, onların emrine teslimiz. Onların gizlilerine ve açıklarına, tanıklarına ve gayıplarına, dirilerine ve ölülerine inandık ve onların imamlığına, önderliğine ve rehberliğine razı olduk. Diğer kullar olmaksızın Allah'la aramızda onların vasıta olması bize yeter. Onların yerine başkasını istemiyor, onlardan başkasını vasıta ve sırdaş kılmıyoruz. Onlara düşmanlık edip savaş açan ilkler ve sonlar arsındaki insanlar ve cinlerden uzaklaşıp Allah'a yöneliyorum. Put, tağut (onların düşmanları), dört putu, onları izleyenleri, onlara uyanları, geçmişten kıyamete kadar insan ve cinlerden onları sevenleri reddediyorum.

Allah'ım! Seni tanık tutuyoruz ki biz, Muhammed ve Ehlibeyt'inin dinine girdik. Sözümüz onların söyledikleri, dinimiz onarın dinidir. Onların söylediklerini söyledik, onların boyun eğdiğine boyun eğdik. Onların inkar ettiğini inkar ettik. Onların sevdiğini sevdik, düşman olduklarına düşman olduk. Onların lanet ettiklerine lanet ettik. Onların uzak olduklarından uzak olduk. Onların merhamet ettiklerine merhamet ettik. Biz, (onlara) iman ettik. (Emirlerine) teslim olduk. (Rızalarına) razı olduk ve Mevlalalarımıza uyduk.

Allah'ım! O halde bunu (imanımızı) tamamla ve bunu bizden alma. Bu imanı bizde istikrarlı ve sabit kıl. Geçici kılma, bizi yaştığın sürece bununla (bu imanla) yaşat. Öldürdüğünde de bununla öldür. Muhammed'in Ehlibeyti bizim imamlarımızdırlar. Biz, onlara uyuyoruz, onları seviyoruz. Allah'ın düşmanı olan onların düşmanlarına da düşmanız. O halde dünya ve Ahirette bizi kendine mukarreb olanlardan ve onlarla birlikte kıl. Gerçekten biz buna razıyız. Ey merhametlilerin en merhametlisi."

Sonra yine secdeye giderek 100 defa 'elhamdulillah', 100 defa da 'şükrenlillah' söylenir. Bir rivayette şöyle geçer:

 "Kim böyle yapacak olursa Gadir-i Hum gününde Hz. Resulullah'ın huzurunda yer alan ve Ali'ye imam olarak biat eden kimsenin sevabını alır."

Bu namazı öğleye yakın kılmak daha faziletlidir. Çünkü Hz. Resulullah (s.a.a) Gadir-i Hum de bu saatte insanlara imam ve halife olarak atamıştır. Bu namazın birinci rekatında Fatiha Suresi'nden sonra Kadir Suresi'ni ve ikinci rekatında ise İhlas Suresi okunur.

6. Gusledip öğleye yarım saat kala iki rekat namaz kılmak, her rekatta 1 defa Fatiha,10 defa İhlas, 10 Ayete’l Kürsi ve 10 Kadir Suresi okunur. Bu amel yüz defa hac, yüz bin umreye eşit olup, Allah'ın insanın dünya ve ahret hacetlerini rahat bir şekilde reva etmesine, ona afiyet vermesine neden olur. İkbal kitabında bu namazın keyfiyetinde Kadir suresi, Ayete'l Kürsi'den önce zikredilmiş, Allame Meclisi Zadu’l Mead adlı kitabında İkbal'a uyarak Kadir suresini öne geçirmiştir. Nitekim bu hakir kul da (Şeyh Abbas Kummi) diğer kitaplarında böyle yapmıştır. Fakat şimdi araştırınca Ayet'el Kürsi'nin Kadir Suresi'nden daha fazla öne geçirildiğini gördüm. İkbal kitabında Seyyid İbn Tavus veya onun üzerinden nüsha çıkaranların bu namazın hem Fatiha’sının sayısında ve hem de Kadir Suresi'nin Ayete'l Kürsi'den öne geçirmesinde hata etmiş olmaları veya bunun o namazdan farklı ve ayrı bir amel olması uzak bir ihtimaldir. Yine de doğrusunu Allah bilir.

7. Nubde Duasını okumak.

8. Seyyid İbn Tavus’un Şeyh Müfid’den rivayet ettiği şu duayı okumak:

اَللّهُمَّ اِنّى اَسْئَلُكَ بِحَقِّ مُحَمَّدٍ نَبِيِّكَ وَعَلِىٍّ وَلِيِّكَ وَالشَّاْنِ وَالْقَدْرِ الَّذى خَصَصْتَهُما بِهِ دُونَ خَلْقِكَ اَنْ تُصَلِّىَ عَلى مُحَمَّدٍ وَعَلِي وَاَنْ تَبْدَءَ بِهِما فى كُلِّ خَيْرٍ عاجِلٍ اَللّهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَ الِ مُحَمَّدٍ الاْئِمَّةِ الْقادَةِ وَالدُّعاةِ السّادَةِ وَالنُّجُومِ الزّاهِرَةِ وَالاْعْلامِ الْباهِرَةِ وَساسَةِ الْعِبادِ وَاَرْكانِ الْبِلادِ وَالنّاقَةِ الْمُرْسَلَةِ وَالسَّفينَةِ النّاجِيَةِ الْجارِيَةِ فِى الْلُّجَجِ الْغامِرَةِ
 
اَللّهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَ الِ مُحَمَّدٍ خُزّانِ عِلْمِكَ وَاَرْكانِ تَوْحِيدِكَ وَدَعآئِمِ دينِكَ وَمَعادِنِ كَرامَتِكَ وَصِفْوَتِكَ مِنْ بَرِيَّتِكَ وَخِيَرَتِكَ مِنْ خَلْقِكَ الاْتْقِيآءِ الاْنْقِيآءِ النُّجَبآءِ الاْبْرارِ وَالْبابِ الْمُبْتَلى بِهِ النّاسُ مَنْ اَتاهُ نَجى وَمَنْ اَباهُ هَوى
 

اَللّهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَ الِ مُحَمَّدٍ اَهْلِ الذِّكْرِ الَّذينَ اَمَرْتَ بِمَسْئَلَتِهِمْ وَذَوِى الْقُرْبَى الَّذينَ اَمَرْتَ بِمَوَدَّتِهِمْ وَفَرَضْتَ حَقَّهُمْ وَجَعَلْتَ الْجَنَّةَ مَعادَ مَنِ اقْتَصَّ اثارَهُمْ


 اَللّهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَ الِ مُحَمَّدٍ كَما اَمرَوُا بِطاعَتِكَ وَنَهَوْا عَنْ مَعْصِيَتِكَ وَدَلّوُا عِبادَكَ عَلى وَحْدانِيَّتِكَ
 
اَللّهُمَّ اِنّى اَسْئَلُكَ بِحَقِّ مُحَمَّدٍ نَبِيِّكَ وَنَجيبِكَ وَصَفْوَتِكَ وَاَمينِكَ وَرَسُولِكَ اِلى خَلْقِكَ وَبِحَقِّ اَميرِ الْمُؤْمِنينَ وَيَعْسُوبِ الدّينِ وَقاَّئِدِ الْغُرِّ الْمُحَجَّلينَ الْوَصِىِّ الْوَفِىِّ وَالصِّدّيقِ الاْكْبَرِ وَالْفارُوقِ بَيْنَ الْحَقِّ وَالْباطِلِ وَالشّاهِدِ لَكَ وَالدّالِّ عَلَيْكَ وَالصّادِعِ بِاَمْرِكَ وَالْمُجاهِدِ فى سَبيلِكَ لَمْ تَاْخُذْهُ فيكَ لَوْمَةُ لاَّئِمٍ اَنْ تُصَلِّىَ عَلى مُحَمَّدٍ وَ الِ مُحَمَّدٍ وَاَنْ تَجْعَلَنى فى هذَا الْيَوْمِ الَّذى عَقَدْتَ فيهِ لِوَلِيِّكَ الْعَهْدَ فى اَعْناقِ خَلْقِكَ وَاَكْمَلْتَ لَهُمُ الّدينَ مِنَ الْعارِفينَ بِحُرْمَتِهِ وَالْمُقِرّينَ بِفَضْلِهِ مِنْ عُتَقآئِكَ وَطُلَقائِكَ مِنَ النّارِ وَلا تُشْمِتْ بى حاسِدِى النِّعَمِ

اَللّهُمَّ فَكَما جَعَلْتَهُ عيدَكَ الاْكْبَرَ وَسَمَّيْتَهُ فِى السَّمآءِ يَوْمَ الْعَهْدِ الْمَعْهُودِ وَفِى الاْرْضِ يَوْمَ الْميثاقِ الْمَاْخُوذِ وَالجَمْعِ المَسْئُولِ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ وَ الِ مُحَمَّدٍ وَاَقْرِرْ بِهِ عُيُونَنا وَاجْمَعْ بِهِ شَمْلَنا وَلا تُضِلَّنا بَعْدَ اِذْ هَدَيْتَنا وَاجْعَلْنا لاِنْعُمِكَ مِنَ الشّاكِرينَ يا اَرْحَمَ الرّاحِمينَ اَلْحَمْدُ لِلّهِ الَّذى عَرَّفَنا فَضْلَ هذَا الْيَوْمِ وَبَصَّرَنا حُرْمَتَهُ وَكَرَّمَنا بِهِ وَشَرَّفَنا بِمَعْرِفَتِهِ وَهَدانا بِنُورِهِ يا رَسُولَ اللّهِ يا اَميرَ الْمُؤْمِنينَ عَلَيْكُما وَعَلى عِتْرَتِكُما وَعَلى مُحِبِّيكُما مِنّى اَفْضَلُ السَّلامِ ما بَقِىَ اللّيْلُ وَالنَّهارُ وَبِكُما اَتَوَجَّهُ اِلىَ اللّهِ رَبّى وَرَبِّكُما فى نَجاحِ طَلِبَتى وَقَضآءِ حَوآئِجى وَتَيْسيرِ اُمُورى
 

اَللّهُمّ انّى اَسْئَلُكَ بِحَقِّ مُحَمَّدٍ وَ الِ مُحَمَّدٍ اَنْ تُصَلِّىَ عَلى مُحَمَّدٍ وَ الِ مُحَمَّدٍ وَاَنْ تَلْعَنَ مَنْ جَحَدَ حَقَّ هذَا الْيَوْمِ وَاَنْكَرَ حُرْمَتَهُ فَصَدَّ عَنْ سَبيلِكَ لاِطْفآءِ نُورِكَ فَاَبَى اللّهُ اِلاّ اَنْ يُتِمَّ نُورَهُ اَللّهُمَّ فَرِّجْ عَنْ اَهْلِ بَيْتِ مُحَمَّدٍ نَبِيِّكَ وَاكْشِفْ عَنْهُمْ وَبِهِمْ عَنِ الْمُؤْمِنِينَ الْكُرُباتِ

اَللّهُمَّ امْلاَءِ الاْرْضَ بِهِمْ عَدْلاً كَما مُلِئَتْ ظُلْماً وَجَوْراً وَاَنْجِزْ لَهُمْ ما وَعَدْتَهُمْ اِنَّكَ لا تُخْلِفُ الْميعادَ


ANLAMI:

Allah'ım! Peygamberin Muhammed ve velin Ali'nin diğer kullarına değil, sadece bu ikisine has kıldığın makam ve mevkinin hakkı için Muhammed ve Ali'ye rahmet eyle ve bütün hayırları onlara vermekle başla.

Allah'ım! Muhammed'e ve Ehlibeytine rahmet eyle; Onlar ki imamlar, önderler, devam edenler, dinin önde gelenleri, parlak yıldızlar, açık nişaneler, kulların eğiticileri, şehirlerin (tevhit şehrinin) direkleri, gönderilmiş azat kişiler, engin denizde hareket eden kurtuluş gemisidirler.

Allah'ım! Muhammed ve Al-i Muhammed'e rahmet eyle. Onlar ki senin ilminin mahzenleri, tevhidin rükunleri, dinin direkleri, kerametlerinin madenleri, kullarının arasından has ve halis kıldıklarının ve yaratıkların arasından seçtiklerin, takvalılar, temizler, saygınlar, iyilerdirler; onlar halkın müptela onlarının kapısıdırlar, kim o kapıya giderse kurtulur ve kimde sakınırsa helak olur.

Allah'ım! Muhammed ve Al-i Muhammed'e rahmet eyle; onlar ki kendilerine sorulmalarına emrettiğin zikir ehlidirler, sevilmelerine emrettiğin, haklarını gözetmediği farz kıldığın, cenneti onları izleyenlere yurt kıldığın Resulullah’ın yakınlarıdırlar.

Allah'ım! Muhammed ve Ehlibeytine rahmet eyle; (İnsanlara) sana itaat etmeği emrettikleri, sana karşı günah işlemekten nehyettikleri ve kullarını vahdaniyetine hidayet ettikleri gibi.

