İnsanın Varlığında Allah'ın Nişaneleri

GİRİŞ: 20.06.2024 08:51      GÜNCELLEME: 20.06.2024 08:51
Rasthaber -  Biz ayetlerimizi hem afakta, hem kendi nefislerinde onlara göstereceğiz; öyle ki, şüphesiz onun hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun.1

 

Sizin yaratılışınızda ve türetip yaydığı canlılarda kesin bilgiyle inanan bir kavim için ayetler vardır.2

 

Sizi topraktan yaratmış bulunması, O'nun ayetlerindendir; sonra siz, yeryüzünün her yanına yayılmakta olan bir beşer oldunuz.3

 

İlim adamları çeşitli ilimler öğrendiği ve muhtelif dallarda araştırma ve incelemelerde bulunduğu hâlde insanın kendisi henüz tanınmamış ve meçhul bir varlık olarak varlığını sürdürmektedir ve bu büyük muammanın çözümlenip açıklanması ve her yönünün aydınlanması ise yılları gerektirmekte olup belki de insanoğlu bunu hiçbir zaman yapma gücünü elde edemeyecektir.

 

Doktor Karel yıllarca yaptığı araştırma ve incelemeden sonra şöyle demektedir: "Biyologlar henüz insan vücudunun sırlarının gerçeğine ulaşamamıştır." Karel bu dalda yazdığı kitabına "İnsan Denen Meçhul" adını vermiştir. Burada şunu itiraf etmek zorundayız; insanın kendisi Allah'ın azametinin en büyük nişanesi ve alametlerindendir.

 

Kendini Tanıma

Yüce Allah'ın ilminin, hikmetinin ve tedbirinin en önemli nişanelerinden biri insanın yaratılışıdır, nitekim insanın kendisini tanıması, Rabbini tanımasına vesile olmaktadır. Bu konuda hadislerde şu ifadeler yer almıştır:

 

1- Kendini tanıyan Rabbini tanır.

2- Kendisini tanımayanın Allah'ı tanımasına şaşarım doğrusu.

3- Kendini tanıyan, kesinlikle bütün bilgi ve ilimlere ulaşmıştır.

4- Kendini bilme, bilginin en mükemmelidir.

5- Herhangi bir şeyi kaybedince hemen onu aramaya başlayan ama kendisini kaybettiğinin farkına bile varamayan kişinin aklına şaşarım.4

 

Bu bölümde bu meçhul varlığın (insanın) boyutlarının bir köşesine değineceğiz, böylece Allah'ın da yardımıyla tüm bu sırların yaratanın tanınmasına ortam hazırlanmasını umuyoruz. İmam Cafer Sâdık'ın (a.s) dostlarından biri şöyle diyor: Hişam İbn Hakem'e (İmam Cafer Sâdık'ın (a.s) öğrencisi) "Allah'ı nasıl tanıdığım sorulduğunda cevabım ne olmalıdır?" diye sordum. Hişam dedi ki: Yüce Allah'ı kendi varlığımla tanıdım de; zira O bana en yakın olandır, bedenimin muhtelif bölümlerden oluştuğunu ve her birinin özel bir nizam ve tertiple kendi yerinde olduğunu görüyorum. Vücut organlarının terkip ve tertibi muntazam ve nettir, yaratılışları mükemmel ve dakiktir, akla hayale gelmedik bir ressam tablosudur adeta…

 

Kendime baktığımda göz, kulak, koklama, dokunma ve tatma duygusu gibi çeşitli özelliklere haiz organlarımın olduğunu görüyorum. Aklıselim sahibi herkes bunca

muntazam ve dakik bir düzenin mutlaka bir yaratıcısı olduğunu ve bu kadar mükemmel bir tablonun kesinlikle bir ressamı bulunduğunu anlayabilmektedir. İşte bu hakikat benim varlığımdaki bu mükemmel sistem ve bu mükemmel tablonun yaratıcısını fark etmeme yardımcı olmaktadır.5

 

İmam Rıza'dan (a.s) Allah'ın varlığına dair delil göstermesi istendiğinde şöyle buyurdu: Kendi vücuduma bakınca bu muazzam sistemin bir yaratıcısı olduğunu anlıyor ve ona inanıyorum.6

 

İmam Cafer Sâdık (a.s) şöyle buyurur: Yüce Allah'ın kullarına gizli kaldığını zannedenin aklına şaşarım. Çünkü yaratılışın işaretlerini ve etkilerini bizzat

kendi varlığında görmekte ve bunun böyle bir zannı batıl edip aklını başından alacak mükemmel sistemine bizzat şahit olmaktadır. Hayatım üzerine yemin ederim ki insanlar şu yaradılış düzeni etrafında biraz düşünecek olsalar kâinatı kimin yarattığını gayet belirgin delillerle anlayacaklardır.7

 

---------------------------------------

1- Fussilet, 53

2- Câsiye, 4

3- Rum, 20

4- Gureru'l-Hikem ve Dureru'l-Kelim, "arefe" terimi

5- Biharu'l-Envar, c.3, s.50

6- Usul-i Kâfi, Tevhid kitabı, 1. bab, 3. hadis.

7- Biharu'l-Envar, c.3, s.153

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM