İmam Sadık'ın (a.s) Düşünceleri

GİRİŞ: 19.11.2023 10:55      GÜNCELLEME: 19.11.2023 10:55
Rasthaber -  İmam Cafer Sadık’ın (as) imamet dönemi, İslam tarihinin en karmaşık ve engebeli dönemlerinden biri idi. Zira bu dönemde Umeyye oğulları ve Beni Abbas, hilafet için birbiri ile çatışmaktaydı. Bu ihtilaflar, mücadele stratejisini düşüncelerin geliştirilmesi üzerine kurmak için İmam Sadık’a (as) bir fırsat sundu. Bu zaruret ve gereksinim, çeşitli ülkelerin Müslümanlar tarafından fethedilmesi ile birlikte onların kültürlerinin İslam toplumuna sızmaya başlaması ile daha çok hissedildi. Müslümanlar diğer dillerden Arapça ‘ya tercüme edilen ilim ve maarife kucak açarken, büyük bir zevkle tıp, nücum, fizik ve matematik gibi çeşitli dallarda araştırmaya başladılar. Bu süreçte Müslümanlar, diğer düşünürlerin fikirleri ile tanışınca aralarında çeşitli şüpheler oluştu. Bu yüzden İmam Sadık (as) İslam ve düşünce ilkelerinin tanınması için çeşitli ilmi tartışmalar ve münazaralarla, delil ve kanıtlarla İslam’ın üstünlüğünü ispatladı. O hazret Müslümanlar arasında hissedilir şekilde yayılan sapkın düşüncelere, ilmi ve mantıklı yöntemlerle mücadele etti.

Ehlibeyt semasının 6. Yıldızı İmam Sadık (as) fikri ve kültürel mücadelesinde Kuran Kerim’in anahtar rölü ve onun nurani maarifine, ayrıca ehlibeytin İmam ve lider olarak sahip olduğu konuma vurgu yapıyordu. O yüce İmam halkı, Kuran Kerim’in ayetlerinde düşünmeye çağırırken, şöyle buyuruyordu: ‘ İşte Kuran, hidayet nuru ve karanlık gecelerin ışığıdır. Öyle ise zeki insan, onda daha dikkatli düşünmesi gerekir.’

İmam Sadık (as) Kuran Kerim’i elinde tuttuğunda yüce Allah’a yaptığı duada şöyle buyuruyor: ‘ Allah’ım bu Kuran’ın Senin tarafından peygamberine nazil olduğuna, Senin kelamın olarak peygamberin dilinde olduğuna şahadet getiriyorum. Allah’ım Kuran’a bakışımı ibadet, kıraatımı ise düşünce ve düşüncemi de ibret almam için vesile kıl; gerçekten de Rahman ve Rahim olan, Sensin.’

Behar ul-envar, 82.cilt, sayfa 207

İmam Sadık (as) Kuran Kerim’in anlaşılması ve tefsirinde, İslam peygamberin (saa) ehlibeytinin rolüne vurgu yaparak, halkı onların maarifine doğru yönlendirmeye çalışıyordu. O hazret, İmamet ’ten doğru ve açık bir anlam ve yorum sunmaya çalışırken, Müslümanları, yaşadıkları dönemin İmam’ını tanımaya teşvik ediyordu.

O hazretin tutumu ve sözleri, iktidar düşkünü zorbacı yöneticilerin, İslam toplumunun hilafeti ve liderliğine layık olmadıklarını, bu konumun ise zalimler ve zorbacıların yeri olmadığı gerçeğine dalalet ediyordu. Zira onlar kendi konumlarını güçlendirmek için İlahi öğretileri tahrif etmeye veya bidat oluşturmaya çalıştı. Bu yüzden İmam Sadık (as) kendi kültürel ve fikri mücadelesinin yanında zorbacılar ve zalimleri nefy etmek için her fırsatı kullanmaya çalıştı. O hazret her zaman halkı, zalimlerden uzak durmaya teşvik ederken bu konuda açıkça şöyle buyuruyordu:’ Zalim sultanları övenler ve onun önünde eğilerek bir imtiyaz kazanmaya çalışanlar, cehennem ateşinde de o sultanın yanında olacaktır.’

Vesail ul-şii, 12.cilt, 133.sayfa

İmam Cafer Sadık (as), yolunu izleyenlere, Beni Abbas hilafetinde çalışan ve adil olmayan hakimlere bile başvurmamalarını, onlar tarafından verilen kararların ise caiz olmadığını belirtiyordu.

Abbasi hükümdarlarından Mansur Devaniki bir gün İmam’a (as) mektup yazarak neden onların oturumlarına katılıp, onlardan feyz almadıklarını sorar.

İmam Cafer Sadık (as) da cevap olarak, ‘ Bizler için maddi işlerin önemi yok, bu yüzden onları kaybetmemek için senden korkmamıza gerek yok; sende ise maneviyattan eser yok, bu yüzden sana umut bağlamamız için gerek yok.’ diye yazdı.

Mansur bu cevaba binaen, ‘Bize gel de bize öğut ver’ dedi. Mansur’un çirkin oyununu çok iyi bilen İmam Sadık (as) karşılık olarak şöyle cevap verdi: ‘ Dünyayı seven biri, sena öğut vermez, zira dünyası tehlikeye girer ve ahiretini isteyen de senin yanına gelmez.’

Usul-i Kafi, 1. Cilt

İslam peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’nın (saa) kıymetli torunu, döneminin tağut hükümdarlarına karşı silahlı mücadele etmese de lisan ve kalem silahı ie onlara karşı amansız bir savaşa girdi ve asla onlara teslim olmadı. Mevcut kanıtlar ve belgeler, o hazretin azimli ve cesur sahabesi olsaydı kesinlikle tağuti düzene karşı silahlı mücadeleye gireceği gerçeğini gösteriyor. Fakat tarihin o kesitinde İslam ümmetinin kültürel ve fikri zafiyeti nedeni ile İmam Sadık (as) halkın dini temellerini güçlendirmeye ve zulme karşı mücadele kültürünü yerleştirmeğe karar verdi. Eğer günümüzde zulüm altında yaşayan Müslümanlar, dönemlerinin zalimlerine karşı ayaklanmışsa, işte bu değerli düşüncenin etkisi ile harekete geçmiştir. Zalim hükümdarlara karşı mücadele, dönemin şartlarına göre ehlibeytin ortak stratejisi idi. Şanlı İran İslam inkılabı da ehlibeytin bu düşüncesinin etkisi ile gerçekleşti.

İmam Cafer Sadık (as) zalim hakimlerin varlığını, İslam ümmetinin fikri ve kültürel gelişimini engellediğini düşündüğü nedeni ile, sahabesini ve izleyicilerini Ümeyye oğulları ve Abbasiler ile mücadeley çağırırken, onların meşruiyetten yoksun olduğunu vurguluyordu. O hazret yine değerli bir vecizede şöyle buyuruyor: ‘ Zalimin zulmünden geçen (müsamaha eden) herkese, Allah bir diğer zalimi onlara musallat eder. (bu durumda) Eğer dua ederse, duası kabul görmez ve Allah onun için hiç bir ecir yazmaz.’

Ehlibeyt semasının 6. parlak yıldızı ve Caferi mezhebin kurucusu İmam Cafer Sadık’ın (as) mübarek doğum yıl dönümünü tekrar tebrik ederken, bu münasebetle hazırladığımız özel programımızı o yüce İmam’dan iki veciz sözle bitirmek istiyoruz.

İmam Cafer Sadık (as) şöyle buyuruyor:

Ye yüzü hiç bir zaman, halkın ona ihtiyacı olan ve onun halka ihtiyacı olmayan, helal ve haramı bilen alimden yoksun olmaz.

Behar ul-envar, 23.cilt, sayfa 50

İmam Cafer Sadık (as) bir diğer vecizde ise şöyle buyuruyor: ‘ Kardeşler dostluklarını pekiştirecek 3 şeye ihtiyaçları var, yoksa birbirinden ayrılıp düşman olurlar, insaf, sevgi ve kıskanmamak.’

Tuhef ul-ukul, sayfa 370

YORUMLAR

REKLAM