Allah'ım! Senin peygamberin, seçtiğin, halis kıldığın, eminin, kullarına elçin olan Muhammed'in ve dinin önderi, iyiler silsilesinin rehberi, (Peygamberin) sadık vasisi en büyük sıddık, hakla batılı ayıran (Faruk), senin tanığın (kullarını) sana hidayet eden, senin emrini açıklayan, senin yolunda cihat eden ve senin yolunda kınayanın kınamasından korkmayan (Ali'nin) hakkı hürmetine senden niyaz ediyorum. Muhammed ve Ehlibeyt'ine rahmet eyle. Emirilmüminin velayetini kullarının boynunda bıraktın ve dinin kendilerine tamamladığın bugünde beni onun saygınlığını tanıyanlardan ve faziletini ikrar edenlerden eyle. Beni (cehennem) ateşinden serbest bıraktıklarından ve kurtardıklarından eyle ve (bana vermiş olduğun) nimetlerinin kıskananları bana güldürme.

Allah'ım! Bugünü en büyük bayramın kıldığın, göklerde ahit ve yerde ise söz alınan gün ve sorgu günü diye adlandırdığın gibi Muhammed ve Ehlibeytine rahmet eyle. Onunla gözümüzü aydınlat, onunla dağınıklığımızı bir araya topla, bizi hidayet ettikten sonra saptırma, bizi senin nimetlerine şükredenlerden kıl. Ey merhametlilerin en merhametlisi. Hamd bugünün faziletini tanıtan, saygınlığına bilinçlendiren, bugünle ikramda bulunan, bugünü tanımakla bizi şereflendiren ve bugünün nuruna bizi hidayet eden Allah'a mahsustur.

Ey Allah'ın relü, Ey Müminlerin Emiri! Size, sizin evlatlarınıza, sizi sevenlere gece ve gündüz kaldığı müddetçe benden en üstün selam olsun. Sizi vasıta kılarak isteklerimin verilmesi, hacetlerimin reva olması ve işlerimin kolaylaşması için benim ve sizin rabbiniz olan Allah'a yöneliyorum.

Allah'ım! Muhammed ve Ehlibeyt'inin hakkı hürmetine senden diliyorum: Muhammed ve Ehlibeytine salat eyle ve inat yüzünden bugünün (Gadir-i Hum) hakkını inkar edenlere ve hürmetini gözetmeyip böylece senin nurunu söndürmek için dinin yolunu insanlara kapatanlara lanet eti. Allah da (vahiy ve hüccetinin) nurunu tamamlamak dışında bir şey yapmaktan sakınır.

Allah'ım! Muhammed’in Ehlibeyt'i için bir kurtuluş ve çıkış yolu kıl. Onların sıkıntı ve üzüntüsünü gider ve onların vesilesiyle müminlerin üzüntü ve kederlerini de gider.

Allah'ım! Zulüm ve sitemle dolmuş olan yeryüzünü onların vesilesiyle adaletle doldur. Onlar vaat ettiğin şeyi (ilahi kurtuluş ve saltanatı) gerçekleştir. Gerçekten sen vaadine aykırı davranmazsın."

Mümkün olursa Seyyid İbn Tavus’un İkbal adlı kitabında rivayet ettiği geniş duayı oku.


9. Mümin kardeşlerin birbirlerini görünce yekdiğerini şu şekilde tebrik etmeleri:

اَلْحَمْدُ لِلّهِ الّذى جَعَلَنا مِنَ الْمُتَمَسِّكينَ بِوِلايَةِ اَميرِ الْمُؤْمِنينَ وَالاْئِمَّةِ عَلَيْهِمُ

 "Bizi Hz. Ali ve Ehlibeyt imamlarının velayetine sarılanlardan eden Allah'a hamdolsun."

Ve yine şöyle demek:


اَلْحَمْدُ لِلّهِ الَّذى اَكْرَمَنا بِهذَا الْيَوْمِ وَجَعَلَنا مِنَ الْمُوفينَ بِعَهْدِهِ اِلَيْنا وَميثاقِهِ الَّذى واثَقَنا بِهِ مِنْ وِلايَةِ وُلاةِ اَمْرِهِ وَالْقُوّامِ بِقِسْطِهِ وَلَمْ يَجْعَلْنا مِنَ الْجاحِدينَ وَالْمُكَذِّبينَ بِيَوْمِ الدّينِ

"Bugünle bize ikramda bulunan, bizi, bize bıraktığı ahdine vefa edenlerden ve adaleti ayakta tutacak olan emir sahiplerinin velayeti konusunda bizden aldığı ahde sadık kalanlardan kılan ve bizi kıyamet gününü inkar eden ve yalanlayanlardan kılmayan Allah'a hamdolsun."

10. 100 Defa şöyle demek:

اَلْحَمْدُ لِلّهِ الّذى جَعَلَ كَمالَ دينِهِ وَتَمامَ نِعْمَتِهِ بِوِلايَةِ اَميرِ الْمُؤ مِنينَ عَلىِّ بْنِ اَبى طالِبٍ عَلَيْهِ السَّلامُ

 
"Dinin kemalini ve nimetinin tamamlanmasını Emiril Müminin Ali bin Ebu Talib'in velayeti kılan Allah'a hamd olsun."

