Muhtar Sakafi'nin Kıyamı

GİRİŞ: 18.10.2024 09:40      GÜNCELLEME: 18.10.2024 09:40
Rasthaber -  Muhtar’ın Kıyamı (Arapça: ثورة المختار الثقفي), Kerbela şehitlerinin öcünü almak için Muhtar b. Ebu Ubeyd-i Sakafi komutanlığında başlatılan bir harekettir. Bu kıyam hicretin 66. yılında Kufe’de başlamış ve Ubeydullah İbn-i Ziyad, Ömer b. Sa'd, Şimr b. Zi’l-Cevşen ve Sinan b. Enes gibi İmam Hüseyin (a.s) ve yârenlerinin şehadetine neden olan çok sayıda etkin kişiler öldürülmüştür. Muhtar’ın kıyamı, Muhammed b. Hanefiye’nin adıyla başlamıştır. Bazı Şia âlimleri ise, Muhtar’ın kıyamının İmam Seccad’ın (a.s) emriyle başladığı düşüncesindedir.

Kıyam’ın Hedefi

Muhtar bin Sakafi, Kerbela vakıasında hapiste bulunmaktaydı. Hapisten çıkar çıkmaz İmam Hüseyin’in (a.s) katillerinden intikam almaya koyulmuştur. İlk önce Yezid’e Hicaz’da başkaldıran Abdullah bin Zübeyr’e katıldı, ancak kendisiyle aynı düşüncede olmadığını anladı ve ondan ayrılarak kıyamı için Kufe’ye geri döndü.

Abdullah Bin Zübeyr’le Birlikteliği

Önceden Abdullah bin Zübeyr’le görüşmeler yapan Muhtar, çevresindekilerin Abdullah bin Zübeyr’e biat etmesini istediğinde onlara Abdullah ile kendi hedefleri arasında farklar olduğunu söylemiş ve ona biat etmenin maslahata aykırı olduğunu ileri sürmüştür(1), ancak çevresindekilerin ısrarı üzerine Abdullah İbn Zübeyr’e iki şartla biat etmiştir: birinci şart: Abdullah bin Zübeyr yaptığı işlerde ona danışacak, tek başına kararlar almayacak,(2) ve ona karşı çıkmayacaktır.(3) ikinci şart: hükümetteki en üst makamı Muhtar’a verecektir.(4)

Yezid orduları Mekke’ye saldırdığında ve Abdullah bin Zübeyr kuşatıldığında Muhtar onun yanında Yezit ordularına karşı savaşmıştır. Bazı kaynakların belirttiğine göre, Muhtar, Abdullah İbn Zübeyr’in hile ve aldatmayla iş çevirdiğini(5) ve hilafet iddiasında bulunduğunu gördüğünde ondan uzaklaşmış ve kıyam hazırlıklarını yapmak için Kufe’ye doğru yola çıkmıştır.(6)

Muhammed bin Hanefiye İle Görüşmesi

Muhtar, Kufe’ye doğru yola çıkmadan önce Muhammed bin Hanefiye ile görüşmüş ve kıyam edeceğine dair niyetini ona açıklamıştır. Muhammed bin Hanefiye’den icazet istemiş, o da genel sözcüklerle ona izin vermiş ve ondan takvalı olmasını istemiştir.(7) Belazuri’nin naklettiğine göre ise Muhtar’a sarih bir şekilde izin vermiştir.(8)

Kufe Yolunda

Muhtar, Mekke’den Kufe’ye yola çıktı. Kufe yakınlarındaki İmam Hüseyin (a.s) ve yârenlerinin şehit edildiği yerde durarak ağlamış ve ağıt yakmıştır. Yakınlarda olan Şialar bu sahneyi görmüş ve ona katılmışlardır.(9) Muhtar, Cuma günü Hiyre nehrine varmış ve orada gusül almış, güzel kokular sürmüş, başına sarığını koymuş, kılıcını kuşanmış ve Kinde meydanındaki Sekun camisine gitmiştir. Yolda her nereden geçmişse zafer kazanılacağına dair insanları müjdelemiştir.(10)

Kufe’ye Girişi

Muhtar’ın Kufe’ye girişi Yezid’in ölümünden altı ay sonra ve Ramazan ayının ortasında gerçekleşmiştir.(11) İbn Zübeyr ise Abdullah bin Muti’yi Kufe’ye vali olarak atamıştır.(12-13)

Muhtar ve Tevvabin Kıyamı

Muhtar, Kufe’ye girdikten sonra Süleyman bin Surad’ın daveti ve Tevvabin kıyamı ile karşı karşıya kalmıştır. Onu kıyam için uygun görmediği için onlarla işbirliği yapmaya yanaşmamıştır. Kufelilere de Süleyman savaş için gerekli donanıma ve savaş taktiklerine sahip değildir, demiştir. Ömer bin Saad da Kufe hâkiminin yanına giderek tevvabinin onlar için bir zarar teşkil etmediğini, bilakis Muhtar’dan korkması gerektiği ve Kufe için tehlike barındırdığını söylemiştir.(14) Bu şekilde tevvabin kıyamı sırasında Muhtar, Abdullah bin Zübeyr faktörleri tarafından zindanda bulunmaktaydı.(15)

