1- Doğum vakti, gözlerini dünyaya
yeni açtığı zaman.
2- Ölüm vakti, öbür dünyayı ve
sakinlerini gördüğü zaman.
3- Mezardan yeniden dirileceği
vakit, kendi amelleriyle yüzleşeceği zaman.
Hz. Ali (a.s) oğluna yazdığı bir
mektupta mezarı şöyle tarif etmiştir: Mezar, mümin kullar olarak yaşayanlar
için, suyu, ağacı ve meyveleri bol olan cennet bahçelerinden bir bahçe, günah
heybesi dolu olanlar için ise tehlikeli çukurları olan azap kuyusudur.1
“Ama eğer o
(ölecek kişi) yakın kılınanlardan ise bu durumda rahatlık, güzel rızık ve
nimetlerle donatılmış cennet (onundur). Ve eğer defteri sağdan verilenlerden
ise defterlerini sağdan alanlardan selam olsun sana. Ve eğer o, yalanlayan
sapıklardan ise artık (onun için de) alabildiğine kaynar sudan bir şölen
vardır. Ve çılgın yanan ateşe atılma da. Hiç şüphesiz bu, kesin bilgi ifade
eden bir gerçektir. Öyleyse büyük Rabbinin ismiyle tesbih et.”2
Kabir hayatında, dünyada Yüce
Allah ve Resulüne tabi ve Kurâna mucri olarak yaşayanlar için Allah’ın geniş
rahmeti ve bol rızıkları vardır. (Bol nimetleri olan cennet onlar içindir.)
Ancak inatçi kâfirler, hakikatleri gizleyenler ve Yüce Allah’ın Resulüne
uymayanlar için ise kaynar sular ve çeşitli azaplar vardır.3
Namaz kılanlardan her kim namazın
rükûsunu (secdesini) acele etmeden kalben huşu içinde yerine getirirse Allah
ona kabir azabı göstermez ve kabir vahşetinden de korur.4
---------------------------------------
1- Mead, Kıraatî, s. 141, Hz. Ali
(a.s).
2- Vakıa, 89-94.
3- el-Mizan, c. 19, s. 159, Hz.
Cafer Sâdık (a.s).
4- Biharu’l-Envar, c. 6, s. 244, Hz.
Muhammed Bâkır (a.s).