Bu mübarek günde güzel elbiseler giymek, süslenmek, güzel koku kullanmak, şat olmak, Hz. Ali'nin dostlarını sevindirmek, onların kusurlarını affetmek. İhtiyaçlarını gidermek. Sıla-i rahim, aile bireylerini geniş tutmak. Müminleri yedirmek, oruçlulara iftarlık vermek. Müminlerin arasını bulmak. Onları ziyaret etmek. Yüzlerine karşı tebessüm etmek. Onlara hediye göndermek. Büyük velayet nimetlerinden dolayı Allah'ın şükrünü yerine getirmek. Çok salavat getirmek. Çok fazla ibadet ve itaat etmek. Bunların her birinin çok büyük bir fazileti vardır. Bugünde kişinin mümin kardeşine verdiği bir dirhem diğer günlerde verilen yüz bin dirheme bedeldir.

 Bugünde bir mümine yemek vermek, bütün peygamberler ve sıddıklara yemek vermek gibidir. Hz. Ali'nin (a.s) Gadir-i Hum günündeki hutbesinde şöyle geçer: "Kim akşam iftar vaktinde oruçlu bir mümine iftarlık verirse on fiyama iftarlık vermiş gibi olur." Biri kalkarak, "Ey Müminlerin Emiri! Fiyam nedir?" diye sorunca. Buyurdu ki: "100 bin peygamber, sıddık ve şehittir. O halde bir grup mümin erkek ve kadınlara kefalet eden kimse ne kadar çok fazilet elde eder. Ben, Allah huzurunda böyle birinin küfr ve fakirliğe düşmekten güvende olması için onun kefiliyim…"

Bugün Ali dostlarının amellerinin kabul olma, üzüntü ve kederlerinin giderilme günüdür. Bugünde Hz. Musa (a.s) sihirbazlara galip gelmiş, Allah ateşi Hz. İbrahim'e soğuk ve esenlik kılmış, Hz. Musa (a.s) Yuşa b. Nun'u kendine vasi etmiş, Hz. İsa (a.s) Şem'unu Sefa'yı kendisine vasi tayin etmiş, Hz. Süleyman emri altındakileri Asif bin Berhiya'nın hilafetine şahit tutmuş, Resulullah (s.a.a) ashabı arasında kardeşlik oluşturmuştur.

 Dolayısıyla bugünde müminler aralarında kardeşlik akdi okumak yakışık bir iştir. Kardeşlik akdi şeyhimizin Müstedreku'l Vesail kitabında Zadu'l Firdevs kitabından naklettiğine göre şöyle okunur: Kardeşlik akdi okumak için insan sağ elini kardeşinin sağ eline koyarak şöyle der:


واخَيْتُكَ فِى اللّهِ وَصافَيْتُكَ فِى اللّهِ وَصافَحْتُكَ فِى اللّهِ وَعاهَدْتُ اللّهَ وَمَلاَّئِكَتَهُ وَكُتُبَهُ وَرُسُلَهُ وَاَنْبِي آئَهُ وَالاْئِمَّةَ الْمَعْصُومينَ عَلَيْهِمُ السَّلامُ عَلى اَنّى اِنْ كُنْتُ مِنْ اَهْلِ الْجَنَّةِ وَالشَّفاعَةِ وَاُذِنَ لى بِاَنْ اَدْخُلَ الْجَنَّةَ لا اَدْخُلُها اِلاّ وَاَنْتَ مَعى


"Allah yolunda seni kardeş ettim, Allah yolunda seninle halis dost oldum ve Allah yolunda senin elini tuttum ve Allah, melekleri, kitapları, elçileri, peygamberleri ve masum imamlarla ahdettim ki eğer ben cennet ehli ve şefaat ehli olursam ve de cennete girmeme izin verilirse, sende benimle birlikte olmadıkça cennete girmeyeceğim.”   

Diğeri de karşılığında:

قَبِلْتُ

"Kabul ettim" der.

Daha sonra şöyle söyler:


اَسْقَطْتُ عَنْكَ جَميعَ حُقُوقِ الاْخُوَّةِ ما خَلاَ الشَّفاعَةَ وَالدُّعاَّءَ وَالزِّيارَةَ

"Şefaat, dua ve ziyaret dışında senin üzerinden bütün kardeşlik haklarımı düşürdüm."

 

YORUMLAR

REKLAM