Tevvabinden Geriye Kalanlar

Tevvabin kıyamı yenilgiye uğradıktan sonra Muhtar, onlardan geriye kalanlara mektup yazarak kendisine davet eder. Onlar da Muhtar’ın davetine olumlu yanıt vererek zindana saldırarak onu hapisten kaçırabileceklerine dair mesaj yollarlar. Muhtar, şimdilik sabretmelerini ve kaç gün içinde normal bir şekilde tahliye edileceğini bildirir. Muhtar, Abdullah bin Ömer’in eşi olan kız kardeşi Safiye bint Ebi Ubeyd’e bir mektup yazarak hapisten çıkması için aracılık etmesini ister. Abdullah bin Ömer teklifi kabul eder ve Muhtar’ın serbest bırakılması için gerekli adımları atar ve Muhtar hapisten çıkar.

Kufe Valisine Bağlılık Ahdi

Küfe hâkimi İbrahim bin Muhammed, Muhtar hapisten çıktığında ondan hükümet karşıtı girişimlerde bulunmamasına dair söz alır ve eğer hükümet karşıtı girişimlerde bulunursa bin deve kurban edeceği ve kız erkek tüm kölelerini azat edeceğine dair ondan yemin etmesini ister. Muhtar da yemin eder ve hapisten çıkar.

Hapisten çıktıktan sonra amaçlarım uğrunda bin deve kurban etmem küçük bir şeydir ve yine amaçlarıma ulaşmak için tüm kölelerimin olmamasını yeğlerim demiştir. Dolayısıyla yoluna devam etmiştir.(16)

Kıyam Hazırlıkları

Hükümet güçleri Muhtar’ı takibe aldıkları için Muhtar ilk önce gizlice adamları aracılığı ile güç toplamaya çalışmıştır. Muhtar’ın elçi ve yakınları şunlardır:

* Saib bin Malik Eş’eri; Irak Şiilerinin ileri gelenlerinden ve Kum Eşe’rilerinin dedesi.

* Yezid bin Enes.

* Ahmer bin Şamit.

* Rufai bin Şedad; tevvabin kıyamının ileri gelenlerindendi.

* Abdullah bin Şedad Beceli; tevvabin kıyamının ileri gelenlerindendi.

Muhammed Bin Hanefiye Tarafından Temsilcilik

Muhtar, Kufe’de kendisinin Muhammed bin Hanefiye’nin vekili olduğunu ve kendisini emin, vezir ve emir olarak atadığını ve onun tarafından Ehlibeytin (a.s) öcünü almak ve mülhitlerle savaşmak için görevlendirildiğini açıklamıştır.(17-18)

Kıyamın Başlama Tarihi

Kıyamı hazırlayan stratejisiler, kıyam tarihini hicretin 66. Yılında Rebiyülevvel ayının 14’dünde(30) Perşembe günü olarak belirlemişlerdi, ancak İbrahim bin Malik Eşter’in Kufe ordu komutanı İyas bin Muzarib ile beklenmeyen erken çatışmasında İyas ölmüş ve kıyam tarihi mecburen iki gün erkene yani 12 Rebiyülevvel’e alınmıştır.(31)

Şiar ve Sloganı

Muhtar, Abdullah bin Şeddad’dan “Ya mensur ümmet!”(32) diye slogan atmalarını istemiştir. Bu slogan Bedir savaşında(33) ve Beni Mustallak savaşında(34) Hz. Resulullah’ın (s.a.a) sloganı idi. Bir sonraki Şii kıyamında da bu slogan kullanılmıştır. Sonra Zeyd bin Ali’nin(35-36), Muhammed Nefsi Zekiyye’nin, İbrahim bin Abdullah’ın da istifade ettiği bir slogandı. Aynı şekilde Muhtar, Süfyan bin Leyla ve Kudame bin Malik’e de “Ya lesarati’l-Hüseyin” yani Hüseyin’in kanını (öcünü) isteyenler” solanını atmalarını istemiştir.(37)

Daha sonra kıyam aleni olmuş ve birkaç gün sonra meydana gelen savaşta Kufe hakimi Abdullah bin Muti kaçmıştır.(38-39)

Abdullah bin Muti, kıyama karşı zafer kazanması için Abdullah bin Zübeyr tarafından Kufe hâkimi olarak atanmıştı.

Kufe Sarayına Giriş

Hicretin 66. Yılında Rebiyülevvel ayının 15’inde Cuma günü, Muhtar Kufe sarayın girer ve Cuma namazı onun imamlığında kılınır. Kendisi Cuma hutbesinde iki hutbe okumuş ve orada kıyamının amaçlarının halka açıklamıştır. Cuma namazından sonra halktan biat alma töreni düzenlenmiştir.

Ömer bin Saad’ın Amannamesi

Hz. Ali’nin (a.s) yakınlarından olan Abdullah bin Cu’de, Muhtar’ın yanına gelerek ondan Ömer bin Saad için amanname istemiştir. Muhtar kendince gerekçelerle ona aman vermiştir, ancak ona hiçbir hata ve yanlış yapmamasını ve Kufe’den dışarı çıkmama şartı koşmuştur.

Amannamenin İhlal Edilmesi

Ömer bin Sa’d’ın serbest kalmasından dolayı Muhammed bin Hanefiye’nin rahatsız olduğu haberi Muhtar’a ulaşınca(41) Muhtar Ömer İbn Sa’d’ı öldürme düşüncesine kapıldı. Muhtar, Ömer’in yakınlarının da olduğu bir toplantıda Kerbela vakıasının ana unsurlarından olan Ömer bin Sa’d’ın yakında öldürüleceğinin haberini verdi. Muhtar, amannameye istediği an Ömer’i ele geçirebilecek bir madde eklemişti. O maddede hiçbir hata ve yanlış yapmaması şartı vardı. İmam Muhammed Bakır (a.s) bu maddenin açıklaması hakkında şöyle buyurmuştur: Muhtar’ın hata ve yanlıştan maksadı abdesti batıl eden şeylerdi.(42) Muhtar, Ebu Umre’yi Ömer’i öldürmesi için evine gönderdi. Ebu Umre, Ömer’i öldürdükten sonra kesik başını Muhtar’a götürdü.

Muhtar’ın Öldürülmesi

Muhtar 19 kişi ile birlikte dışarı çıktı ve adil olmayan bir savaşta öldürüldü. Bu hadise Ramazan ayının 14’ünde hicretin 67’sinde gerçekleşti.(56)

Muhtar’la birlikte bugün Hücr bin Adiyy’nin oğulları Abdullah ve Abdurrahman(57) ve Kum Eşe’arilerinin ceddi olan Saib bin Malik Eş’eri gibi kişiler de öldürülmüştür.(58)

-----------------------------------------------------

 1.Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 378.

 2.Aferineş ve Tarih, c. 2, s. 907.

 3.Tarih-i İbn-i Haldun, c. 2, s. 37.

 4.Tarih-i Taberi, c. 5, s. 575.

 5.Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 317.

 6.Aferineş ve Tarih, c. 2, s. 910.

 7.Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 380.

 8.Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 380.

 9.El-Kamil, c. 4, s. 174.

 10.Tarih-i Taberi, c. 5, s. 578.

 11.Tarih-i İbn-i Haldun, c. 2, s. 43.

 12.Aferineş ve Tarih, c. 2, s. 911.

 13.Tarih-i İbn-i Haldun, c. 2, s. 44.

 14.El-Kamil, c. 4, s. 172.

 15.Emtau’l Esma, c. 12, s. 251.

 16.Tecaribu’l Umem, c. 2, s. 137.

 17.Emtau’l Esma, c. 12, s. 250.

 18.Tarih-i İslam, c. 5, s. 62.

 19.Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 384.

 20.Tarih-i Taberi, c. 6, s. 14.

 21.Biharu’l Envar, c. 45, s. 365.

 22.Biharu’l Envar, c. 45, s. 365.

 23.Riyadu’l Esrar fi Menakibu’l Eimmeti’l Ethar, c. 1, s. 298.

 24.Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 384.

 25.Tarih-i Taberi, c. 6, s. 14.

 26.Mu’cemu’r-Rical, c. 18, s. 100.

 27.Tenkihu’l Mekal, c. 3, s. 101.

 28.Tarih-i Taberi, c. 6, s. 15.

 29.Tarih-i Taberi, c. 6, s. 16.

 30.Tecaribu’l Umem, c. 2, s. 147.

 31.Tarih-i Taberi, c. 7, s. 183.

 32.Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 309.

 33.Tabakat, c. 2, s. 10; Emtau’l Esma, c. 12, s. 250.

 34.El-İstiab, c. 2, s. 656.

 35.Taberi, c. 7, s. 183.

 36.Makatil, s. 133.

 37.Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 390.

 38.Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 392.

 39.Taberi, c. 6, s. 27.

 40.Keşfu’l Ğumme fi Marifeti’l Eimme, c. 2, s. 112.

 41.Tarih-i Taberi, c. 6, s. 62.

 42.Tarih-i Taberi, c. 6, s. 61.

 43.Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 323.

 44.Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 323.

 45.El-Emali, Şeyh Tusi, s. 240.

 46.Biharu’l Envar, c. 45, s. 334.

 47.El-Ahbaru’t-Tival, s. 293.

 48.Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 363.

 49.Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 426.

 50.Biharu’l Envar, c. 45, s. 383.

 51.Ensabu’l Eşraf, c. 6, s. 426.

 52.Biharu’l Envar, c. 45, s. 386.

 53.Biharu’l Envar, c. 45, s. 336.

 54.Ensabu’l Eşraf, c. 3, s. 284.

 55.El-Kamil, c. 4, s. 251.

 56.Tarih-i Kum, s. 290.

 57.El-İsabe, c. 2, s. 34.

 58.Tarih-i Kum, s. 290.

wikishia.net

YORUMLAR

REKLAM

İLGİLİ BAŞLIKLAR

REKLAM